Yüçe перевод на французский
9,562 параллельный перевод
Yüce Tanrı'mızın huzuruna götür onu.
Présente-la à Dieu, le Très-Haut.
Yüce Tanrım.
Oh, mon Dieu.
Yüce Tanrım!
Jésus Christ.
Yüce Tanrım!
Bon sang!
Yüce İsa tarafından görevlendirildi...
Ayant reçu l'autorité de Jésus-Christ...
İnsanların hayatı tehlikedeyken... onlara Yüce İsa'yı nasıl öğretebilirsin?
Comment pouvons-nous enseigner L'Évangile alors que ces gens sont en danger?
Ben... Yüce İsa'nın temsilcisiyim.
Je suis... un prêtre, ordonné à la prêtrise dans L'Église de Jésus-Christ.
Yüce Tanrım, ayrılmadan önce, bizi koruma altına almanı istiyoruz.
Seigneur Dieu, avant de partir, nous te demandons de veiller sur nous.
Biz Yüce İsa'nın kilisesinin ve Mormon ların temsilcisiyiz.
Nous sommes des missionnaires de L'Église de Jésus-Christ des Saints des Derniers Jours.
Yüce İsa dünyadayken, rahiplerle birlikte bir kilise açtı.
Quand le Christ était sur Terre, il a fondé une Église avec autorité de prêtrise.
O Yüce İsa.
Voici Jésus-Christ.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki Yüce Alan Farragut'un çözemeyeceği bir sorun olamaz.
Car il n'y a aucun problème que le grand Alan Farragut ne peut résoudre.
Daha yüce bir sese kulak verdim. Bir amaca, ait olacak bir yere. - Aynı senin gibi.
J'ai trouvé ma vocation, un but à atteindre, j'ai trouvé ma place, un peu comme toi.
Michael'ın dünyaya en yüce hediyesini bahşettiği yer.
C'est ici que Michael a accordé son plus grand cadeau pour le monde.
Yüce Tanrım.
Nom de Dieu.
Yüce İsa.
Seigneur.
Yüce Tanrım, Peter.
Seigneur, Peter.
Yani söylediğim şey yüzünden sen iki kişiyi mi öldürdün? Yüce İsa.
Alors, tu as tué deux personnes à cause de ce que j'ai dit?
Yüce Tanrım! Kimin yaptığını biliyorum. Jason.
Je sais qui l'a fait.
- Yüce Meryem!
Madre de Dios.
Yüce Tanrı'yla çetrefilli bir geçmişimiz var.
Le Tout Puissant et moi avons un passé compliqué.
En yüce şeyin gençlik olduğuna... genç bir dimağın ve bedenin, kıvraklığı ve atikliğinin... yaşlanmanın yıkıcı etkilerine ve ihtiyarlığın ağırlığına karşı... her zaman üstün geleceğine.
Que cette jeunesse est primordiale, que l'esprit sinueux et le corps des jeunes triompheront toujours des ravages de l'âge, la lenteur de la décrépitude.
O yüce iyiliğini her zaman yanımda taşıyacağım.
Vos bontés, je les emporte avec moi.
Yüce Tanrım. Hey.
Hey, regarde ça.
Yüce Tanrım benim...
Oh mon dieu!
Yüce bir insanla Indiana'nın yaşayan son bağısın sen.
Vous êtes le dernier parent de ce grand homme.
Sadece yanlarına git, enerjin ve kendine güveninle selam ver yüce kişiliğini göster onlara işte.
Va les saluer avec confiance et montre-leur ta super personnalité. Allez!
Bu yüce varlıktan uzak dur.
Et rester loin de cette créature du Tout-Puissant.
Tanrım, yüce elini Molly Hartley aracılığıyla şeytana saldırmak için kullan.
Dieu, utilisez votre main puissante... pour le frapper à partir de votre serviteur, Molly Hartley.
Yüce Tanrım!
Ay, dios.
Yüce İsa.
Bordel.
Yüce Tanrım.
Bonté divine.
Yüce... Tanrım!
Bonté... divine!
- Yüce efendimiz.
Loué soit le Seigneur.
Yüce Tanrım bugün burada, üç gün önceki büyük yangında şehit düşmüşleri anmak için toplandık.
Seigneur Nous sommes réunies aujourd'hui pour se rappeler des martyres qui ont souffert il y a trois jours de ça.
Yüce Tanrım!
Bon Dieu!
Çok özür dilerim, Yüce Norma. Her şeyi batırmak istememiştim.
Je suis désolée, sainte Norma, je ne voulais pas tout faire foirer.
Yüce Norma nereye gidiyor?
Où va Norma Christ?
Yüce İşportacı bahşettiğin yeni otuzbir malzemesi için sana şükürler olsun.
Chère Chapman, merci... je vais me toucher avec les nouvelles images en tête dont tu m'as fait cadeau.
Ey Kainatın Efendisi, Yüce Tanrımız bu kullarının duasını kabul et...
Loué sois-Tu, Seigneur, Roi de l'univers, qui fais jaillir le pain de la terre...
Aziz ve yüce olan Tanrı adına...
Magnifié et sanctifié... soit... soit le...
Yetkinizin Yüce Tanrı'nın yetkisinden daha büyük olduğunu düşündüğünüzü söylüyorsanız o zaman aynı görüşte olmadığıma dair sizi bilgilendirmem gerekir.
Et si vous me dîtes que vous considérez que votre autorité est plus grande que celle du Tout-puissant, alors je dois vous informer que je n'ai pas la même opinion que vous.
Yüce Tanrım!
Jésus Christ!
Yüce Ganesha.
Cher Ganesh.
* Yüce Tanrım, sonunda!
♪ Bonté divine, au moins!
Görünüşe göre Anna'nın yüce ve çok saygın bir hayranı var.
Il semble qu'Anna ait un auguste admirateur.
Aslında ben mesajı Üstatların Yüce Üstat'ından aldım.
Grand Maître Suprême. Et c'est le Maître de Rex. - Oh, merde.
Kendisi yüce adam. Kendisi en kadir olan. Ve bana şunu çok açık bir şekilde anlattı.
Il est assis au sommet et il m'a fait comprendre très clairement que vous devez tous vous...
Hayır Dee. Ya Yüce Üstat bizimle irtibata geçmek isterse?
Il doit savoir où nous sommes.
Yüce Majestelerinin ta kendisi değil mi?
Son Altesse Royale en personne, huh?
Yüce Majesteleri ve Lord North'un emriyle, Boston şehrinde görevlendirildiniz.
Par la volonté de Sa Majesté le Roi, et par ordre du Seigneur North, vous êtes assignés à la ville de Boston.
yüce tanrım 1013
yüce isa adına 71
yüce isa 607
yüce allah 17
yüce isa aşkına 17
yüce meryem 28
yüce efendimiz 34
yüce tanrı 88
yüce isa adına 71
yüce isa 607
yüce allah 17
yüce isa aşkına 17
yüce meryem 28
yüce efendimiz 34
yüce tanrı 88