Co перевод на португальский
1,922 параллельный перевод
Partisinde yardım etmemi istedi. Ve ben de kaldım.
Ele pediu-me para ser co-anfitriã da festa dele, e eu fiquei até depois.
Yardımcı sunucu olmanı istiyoruz.
Queremos que sejas co-apresentadora.
- Yardımcı sunucu? - Sen ve DALE.
- Co-apresentadora?
- Bana terfi ve maaşımda iyileştirme öneriyorlar. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun, WALT?
Oferecem-me um aumento e posso ser co-apresentadora.
Aynı zamanda seyir rehberliği yapacak bir de ikinci pilot olacak.
Haverá um homem co-piloto que também será o navegador.
Julia child "Fransız Mutfak Sanatında Ustalaşma" kitabının yazarlarından biridir.
Julia Child é co-autora do livro "Dominar a Arte da Culinária Francesa".
Artık yardımcı pilot sensin.
Agora és o co-piloto.
Çünkü ben iyi bir yardımcı pilotum.
Porque sou um bom co-piloto.
İyi bir yardımcı pilot ne yapar?
O que faz um bom co-piloto?
- Yardımcı pilot, mevkiisini asla terk etmez.
Um bom co-piloto jamais deixa o seu posto. Está bem.
Ama yardımcı pilot benim, sen değil.
Mas eu sou o co-piloto, não tu.
Şefliğe yükselmek kolay değil ama patronum çok yakında SoHo'da açılacak lokantanın ortağı ve oradaki şeflik işi benim olacak gibi duruyor, yani...
Não é fácil chegar a chef mas o meu patrão é co-proprietário de um restaurante que vai abrir no Soho em breve, e parece que o emprego é basicamente meu, por isso...
Ona dedim ki 70'lerde Kalküta'dan lotas ihraç eden bir şirketin ortağıydım.
Eu disse-lhe que nos anos 70 tinha sido co-proprietário de uma empresa que exportava lotas de Calcutá.
Şimdi, eminim hepiniz duymuşsunuzdur, benim kocaman bir kukum...
De certeza que a maioria de vocês já sabe que tenho uma grande co...
Dinle, kadinlarin tadinin cesitli etkenler yuzunden degisecegini biliyor musun?
Sabes que o sabor de uma mulher depende de vários co-factores?
Ayrica "etken" sozcugunu kullanmayacagina dair anlasma yapmistik sanirim.
Pensei que tínhamos concordado que não usarias a palavra "co-factores".
Ko-pilot lazım ama.
Mas preciso de um co-piloto.
- Herkes bir yardımcı pilota ihtiyaç duyar.
- Todos precisam de um co-piloto.
Yardımcı pilotum olur musun?
Quer ser a minha co-piloto?
Rossum Şirketi'nin eşbaşkanı. Ülkemizin üçüncü en zengini. Aynı zamanda Nobel adayı.
Co-presidente da Corporação Rossum, o terceiro homem mais rico do país, nomeado para o Prémio Nobel.
Saatlerce çok çalışarak kooperatifin karını üretir, daha çok karı paylaşırsınız.
Quanto mais horas trabalhas no sentido do benefício da co-operação, mais compartilhas os lucros.
Seni birleşme değerleri ve kovalent bağları öğretirken düşünüyor olacağız...
Vamos estar a pensar em ti, enquanto ensinas valências e co-valências.
Sıkı çalışmaya devam edip ilerleme kaydedersen, evet. Şimdi, konuşmak istediğim başka bir konu daha var.
Quando o hospedeiro e o alter partilham uma experiência simultaneamente, chama-se co-consciência.
Hipnoz ya da pentotal sodyum kullanmak bazı hastalarımızda işleri kolaylaştırabilir. Ancak siz alt kişiliklerinizle daha önce ortak bilinçlilik tecrübesini yaşamışsınız. Bu da sisteminizin iç kısmının geçirgen bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Alguns pacientes reagem melhor à hipnose ou ao pentotal de sódio, mas a Tara tem lidado com co-consciência, o que indica permeabilidade no seu sistema.
Gimme'yle hiç ortak bilinçlilik yaşamadım.
Nunca tive co-consciência com o Gimme.
Buraya gelmeden önce ortak bilinçlilik deneyimini yaşadım.
Consegui ser co-consciente antes de vir para cá.
Alınan riskler ve elimizdeki kısıtlı imkanlar çerçevesinde Malamadre ile yapılabilecek olası bir işbirliği her şeyi değiştirebilirdi.
Considerando os riscos e a limitação posta pelas nossas opções, o surgir de uma alternativa à possível co - laboração do Malamadre foi fundamental.
Yardımcı pilotu vardı.
Havia também um co-piloto!
Hayır, ben pilotlayken Yardımcı pilot uçağı kullanıyordu.
Eu digo que enquanto o co-piloto estava a pilotar o avião Eu estava com o piloto.
X üzeri E'nin kosinüs'ü kaçtır?
Qual é o co-seno de "x" sobre "y"?
X üstü E'nin kosinüsü, eksi 1'dir.
É co-seno de "x" sobre "y" menos 1.
Amerikan Idol'ün yapımcısı ve sunucusu Brian Dunkleman ile ülkenin dört bir yanına, elemelere geliyoruz.
Com o co-apresentador do primeiro e terminado American Idol Brian Dunkleman.
Dokusundaki karbonmonoksitte naftalin ve polisiklik aromatik var.
O CO no tecido tinha traços de naftalenos e policíclicos aromáticos.
Karbonmonoksit zehirlenmesi, arabadan olmuş Gibbs.
O envenenamento por CO veio de um carro, Gibbs.
Duygusal bağlılık, Rahibe Teresa kompleksi. Onu değiştirebilirim sandım.
Oh, co-dependência, complexo da Mãe Teresa, acreditando que pudesse mudar alguém em outra coisa.
İşsiz kalmak istemiyor olmam, ona ona bağımlı olduğum anlamına gelmez.
Só porque não quero ficar desempregado não significa que sou co-dependente.
Ona bağımlı olduğunu olduğunu söylemiyorum, korktuğunu söylüyorum.
Não estou a dizer que és co-dependente. Estou a dizer que estás assustado.
Kanda karbon monoksit var mı diye baksın ve başka bir şeyleri düşmeden hastayı hiperbarik kabine alsın.
Ela que analise o sangue para CO. E ponham o padre numa câmara hiperbárica antes que caia mais alguma coisa.
Senaryo ile boğuşmak, yönetmenle kavga etmek, yardım oyuncularla didişmek.
Aprofundar-me no roteiro. Discutir com o director. Ser bajulada pelos co-ajudantes.
Ross'ın rol arkadaşı Ginger Snuff'la... çekim sırasında gerçekten cinsel ilişki kurduğuna dair dedikodular vardı.
Há um rumor que diz que o Ross teve relaçõe sexuais com a co-estrela dele, Ginger Snuff.
2 gün önce Isfahan Mermer Seramiğin ortakları Ismail Javid ve Allen McKenna'ı öldürdükleri gerekçesiyle, Profesyonel bir koruma ve kimliğini belirsiz ikinci bir adam Bu sabah erken saatlerde tutuklandı.
Um guarda-costas profissional e um segundo homem não identificado foram presos esta manhã pela alegada morte de Ismail Javid e de Allen McKenna, co-donos da Isfahan Marble Stone, há dois dias.
Avukat bey müvekkilinize bu ağır suç ( cinayeti ) u açıklar mısınız?
Doutor, por que é que não explica à sua cliente a regra da co-autoria.
Bu eyalet yasalarına göre.. .. bir cinayet işlenmişse özellikle de..... soygun esnasında..
A regra da co-autoria diz que quando um homicídio é cometido, durante a comissão de crime, como um roubo,
Ne oldu bana
O que há de errado co igo?
Kraliçe Helvetica ve Kraliçe Valedictoria!
Co-rainhas Helvetica e Valedictoria!
Aracı satılık levhasının yanında yol kenarında park halinde bulundu ve her zaman övündüğü Calvin Co ayakkabıları da yoldaydı.
Encontrei a tua SUV estacionada na estrada perto do aviso de execução, os teus sapatos de que sempre se vangloriou espalhados na estrada.
Ve gerçekten ihtiyacım olan kon kon...
E preciso de alguns cond... Alguns co...
Zamanımızda okyanus canlılarının büyük ölçüde yok oluşuna şahit oluyoruz.
Louis Psihoyos Co-Fundador da OPS Há extinções importantes a acontecer neste momento.
Vay orospu ço...
- Não!
O iyi. Çocukların masasında ço eğleniyor.
Está óptima, está a divertir-se na mesa das crianças.
Karbonmonoksitten öldü.
O CO matou-o.
courtney 34
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çocuklar 5285
çok tatlısın 281
connecticut 101
columbia 36
cornell 19
cortez 29
coca 40
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çocuklar 5285
çok tatlısın 281
connecticut 101
columbia 36
cornell 19
cortez 29
coca 40