Bak söylüyorum перевод на португальский
507 параллельный перевод
Bak söylüyorum, Paris'e gitmedi.
Ele não foi a Paris, digo-lhe.
Bak söylüyorum, Lincoln seçilirse Güneyliler savaşacak.
Digo-lhe, se Lincoln for eleito, o Sul vai lutar.
- Bak söylüyorum, Willa Harper.
Credo, Willa Harper!
Bak söylüyorum. Acele etmezsek adam tüyer.
Estou-lhe a dizer, ele desaparece se não nos mexermos.
Bak söylüyorum, işim bittiğinde betona el izlerini koyacaklar.
Acredita em mim... Quando eu acabar, vão querer as minhas marcas no cimento.
Hannibal, bak söylüyorum, kazıklanacağız.
Estou a dizer-te, Hannibal, vamos ser enganados.
Bak söylüyorum, Randy.
Estou-te a dizer, Randy.
Bak söylüyorum, gidersen dönemezsin.
Se sair, não volte mais.
Bak, söylüyorum, o mektup...
Olha para a tua rádio, aquela carta...
Ve bunu söylüyorum. - Ve şu ayyaşa bir bakın.
Escravizar-me por si e cuidar da sua bêbeda...
Söylüyorum bak dostum.
Vou te dizer, meu chapa.
Kulübe gidip kağıt oyunlarına bakıyorum, günaha karşı koyduğumu kanıtlamak için bir bardak su söylüyorum.
Vou ao clube para assistir a um jogo de baralho... e pedir um copo de água. Para provar como consigo resistir à tentação.
Bak ben ne yaptığımı sana hep söylüyorum, sense hiç söylemiyorsun, baba.
Sempre conto o que estou f azendo, mas nunca conta o que está f azendo.
Bak tatlım, sana bunu kesin bir dille söylüyorum, bu bir şekilde olacak.
Querida, garanto-te que ela vai falar com um americano.
O gece, orada! Bakın söylüyorum, artık her şey an meselesi.
Garanto que é só uma questão de tempo agora.
Bakın söylüyorum, Bay Kraler öldü.
Acho que o Sr. Kraler está morto.
Bak yine söylüyorum, buralara bir daha gelme.
E lembra-te, não venhas mais aqui!
Bak yine söylüyorum, büyük ağız.
Repito, valentão das dúzias.
Benimle ugrasma Mike, söylüyorum bak.
Não me lixes, Mike.
Söylüyorum bak, sigara, viski içen kadınlar, sıcacıklar, kaynıyorlar, kanları kaynıyor, ah, dostum...
As mulheres já fumam cigarros, bebem uísque e dançam jazz. - Muito engraçado.
Bak son kez söylüyorum : adım Ferdinand.
É preciso que aprendas a chamar-me Ferdinand.
Vaclav, bak, sadece sana söylüyorum burada bir şişe konyak vardı.
Vaclav, só te chamei porque eu tinha... uma garrafa de conhaque aqui.
Bak kibarca söylüyorum.
Estou a pedir a bem.
- Bak, bir barda şarkı söylüyorum...
- Olha, tenho cantado num pub... - Não, não!
Bakın, size söylüyorum. Onu yok etmenin bir yolu var!
Estou-te a dizer, temos que verificar os exames.
Bakın, inansanız iyi edersiniz, size bir kere daha söylüyorum... onu kahrolası bir tımarhaneye kapatacak değilim!
Repito-lhe novamente, e peço-lhe que acredite. Eu não a vou meter em nenum manicómio.
Bakın söylüyorum, 200 yıldır bulaşık yıkamaktan bıktım, usandım.
Estou farto de 200 anos a lavar louça.
Bak, Evelyn, doğruyu söylüyorum ihtiyarı evine götürdüm, hemen şuracıkta, köşeyi dönünce.
Veja, Evelyn, estou dizendo a verdade levei-o pra casa, ali, quase na esquina.
- Bak! Sana son kez söylüyorum.
- Estou a pedir-lhe o raio de um...
- Bak ufaklık, sana söylüyorum, bu bir söylenti.
- Já te disse que é um boato.
Bakın söylüyorum.
Agora ele vai ter de se haver comigo.
Bak tekrar söylüyorum, Bobby'yi gerçekten öldürmeden önce bu adamları yakalamamız gerek.
Mas temos de apanhar esses tipos antes que tentem outra vez
- Bakın size söylüyorum, Kemp'di bunu yapan.
- Ouça! Eu já disse que foi o Kemp.
Ama bak, konuyla alakalı olduğu için söylüyorum, kuşatılmış bir şehri terkettin, ve bir şekilde, çok da geçmeden, geri döndün.
Mas olha, suponhamos só como hipótese... que abandonas una povoação sitiada... e ao fim de um tempo a ela regressas.
Bak şimdiden söylüyorum Stan. Bizi içeri almayacaklar.
Estou a avisar-te, Stan, não vão deixar-nos entrar.
Bak, Kararlı Olduğunu Söylüyorum..
É que já estou comprometida.
Bakın, size Jerry Dandrige'in vampir olduğunu söylüyorum.
Acredite no que estou a dizer, Jerry Dandrige é um vampiro.
Söylüyorum Bakıcılık şarkıları
Eu sou uma babysitter do Blues!
Söylüyorum Bakıcılık şarkıları
Eu sou a babysitter do Blues!
- Bak bunu tekrar söylüyorum.
Volto a dizer.
- Bak, daha önce de söylemiştim, tekrar söylüyorum.
Eu já disse e volto a repetir. - Peço imensas desculpas.
Bak, sana söylüyorum. İnsanlar gerçekten kendi pizzalarını yapmak istiyor.
Garanto-vos que as pessoas querem mesmo fazer as pizzas delas!
Hemşire, bakın ciddi söylüyorum. Mutfaktakilerle konuşsanız iyi olacak.
Enfermeira, estou a falar a sério, é melhor falar com a cozinha.
Santral, bakın size tekrar söylüyorum.
Deixe-me explicar-lhe outra vez, Operadora.
Bakın, size oğlunuzun kayıp olduğunu ve üvey ailesinin öldürüldüğünü söylüyorum.
Repare, acabo agora mesmo de dizer que o seu filho está desaparecido e que os seus pais adoptivos foram assassinados.
- Söylüyorum bak?
- Onde queres chegar?
Pekâlâ, bak. Bir kez daha söylüyorum, tamam mı?
Está bem.
Bakın, söylüyorum size. Yanlış adamı yakaladınız.
Estou a dizer-vos, apanharam o tipo errado.
Ama söylüyorum bakın, bir daha asla onu yapmayacağım.
Uma coisa vos garanto : nunca mais volto a fazer aquilo. O quê?
Bizden nefret edecek, size söylüyorum bak.
Ele vai odiar-nos, estou a avisar-vos.
Bak, sana söylüyorum, neden çekip gitmiyorsun ha?
Estou a dizer-te, porque não te pões a andar?
söylüyorum 133
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
bak sen 266
bak sana ne diyeceğim 109
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sen şu işe 62
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
bak sen 266
bak sana ne diyeceğim 109
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sen şu işe 62