Kuzeye перевод на французский
2,254 параллельный перевод
Şüpheliler Johnny Rose ve Nikki Wald 41. cadde üzerinden beyaz bir sedanla kuzeye doğru kaçıyorlar.
Les suspects se dirigent vers le nord, sur la 41e rue dans une berline blanche.
Kuzeye doğru, Spadina yoluna saptı.
Elle va vers le nord, vers Spadina.
Sonra kuzeye doğru ilerleyeceğiz.
De là, on continue vers le nord.
Buradan kuzeye doğru, 9-11 bölgesine doğru gideceğiz.
D'ici on se dirigera au nord... au secteur... 9-11
Yok öyle bir şey. Kuzeye gideceğiz işte. Yol açacağız kendimize.
Non, non... on va vers le nord, et on se fraye un chemin.
Kuzeye doğru gidip, yolumuzu bulacağız.
On va aller au nord et se frayer un chemin.
Kuzeye doğru gidip, bir geçit bulacağız.
On va donc... aller au nord... et se frayer un passage.
Kuzeye.
Va au nord.
- Yani tüm dikkatimizi kuzeye çeviriyoruz.
Donc, tournons notre attention vers le Nord.
Güneye uçmak için emir almış ama uçağı burada bulundu. Neden kuzeye doğru gidiyormuş?
Les ordres étaient de voler direction sud, mais son avion était à Philly, alors pourquoi allait-elle direction nord?
Kuzeye biriyle buluşmaya gitmiyormuş.
Elle ne volait pas pour aller à un rendez-vous galant.
Helmand'a. Belki kuzeye.
En Afghanistan, dans le Helmand ou plus au nord.
Kuzeye doğru kürek çek. Ben ters yöne gideceğim.
Tu vas au nord, moi à l'opposé.
Birinci, ikinci, üçüncü takım kuzeye, kuzeybatıya güneybatıya gidiyor.
Équipe 1, 2 et 3 au nord, nord-ouest et sud-ouest. Équipe 4 et 5, tireurs en place.
Yakında kuzeye doğru yola çıkacaklar ve sessizlik bu ormanda tekrar hakim olacak,... ta ki bu kelebeklerin torunlarının torunları kuzeyin dondurucu kışından kaçmak için geri dönene kadar.
Bientôt, ils se disperseront et le calme reviendra dans la forêt jusqu'à ce que leurs descendants viennent hiberner à leur tour.
İlkbaharın sonları ve güneşin sıcaklığı artarak toprağı ısıtırken sekiz milyon ren geyiği kuzeye göç ediyor.
C'est la fin du printemps. Le soleil réchauffe les terres et huit millions de caribous migrent vers le nord.
Kuzeye doğru yerleştirilmiş makineli tüfekler.
Il y a une mitrailleuse là, au nord.
Ana tünel seni iki sokak kuzeye çıkarır.
Le sas de maintenance débouche deux rues plus loin.
Sen olsan kışın iki çocuğunla 800 Km kuzeye gider miydin?
- A 800 km vers le nord? Tu partirais en plein hiver, avec 2 enfants a l'arriere?
Bizimkiler ve Fransız birlikleri Alman ilerleyişini durdurmak için kuzeye doğru ilerliyor.
Nos troupes et celles des Français sont en route vers le nord pour arrêter l'avance allemande.
- Ordularını ne zaman kuzeye yollayacak?
- Quand enverra-t'il ses armées au Nord?
- Kuzeye.
- Nord.
- O halde kuzeye gidiyoruz.
- Vers le nord.
Kuzeye doğru kaçtı ve bize sığındı.
Elle a fui vers le Nord et est venue à nous pour se protéger.
Kuzeye doğru devam edelim.
On continue vers le Nord.
Kuzeye giderek onlardan kurtuluruz. Sonra batıya ve sonra da güneye. Batıya sonra da güneye.
Nous allons vers le Nord, ils perdent nos traces, et après on recule, Ouest, puis Sud.
Artık bu kadar kuzeye gelmediğinizi sanıyordum.
J'ai pensé que vous ne viendriez pas si loin au Nord.
Fazla kuzeye gitmişiz İki kat yol kat etmemiz gerekecek.
On est trop au Sud. On a plus qu'à retourner sur nos pas.
- Kuzeye giden bir araç olmalı.
Non. Sûrement un camion dans le quartier nord.
- Yakınlarda kuzeye gittin mi?
- Tu es allé dans le nord?
On bir yaşındayken kuzeye taşındım.
Je suis partie pour le Nord quand j'avais 11 ans.
İki derece kuzeye.
Oui, nord, deux degrés.
Kuzeye doğru yüzersek, adayı bulabiliriz.
En allant au nord, le courant nous mènera à l'île.
Okemo ve Killington'a gideceğiz. Kuzeye doğru çıkacağız.
On va aller à Okemo, vers le nord.
Bir de kuzeye gitmekle ilgili bir şey.
Il a parlé de Pétaouch... quelque chose.
- 1940 yılında Friar, NH halkı bir izin peşinden kuzeye doğru giderken kendilerini ıssız doğada buldular.
Un matin, en 1940, a couru toute la population de frère... nord, sur un sentier de montagne dans le désert.
- kordinatlar 62 derece kuzeye doğru..
Coordonnées sept est de 62 degrés, il est maintenant le Nord.
- tam olarak cözemedik, ilk işimiz kuzeye doğru yürümek olacak.
- Nous n'avons pas encore. Nous devons aller vers le sud. Accord, commencer à préparer.
- bence kuzeye doğru ilerlemeliyiz..
Je pense que nous nous dirigeons Nord doit aller plus loin.
artık kuzeye gitmiyoruz..
Non plus au nord.
- bence biz kuzeye doğru gidiyoruz...
Sommes-nous toujours vers le nord?
insanların neden kuzeye doğru yürüdüğünü merak eden bir gruptuk..
Parce que nous nous demandions pourquoi Un autre groupe est allé vers le Nord.
Ya kuzeye doğru Winding Stair dağlarına ya da batıya yöneldiler.
Soit vers le nord et les Winding Stair Mountains, soit plus loin vers l'ouest.
Bence kuzeye gittiler, soyulacak daha fazla yer var.
Je dirais au nord. Davantage à voler.
Orası kuzeye gidiyor.
Elle va au nord.
Gidebildiğin kadar çabuk kuzeye git.
File vers le nord.
Logan bir aracın içinde. B.M'den kuzeye doğru gidiyor.
Il est en voiture, il part des Nations Unies, vers l'ouest.
Hedefler Orchard'dan kuzeye yöneldiler.
Les cibles se dirigent vers le nord sur Orchard.
Kuzeye doğru koşup, üzerime ateş etmelerini deneyeceğim sen de imdat telefonuna doğru koşarsın.
Je vais allé me poster au nord, évite leurs coups de feu, et cours vers la zone d'appel.
10. caddeden kuzeye dönene kadar takip edebildim.
J'ai pu les tracer jusqu'a ce qu'ils aient tourné au nord - sur la 10ème Avenue. - Ok, bon boulot.
- Ben kuzeye gidiyorum.
Je vais au Nord.
kuzeye gidiyoruz 19
kuzey 131
kuzey kore 18
kuzey amerika 39
kuzey atlantik 17
kuzey kutbu 56
kuzey afrika 45
kuzeyden 18
kuzeydoğu 29
kuzey carolina 21
kuzey 131
kuzey kore 18
kuzey amerika 39
kuzey atlantik 17
kuzey kutbu 56
kuzey afrika 45
kuzeyden 18
kuzeydoğu 29
kuzey carolina 21