Tehlike перевод на французский
5,323 параллельный перевод
dışarıda, kırsal bölgede burada hala tehlike var.
il n'en reste pas moins qu'il y a toujours du danger.
Amazon, yasa dışı ağaç kesimi ve tarım yüzünden tehlike altında olan ekosistemlerden biri.
L'Amazonie est une région à l'écosystème très menacé, à cause de la déforestation illégale.
Yaklaşan bir tehlike durumunda bu kırmızı ışık söner ve seyrüsefer sistemi alarm çalarak bizi uyarmaya başlar.
En cas d'alerte collision, la lumière rouge s'allume, une alerte retentit. Parlons de la navigation.
Dünya büyük bir tehlike altında.
Le Monde a commencé a etre en danger.
Anlaşılan, bunu yapmanın tek yolu... ona tehlike arz eden unsuru ortadan kaldırmak.
Et le seul moyen d'y arriver, on dirait, c'est d'éliminer celui qui la menace.
Tehlike neredeyse hemen kendini gösteriyor.
où les dangers se manifestent immédiatement.
Evli bir adam güzel ve genç bir kızla aşk yaşayınca bu kıza ne kadar aşık olursa olsun bittiğinde her zaman rahatlar çünkü tehlike bir oyun oynadığını bilir ve kazasız atlattığı için kendini şanslı sayar.
Quand un homme marié a une liaison avec une belle jeune fille, peu importe ses sentiments pour cette fille, il est toujours soulagé quand c'est fini parce qu'il sait qu'il a joué un jeu dangereux, et qu'il a de la chance de s'en tirer vivant.
Tehlike söz konusu olmasaydı yanında kalırdım. ~
S'il n'y avait pas de danger, ici je resterais
Eğer gerçekten de Kraliçe'nin Bekçi Köpeği diye bir şey varsa ulusumuz büyük tehlike altında demektir.
Si un chien de garde de la Reine existe vraiment, il se révèle être un grand danger pour notre nation. Nous devons l'éradiquer.
Tehlike mi?
Danger?
Hayattaki en büyük tehlike hiçbir şeyi riske etmemektir diyor.
Tu sais, il dit que le plus grand risque dans la vie c'est de ne rien risquer.
Aslında, sayaç minimal düzeyde zehirli gaz olduğunu gösteriyor... Ancak kesinlikle tehlike seviyesinin altında.
Les mesures indiquent de faibles niveaux, bien en deçà du seuil de dangerosité.
Tehlike bölgesindesin.
Tu es en territoire dangereux.
hiçbir şey bekleme hakkım olmasa da, büyük sevgi duyduğum, halam, ölümcül tehlike içinde.
Même si je ne suis pas en droit d'attendre quoi que ce soit, ma tante... que je chéris, est entre la vie et la mort.
Sadece Granada Hills çevresi için tehlike arz etmiyorlar.
C'est très inquiétant pour les habitants du quartier, et pour tout Granada Hills.
Senin için de bizim için de tehlike çok büyük.
Le risque est trop grand, pour vous comme pour nous.
Evet, heyecan, tehlike.
Ouais, le frisson, le danger. La fraternité.
17 tehlike demektir.
Le 17, c'est dangereux.
Harleen senin için tehlike oluşturabilir.
Harleen peut se révéler dangereuse.
Tehlike işte budur.
Voilà à quoi ressemble le danger.
Dışarı çıkman son derece tehlike bir şey.
C'est extrêmement dangereux pour toi Là-haut.
Ve şu anda aile için en büyük tehlike sensin.
Et tout de suite, la plus grande menace qui pèse sur la famille... c'est toi.
Şu anda onunkinden çok daha fazla hayat tehlike altında.
Il y a beaucoup plus de vies en jeu que la sienne.
Tek bacaklı bir adamın gemide yaratacağı tehlike konusunu ben açtım.
J'ai émis des doutes quant à l'utilité d'un unijambiste.
Etik olmayan bir şekilde annenin hayatını tehlike atman dışında tabii.
Si c'est contraire à l'éthique C'est une part de risque pour la vie de ma mère.
- Tehlike mi?
Danger?
" Tehlike, tahkir ya da yergi karşısında cesurca sakinliğimi koruyacağım.
" Je resterai calme et courageuse face au danger, au mépris ou au ridicule.
Ayrıca Görevimiz Tehlike'de Tom Cruise'la çalıştı. Tom Cruise ile çalışmayı hayal et.
Quand tu travailles avec Tom Cruise dans Mission Impossible... imagine un peu!
2. maddeye gelince. Ortada bir tehlike olmadığını ve hiç bir zaman hiç kimsenin zarar görme korkusu taşımadığını ileri sürüyoruz. Bu yüzden de mahkeme tazminat talebini reddetmelidir.
Concernant le point 2, nous affirmons qu'il n'y a jamais eu de danger ni de risque de blessures - et que la cour devrait rejeter la demande de dommages et intérêts.
Tanrı yeniden nesli tehlike altındaki türler listesinde.
Dieu retourne sur la liste des espèces menacées.
Tehlike farkettiğim anda, size dışarı çekerim, anlaşıldı mı?
Premier signe de problème, je vous tire de là, compris?
Gözlerde bir tehlike mi var?
L'oeil n'est-il pas vif?
Buradaki tehlike sana yetmedi mi?
Ce n'est pas assez dangereux pour vous ici?
Aldridge'i öldüren kişi, çocuğun buna şahit olduğunu biliyorsa çocuk hayati tehlike içinde demektir.
Si celui qui a tué Aldridge sait que l'enfant a été témoin, il est en danger de mort.
Ve Sarah da biyolojik tehlike haberini de bitirsin.
Et Sarah devrait avoir fini son article sur la fureur des alertes biologiques.
Ama kartelin nasıl bir tehlike teşkil ettiği hakkında bir fikrimiz olmadığı için, eve yakın olman iyi bir fikir olabilir.
Mais comme nous ignorons le danger encouru avec le Cartel, ce serait une bonne idée de ne pas t'éloigner de la maison.
Benim fikrime göre, Shlomo ve yemek tabağı arasında durmak olabilecek büyük bir tehlike. Doğru.
Me tenir entre Shlomo et un plateau de petits fours semble un danger de taille biblique.
Hükümetin, Filistin Yönetimi'ne devam eden finansal sözünü içtenlikle karşılıyorum aynı zamanda soylu lordlarıma hatırlatayım, eğer bu taahhüt suya düşecek olursa kalıcı barış görüşmeleri beklentisinin de suya düştüğü ciddi bir tehlike ortaya çıkar.
Je me réjouis que ce gouvernement maintienne ses engagements financiers auprès des Palestiniens, tout en rappelant aux Lords que si ce projet de loi devait ne pas être voté, il y aurait un sérieux danger que les négociations de paix échouent aussi.
Polise anlatmak başına tehlike açabilir.
Si j'en parlais à la police, le sien pourrait l'être.
- Tehlike geçti.
- Fin de l'alerte.
Sansa farkında olmasa da büyük tehlike altında.
Sansa est en danger même si elle ne s'en rend pas compte.
Kırmızının anlamı "tehlike" ve "dur" demekse güvendeyken durmak makul gitmek ise tehlikeli geliyor.
- C'est quand même bizarre que le feu rouge nous commande de stopper notre véhicule sous prétexte d'un danger alors qu'on ne risque rien quand on est arrêté. C'est quand on roule que c'est dangereux! - Ne parlez pas, Wendy.
Dostum, sanırım bu hayatlarımızdaki her şey için bir tehlike belirtisi.
Mec, je... je crois que les jeux sont faits pour tout dans nos vies.
Hepimiz burada tutulmadığımız sürece virüs herkes için tehlike arz ediyor.
Personne n'est sauf tant que le virus n'est pas circonscrit.
Hastalık Kontrol gelmeden önce virüs daha az tehlike teşkil ediyordu.
Ce virus était moins dangereux avant l'arrivée du CDC.
Büyük bir tehlike içindeyken başka nereye dönebilirdim ki?
Où devrais-je autrement me tourner quand je suis en grand danger?
Erkekler eğitimin ince aklın için bir tehlike olduğunu söyler.
Menfolk te dira ça une éducation est dangereuse pour vos esprits fragiles.
Tehlike altındasın.
Vous êtes en danger.
Tehlike geçti.
- Elle n'est pas pour vous.
Şu an için bir tehlike yok.
Vous risquez plus rien.
- Eminim bir tehlike olduğunu düşünselerdi...
- En Allemagne?