Prensim перевод на французский
385 параллельный перевод
Prensim, işte dünyadaki en nadide şey : uçan halı.
Mon prince, voici la chose la plus rare au monde : Le tapis volant.
"Şimdi, benim cesur prensim, kız kardeşinin yanına dönmem gerek"
"Maintenant, mon prince courageux, je vais chercher ta sœur!"
Prensim bir gün gelecek
Un jour, mon prince viendra
Prensim bir gün gelecek
Un jour... mon prince viendra
Ama artık sabrımız tükendi, prensim!
Mais notre patience est à bout.
Prensim! Novgorod'dan bazı insanlar sizi görmek istiyor!
Prince, des gens de Novgorod demandent à te voir.
Öksüzlere merhamet edin, Prensim.
Aie pitié des orphelins!
Savaşçılarınız, Cermenlerden daha aşağı değil Prensim.
Tes guerriers valent autant que ceux des Allemands.
Novgorod ordusuna komutanlık edin, Prensim!
Commande les guerriers de Novgorod!
Canınızı seviyorsanız kaçın Prensim!
Cours prince, sauve-toi!
Benim için hükmünüzü verin, prensim. Bir kızın kaderini tayin edin!
Juge prince, décide le destin d'une jeune fille.
Niçin eskiden olduğu gibi benim prensim olmuyorsun?
Pourquoi n'êtes-vous pas mon prince?
İyi geceler, canım prensim.
Notre Prince, bonne nuit!
- Evet prensim?
- Oui, mon Prince.
- Bu sizin göreviniz prensim.
Tel est ton devoir, prince.
- oh, hayır, hayır, prensim. Ağlamayacaksınız.
Non, mon prince, tu ne pleureras pas.
Tabi prensim.
Oui, mon prince.
Prensim, halatlar dolasti, ve bu adamlar direge çikmayi reddediyorlar.
Les hommes refusent de monter aux mâts!
Hayir, prensim, siz olmaz. Hayir!
Non, prince, pas toi!
Hayir, prensim.
Non, prince.
Sakin olun, prensim. Bu soytariyi ben hallederim.
Je vais me charger de ce bouffon, mon prince.
Kimbilir ölümsüz prensim?
Qui le sait, prince immortel?
- Kendim için hiçbir şey Prensim.
- Pas pour moi, Mon Prince.
Taşlara yağ sürmek için yaşlıları kullanıyorlar Prensim.
Ce sont les vieillards qui graissent les pierres, mon Prince.
Prensim, onu idam ettirin.
Mon Prince, condamnez-le à mort.
Prensim.
Mon prince...
Soyluluk, insanın içinde yatar prensim. Havluda değil.
La noblesse est dans l'homme, Mon Prince, non dans la serviette.
Ben de unutmuştum prensim.
Moi aussi, Mon Prince.
Teşekkürler prensim.
Merci, Mon Prince.
Buradayım prensim.
Je suis là, Mon Prince.
Çünkü hülyalara dalmamalısınız, prensim.
Parce que vous ne devez en avoir aucune, Mon Prince.
Nedir o prensim?
En quoi, Mon Prince?
Dinliyorum prensim.
Je vous suis, Mon Prince.
Hangi görevle prensim?
Avec quelle mission, Mon Prince?
Prensim.
Mon Prince.
Bir oyun yok prensim.
Je ne joue pas, Mon Prince.
Başpiskopos benim, prensim.
Je suis archevêque, Mon Prince.
Eninde sonunda bu gerçekle yüzleşmelisiniz prensim.
Vous devez apprendre à faire face à cette possibilité, Mon Prince.
Güç aramıyorum prensim.
Je ne cherche pas le pouvoir, Mon Prince.
Siz de öyle prensim.
Vous aussi, Mon Prince.
Prensim, Keşke size yardım edebilsem.
Mon Prince, j'espère que je pourrai vous aider.
Asla unutmadım bunu, prensim. Sizin yapacak farklı bir işiniz var. Siz, gemiyi idare etmek zorundasınız.
N'oubliez jamais, Mon Prince, vous avez une tâche particulière, vous avez à diriger le bateau.
Prensim,
Mon Prince.
Elveda prensim...
Adieu, Mon Prince.
Prensim.
Mon prince.
Bekleyin Majesteleri! Prensim!
Attendez, Altesse Royale!
Tatarlar geliyor, prensim!
Ils arrivent!
Düşman yakın Prensim.
L'ennemi avance prince.
- Öfkene hakim olmalısın. Önce kaleye geri dönün Prensim.
Pas de précipitation!
Beni dinleyin Prensim.
Jeune seigneur!
Saygıdeğer prensim.
Mes hommages, prince.