Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yaşlı bir adam

Yaşlı bir adam перевод на французский

1,770 параллельный перевод
ama antibiyotiklerle geçen iki hafta, oksijen ve fizik tedavi sonunda Sadece yaşlı bir adam olarak geri döndü.
Après 2 semaines d'antibiotiques, d'oxygène, de scanner thoracique, il est redevenu vieux.
Tabii, ben tutucuyum. Bu yüzden orta yaşlı bir adamın bir çocuğun Cadılar Bayramı kostümü içinde dans etmesini istemiyorum.
C'est pour ça que je ne veux pas regarder danser autour de moi un quinquagénaire dans ce qui ne peut être qu'un costume d'Halloween pour enfant.
O yaşlı bir adam.
Il est vieux.
Ehliyeti yenileme zamanı gelene dek kendimden saklıyordum ve ismimin yanında benmiş gibi davranan daha yaşlı bir adam vardı.
Celui que j'ai essayé d'ignorer jusqu'au moment de son renouvellement et où un gars encore plus vieux, près de mon nom, prétendra être moi.
Carla, Perry işlevsiz, başarısız, duygusal olarak hasar almış yaşlı bir adam.
Perry est un homme à problèmes, malheureux et mentalement perturbé!
Ya benim, aptal ışık makineleri olan yaşlı bir adam olduğumu düşünürlerse?
Et s'ils trouvaient que je suis un vieux fou qui fait de stupides éclairages.
Sana göz kulak olan yaşlı bir adam. Baban. Büyük baban.
Un homme plus agé, qui vous protège, votre père, ou votre grand-père?
Evet, Nis'de yaşayan yaşlı bir adam satıyordu.
Oui, un vieux monsieur de Nice l'a mis aux enchères.
Yaşlı bir adamın çıkması için çok fazla merdiven var.
Cela fait beaucoup de marches à monter pour un vieil homme.
Ben yaşlı bir adamım.
Je suis vieux.
Yaşlı bir adam ve gençler arasında çıkan parktaki olay pitbull'lu adam...
En plus de l'autre jour, il y a eu cet incident avec le vieil homme et l'adolescent dans le parc ; il y a eu aussi ce truc avec le mec et son pitbull...
Dostum, senin bir Forman'ın, Kelso'n, yaşlı bir adamın ve çıplak bir kıçın var.
Alors il y aura Forman, Kelso, un vieux monsieur et un cul nu.
Belki de yaşlı bir adam olmadığını kanıtlamaya çalışıyordur.
Peut-être veut-il prouver qu'il n'est pas comme moi.
Ben, kim veya nereye ait olduğunu bile bilmeyen, beş parasız ümitsizce nevrorik ve orta yaşlı bir adamım.
un type fauché, ultra névrosé, plus tout jeune, qui ne sait plus où il en est.
Barınakta yaşayan yaşlı bir adam...
Un vieil homme vivait caché
Yarın başlıyor. Ben, artık yaşlı bir adamım. Ölümü beklerken kalan yıllarımı sakin bir şekilde geçireceğim.
Je ne serai plus qu'un vieil homme attendant que son heure vienne.
Yaşlı bir adamın 250 yaşında olduğunu söylüyorlar.
Il parait qu'un vieux avait 250 ans, et qu'il en avait assez.
Kendini savunamayan yaşlı bir adam.
Un vieillard sans défense.
Bana öyle davranma.Ben yapmadım.Ben sadece yaşlı bir adamım.
Ne t'en prends pas à moi. Je n'ai rien fait. Je ne suis qu'un vieil homme.
Sadece yaşlı bir adam.
Un simple vieillard.
Yaşlı bir adam, efendim.
Un vieillard, milord.
Çok... Çok yaşlı... Yaşlı bir adam.
Un pauvre... vieillard.
- Evet. Karavanlı yaşlı bir adam.
- Un gars avec son mobile home.
Doğru. Ve lütfen yanlış anlamayın ama Bay Bialystock sadece yaramaz yaşlı bir adam olmadığınızı da söyleyebilir miyim?
Et si je puis me permettre, sans vous froisser surtout, vous n'êtes pas qu'un vieux cochon.
Yaşlı bir adamı öldürmek.
De tuer un vieux con sans défense.
Ben sadece yaşlı bir adamım ve seksi dansçıyı izliyorum.
T'es qu'un vicieux qui se rince l'œil.
Yaşlı bir adam vardı. Doktor Greenchurk için intern olarak çalıştığım zamanlar.
Il y avait un... vieil homme, quand j'étais interne chez le Dr Ranger.
Zaman ilerledikçe, baban yaşlı bir adam olur, ve artık ölümsüz değilsindir.
Ça veut juste dire que le temps a passé, que ton père a pris un coup de vieux, et que t'as cessé d'être immortel.
Wendy, umarım yaşlı bir adamı gülünç durumlara sokmazsın. Bunu asla yapmam Burt.
Vous ne comptez pas vous moquer d'un vieux bougre?
Aralarında yaşlı bir adam vardır, Bitkin, Neredeyse kör.
C'est l'histoire d'un ancien, fatigué, presque aveugle, qui sent qu'il ne peut plus suivre le rythme de la tribu.
Ben yaşlı bir adamım, kendime nasıl bakacağım?
Vous me tiendrez la main? Vous m'aiderez à me regarder en face?
Kral, tuvalette yaşlı bir adam var.
C'est que moi, messire. Tom Tit. Qui ça?
Artık yaşlı bir adamım. Ama sen ölmüyorsun ki.
Dalek Suprême, c'est l'heure.
Birkaç kadın, bir çocuk ve yaşlı bir adam var.
Il y a deux femmes, un enfant, un vieil homme.
Ağız kenarları biraz kırışık ama yaşlı bir adam için hiç fena değil.
Un peu ridé, mais c'est normal pour un vieux.
Ne derler bilirsin yaşlı, terli bir adam yatağına girmeden Şükran Günü olmaz.
Tu sais ce qu'on dit : "Rien de tel qu'un vieux plein de sueur, dans votre lit pour Thanksgiving".
Bir şekilde, ehliyetimdeki o yaşlı adam oluverdim.
Je suis devenu ce vieux gars sur mon permis de conduire.
İçimde bir yerlerde, çok heyecanlı olan yaşlı bir Yahudi adam var.
Quelque part en moi, il y a un vieil homme juif très excité.
Bak, yaşlı adam işte anlaşma : kıçının bir top tarafından tekmelenmesini istemiyorsan- -
Sauf si tu veux te faire casser la gueule par un pédé...
Yaşlı adam bana üzgün üzgün baktı, sanki kötü bir şey yapmışım gibi...
Le mec me mate d'un air triste, comme si je l'avais déçu.
Sen bir yalancısın yaşlı adam!
Vous mentez, le vieux!
Barınakta yaşayan yaşlı bir adam dikkatle uzağa bakıyordu. Bir bebek ağlıyor.
Un vieil homme vivait caché
Kyle, Bunu yapmak zorunda değildin. - O yaşlı bir adam!
Pourquoi avoir fait ça?
Başka bir gün yaşlı adam.
Un autre jour vieil homme.
Yere çakılan yaşlı ve şişko bir adam olduğum düşünülürse harikayım.
Pour un vieux bouffi qui se scratche sur le rivage, c'est la super forme.
Bir yaşlı adam öldü ve onun erkek arkadaşı da öyle.
Il y a un vieil homme mort. Son ami a eu une overdose.
Sana söylüyorum, iki yaşlı adam beraber yaşamaya karar verip bir çiftliğe yerleşmişlerdi.
Je te le dis, il y avait deux hommes ensemble sur un ranch, d'où je viens.
Daha yaşlı ölü bir adam da var.
Et enfin le décès d'une personne âgée.
Bir saniyeliğine beni korkutmuştun yaşlı adam.
Tu m'as fait une frayeur, mon vieux.
Yaşlı bir adam?
Des vieillards?
Bu adam seni yaşlı bir fahişe için terk etti.
Ce type t'a quittée pour une grue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]