Gan перевод на португальский
134 параллельный перевод
- Gan Dafna'ya atanmıştı.
- Ele foi mandado para Gan Dafna.
Herhangi bir şey bulduğum zaman Gan Dafna'ya döneceğim. - Gan Dafna!
Assim que descobrir algo, irei a Gan Dafna.
Şimdi sessizliği biraz sağlarsak sizlere Gan Dafna köyümüzün kurulması için herkesten çok çalışan birini takdim edeceğim.
Agora, com um pouco de ordem... vou apresentar-lhes um homem que fez mais do que qualquer outro... para a construção da nossa aldeia.
Ama Gan Dafna'da en büyük kahramanın da en küçük korkak gibi tarlalarda çalıştığını göreceksiniz.
Mas aqui em Gan Dafna descobrirão que até o maior herói... deve trabalhar no campo, como o maior covarde.
Gan Dafna'ya gidiyorsun.
Foi indicado para Gan Dafna.
Bir araba kiraladım yarın Karen'ı ziyaret etmek için Gan Dafna'ya gidiyorum.
Aluguei um carro e vou para Gan Dafna amanhã, visitar Karen.
Sol taraf Gan Dafna.
À esquerda é Gan Dafna.
Gan Dafna'ya gitmeliyim.
Preciso ir a Gan Dafna.
Ben buradan Gan Dafna'ya gidebilirim.
Siga para Ein Or. Daqui posso ir para Gan Dafna.
Gan Dafna'da silah buldular. İşte adrenalin.
Encontraram armas em Gan Dafna.
Babam onlara Gan Dafna'nın olduğu toprağı verdi.
Meu pai lhes deu a terra onde fica Gan Dafna.
Çocuklarım okula Gan Dafna'da gidiyor.
Meus filhos estudam em Gan Dafna.
Ben bu köyün muhtarıyım ve Gan Dafna'ya saldırmayacağım.
Sou o líder da aldeia e não atacarei.
- Gan Dafna İsrail Vadisi'ne hüküm ediyor.
- Gan Dafna domina o vale de Jezreel.
Benim köyüm vadiye, Gan Dafna kadar hâkim.
Minha aldeia está tão bem situada no vale quanto Gan Dafna.
Gan Dafna'yı seçtik çünkü hızlı bir zafer istiyoruz.
Escolhemos Gan Dafna pois queremos uma vitória rápida.
- Anlamıyorum- -
Precisa evacuar Gan Dafna até amanhã à meia-noite.
Müftünün adamları içerideyse söyle. Gan Dafna'ya saldıracaklarsa, söyle bana lütfen. Yeterince şey söylemedim mi?
Se os homens do mufti estão aqui ou vão atacar Gan Dafna, diga-me.
Palmach'a haber göndereceğim, Abu Yesha ve Gan Dafna'yı savunacağız.
Avisarei o Palmach. Defenderemos Abu Yesha e Gan Dafna em vez de entregá-los.
Gan Dafna yarın güçlü bir saldırı bekliyor.
" Gan Dafna aguarda um ataque em massa amanhã à noite.
Gan Dafna'da 15 yaşındaki her kızın hemşire olduğunu unuttun mu yoksa? Yine de burada kal.
Esqueceu que toda adolescente de Gan Dafna... é uma enfermeira?
- Biz giderken Gan Dafna'da devriye gez biz baskın yaparken onlar yapmasın.
- Quais são as minhas ordens? - Patrulhar Gan Dafna enquanto saímos. Para não sermos surpreendidos por eles.
Ve bu da Karen. Oda Komitesinin sekreteri, 12. kulübe, Gan Dafna.
E eis Karen... secretária do comité dos quartos, bangalô 12, Gan Dafna.
Amerikan yaşam tarzı. Büyük beyaz Amerika rüyası. Şimdi söz şüphe üstüne şüphe yığan ve size bir sorusu olacak şeytanın avukatında.
Bom, agora toca ao advogado do diabo, aquele que leva as dúvidas também sobre as dúvidas e que lhes pergunta : mas, senhores, nâo percebem que as palavras que estâo empregando :
Cheung Yiu-chong, Gan Chun-dak.
Cheung Yiu-chong, Gan Chun-dak
So Ching-man, Deng Chu-gan.
So Ching-man, Deng Chu-gan
Şu sefil Gan-geng olayına davetiyen olmadan katılamazsın.
Tu só podes participar no Ghan-gheng com um convite especial.
Gan-geng'e ben de geleceğim.
Eu vou convosco ao Ghan-gheng.
Ben Edgar Dobbs, Gan-geng komitesindenim.
Sou o Edgar Dobbs, membro do Comité do Ghan-gheng.
Gan-geng'e gidip bize karşı dövüşmeye cesaret ediyorsun. Seni Mai Tai dövüşçüsü olarak eğittikten sonra.
Atreves-te a enfrentar-nos no Ghan-gheng, apesar de te termos ensinado a arte dos guerreiros Muay Thai?
Bunlar Gan-geng'de karşına çıkacaklar.
Um dos seus adversários no Ghan-gheng.
Şu lanet Gan-geng işiyle alakan yok, öyle değil mi?
Não tens nada a ver com esta treta do Ghan-gheng, pois não?
Gan-geng'e hoş geldiniz!
Bem-vindos ao Ghan-gheng.
Christopher Dubois, seni Gan-geng'in dövüş şampiyonu ilan ediyorum.
O Christopher Dubois foi o melhor lutador do Ghan-gheng.
Birazcık mari... kenevir ekleyerek... mide bulantısını önlemeyi başardım.
Ao juntar um pouco de gan... Canábis, consegui combater as náuseas.
Kaptan basınç ölçümlerine göre bir an önce Atıgan'a geçmemizi öneririm.
Capitão. Considerando a taxa de descompressão, sugiro que a Enterprise nos resgate o mais cedo possível.
Tera Nova Kolonisi, Ben Jonathan Archer Yıldız Gemisi Atlıgan'nın kaptanı.
Colónia Terra Nova, fala o Capitão Jonathan Archer da nave espacial Enterprise.
Atıganı yok edeceğim.
Vou destruir a Enterprise.
Atıgan yedi gündür aciz durumda.
A Enterprise está inutilizável há sete dias.
Bakan, halkınıza karşı daha az saldıgan bir politika izlemek niyetinde.
O Ministro vai seguir uma política mais branda com a sua espécie.
Küçük bir çevreye sığan her bir ineğin ayağı, 200 yada 250 kilo basar.
A cada passo da vaca no chão, no perímetro da pisada, há uma carga no solo de 200, 250 quilos.
Binin!
Gan Dafna, todos a bordo.
- Gan Dafna'ya saldırmakla ne alakası var?
- O que tem a ver com o ataque?
- Gan Dafna'yı yarın gece yarısından önce boşaltın.
- O que houve?
Ceplerinize sığan her şeyi.
Metam tudo o que couber nos bolsos!
Milyonlarca bilgiyi saklayabilen ve tek bir odaya sığan bir bilgisayar ya da Saturn 5 roketi gibi.
Coisas como um computador que cabem num simples quarto... e que contêm imensa informação, ou o foguetão Saturn 5.
Yoksa babası Pat Mullıgan mı?
O Pat Mulligan é o pai?
"Bunun içine sığan şeyden neden korkacağım?" dedim kendime.
Pensei que o que cabe nesta coisinha não pode ser assustador.
Bond çantaya sığan bir nükleer bomba?
Uma bomba nuclear que cabe numa mala?
Mendel ve McClintock, fiziksel özelliklerin, metabolik sığanın ve zekanın... kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını... anlamamızın anahtarını gösterdiler.
Mendel e McClinton deram-nos a chave para entendermos... como a aparência física, capacidade metabólica e inteligência... passam de pais para filhos.
Saldıgan küçük it
Cachorrinho agressivo.