Meslek перевод на французский
1,537 параллельный перевод
Hey, tatlım, sana kız kardeşim meslek sahibi demiştim, değil mi?
Je t'avais dit que ma soeur était pro.
"bu meslek hayatım boyunca karşılaştığım en dehşet verici suç mahalli" dedi.
"Le plus horrible crime dont j'aie été témoin".
Bu meslek için belirleyici nitelikler nelerdir?
- Longtemps. C'est quoi, les qualifications, au cas où je postulerais?
Bu tatil grubu sosyal konumu olan... Meslek sahibi insanlar için.
Cette soirée pour les célibataires est réservée aux professionnels qui ont une position sociale élevée.
Bu uygun bir meslek değilse, nedir uygun olan?
Si joueur professionnel n'est pas un boulot, alors c'est quoi?
Bir oyuncu ve şarkıcı olarak meslek yaşantımdan memnunum.
J'aime mes amis, ma carrière en tant qu'actrice et chanteuse.
Evlenirse karısının bu meslek aşkını anlayacağını sanmıyorum.
Une femme ne comprendait pas la pression qu'il subit à l'hôpital.
25 yıllık meslek hayatımda hiçbir hastayla arkadaş olmadım!
En 25 ans de carrière, aucun patient n'est devenu mon ami.
Meslek içi eğitim için ya da yer değiştirme için para yok.
Il n'y a pas d'argent pour la reconversion, pas d'argent pour déménager.
Nick, o bizim olayımızdı. Kendin söyledin. Meslek hayatın boyunca böyle bir olayı bekledin.
Nick, c'était notre enquête.
... göz damlası alma izni kimin var ve Coral Gables Meslek Binası'nda kim çalışıyor?
Du collyre. Et qui est ophtalmologue à Coral Gables?
Loca yüzüğü, bilirsin, meslek.
C'est ma chevalière des francs-maçons.
Belki meslek olarak ruh almak, yaşayanların ruhunu almak,.. ... benim ruhumu tüketiyordu.
Peut-être que le fait de prendre des âmes pour vivre, prendre des âmes aux vivants, venait hanter mes nuits.
- Yeni bir meslek seçmenin zamanı gelmiş.
- Vous devriez changer de profession.
Üzgünüm bu meslek sırrı.
Je suis désolé, mais c'est confidentiel.
- Bu, oyunda güvenli bir meslek mi?
- Est-ce bien raisonnable... À quoi jouez-vous?
Sizi seçtim çünkü size daha çok uyacak bir meslek olup olmadığını kendinize gerçekten sormanızı istedim.
Je vous ai choisie en espérant que vous vous demanderez, sérieusement, s'il n'y aurait pas une autre profession qui vous conviendrait mieux.
Astroloji ne zaman meslek oldu?
Depuis quand l'astrologie est une profession?
Bu meslek bazen zor şeyleri de gerektirir, Colin.
Ce boulot nous oblige parfois à des tâches difficiles.
Birbirlerine çok yakışıyorlar ve bu meslek onları mahvediyor.
Faits l'un pour l'autre. Ce boulot les a laminés.
Eğer yeni dünya düzeninin anlamı politik gündemi sorgulayanları yok etmekse, o zaman ben yanlış meslek seçmişim.
Si le nouvel ordre mondial nous oblige à tuer le moindre contestataire, je n'ai rien à faire ici!
Eee Hyde, yarın meslek tanıtım semineri var.
Hyde, il y a le salon de l'emploi demain.
Şunu dinleyin. Çalıştığım radyo istasyonu, benden meslek seminerinde, "Ateşli Donna" adında bir stand için çalışmamı istiyor.
Ecoutez ça, la radio veut que je tienne leur stand en "Sexy Donna".
Siz gudubetler gibi, meslek tanıtım seminerine gitmeme gerek yok.
Pas besoin d'aller au salon de l'emploi avec les poux.
Meslek tanıtım seminerinde, tam zamanlı iş bakacağım.
Je vais chercher un plein-temps au salon de d'emploi.
- Meslek mi?
- Ma profession?
Belki de meslek hayatının çizelgesi.
C'est peut-être le résumé de sa carrière.
O zaman meslek hayatının nasıl bittiğini biliyorum.
Ben, je sais comment sa carrière se finit.
Bunu meslek edinmelisiniz.
Vous devriez les vendre!
Bir beyefendi, bir meslek sahibi, fevkalâdedir yaşam öyküsü.
Un vrai monsieur, un professionnel Une belle vie à écrire!
- Meslek?
- Profession?
-... oyuncu keşfini meslek edinmelisin.
- et deviens dénicheur de talent.
Meslek.
Les collegues...
- Meslek gereği böyle olmalı.
Vous devez être Harry le boiteux, voleur par procuration.
Kadınlarla oynamayı reddettin. O gün, oyunculuğu meslek edinmek isteyen kralın metresi olanları gördü.
Tu as refusé de jouer avec une femme le jour où la maîtresse du Roi, qui rêvait de faire du théâtre, nous observait.
Meslek?
Occupation?
Ona gerçek bir meslek lazım.
- Ce que je voudrais c'est qu'il ait un vrai métier.
Müzik de bir meslek. Sağlam temelleri olması koşuluyla tabii.
La musique c'est un vrai métier, à condition d'avoir un bagage solide.
İnsanlar önce bir meslek edinirler, sonra da emekli olabilmek için, biraz daha uzun yaşamayı isterler.
Mais quand on leur donne un boulot, ils s'obstinent à vivre pour pouvoir le finir.
Ama yazmak çok da elverişli bir meslek değil.
Mais l'écriture, c'est pas très réaliste.
- İşte ben buna meslek azmi derim.
- Très professionnel.
- Evet. - Meslek?
Profession?
İstediğin meslek bu mu?
C'est ce que tu veux faire?
saygı duyulması gereken bir meslek
C'est respectable.
Meslek sırrı.
Secret commercial.
Açıkçası onu avlamamak meslek ahlakına ters düşer.
vraiment on aurait honte si on ne se défaisait pas de lui
Ne yazık ki, bebek bakıcım meslek kurallarına son derece aykırı bir davranış sergiledi.
Ma baby-sitter m'a fait faux bond.
- Hayır, girmedim. Tabii "Dünyanın en iyi babası" bir meslek sayılıyorsa o ayrı.
À moins qu'être "le papa le plus ouvert du monde" soit du travail.
Ayrıca bazı arkadaşlarını tanıklığını duymaları için mahkemeye davet etmiş olman fikri... Bundan bir parça atıştırmamak benim için meslek hatası olur. Elbette senin aşağılık kompleksine de değinmek zorunda kalacağım.
De même, le fait que vous invitiez des amis au tribunal pour entendre votre témoignage... ce serait de la négligence, pour moi, de ne pas en tirer profit
Bu meslek, tek sahip olduğum şey.
Ce métier, c'est tout ce que j'ai.
Meslek icabı.
C'est pour le boulot.