Hava kararıyor перевод на португальский
181 параллельный перевод
Artık hava kararıyor ve ailenin barınaktan itibaren uzun bir yolları var ama, köpekler tehlikeli bir gecikmeye yolaçıyorlar.
Agora está começando a escurecer e a família está longe do refúgio, mas os cachorros causam uma perigosa demora.
Hava kararıyor.
Está a anoitecer.
Hava kararıyor.
Está a ficar escuro.
- Hava kararıyor.
- É quase noite.
Bakın hava kararıyor.
Vejam como está a ficar escuro lá fora.
Hava kararıyor, sen ve o geceyi orada geçireceksiniz.
Está escurecendo. Você e seu amigo passarão a noite aí dentro.
Hava kararıyor.
A noite cai.
- Hava kararıyor.
Que se passa? - Está a escurecer.
Hava kararıyor.
Está a escurecer lá fora.
Hava kararıyor.
Está a escurecer.
Affedersiniz, lambayı arıyorum. - Hava kararıyor.
Desculpem a intrusão, procuro uma lanterna, está a ficar escuro.
- Hava kararıyor, sabah daha eğlenceli olur.
Não. Está a ficar escuro. Vou esperar pela manhã, será mais divertido.
Hava kararıyor, dikkatli ol.
- Está a escurecer, tem cuidado.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama hava kararıyor ve Fanny'miz ışığı açmak için içeri girmeye kalkışmadı.
Mas estava a escurecer e a nossa Fanny não ousava entrar aqui. Foi pedir a minha cumplicidade.
Hava kararıyor.
É tarde. Está a escurecer.
Yağmur yağıyor ve hava kararıyor.
Começa a chover e a estar escuro.
Hava kararıyor. Rim Rock Kanyon'a...
Não tarda nada vai ficar escuro.
Hava kararıyor efendim.
- Está a fazer-se tarde, meu coronel -
Jimmy, tatlım gel artık, hava kararıyor.
Jimmy, querido, anda para dentro. Está a ficar escuro.
- Hava kararıyor. Hadi gidelim.
Está a escurecer.
- Lütfen, lütfen, insanlar, droidler, izin verirseniz, hava kararıyor, kamp yeri bulmayı öneriyorum.
- Por favor, humanos, dróides, com licença. Está a anoitecer, o melhor é procurarmos um sítio para acampar.
Hadi, hava kararıyor.
Vamos.
Hava kararıyor. Eve tek başıma döneceğim de.
Bem, está a ficar escuro e tenho de voltar para casa sozinho.
Hava kararıyor. Farklı olan bu.
É porque está a escurecer.
Tecavüz ve öfkeye karşı hava kararıyor.
"Revoltar, revoltar contra o apagar da luz."
Fakat hava kararıyor, acele etmelisiniz.
Mas a noite está caindo, é melhor se apressar.
Hava kararıyor diye kendimi öldürebileceğimi mi düşüyorsun?
Você acha que vou me matar só porque está escurecendo?
Hep cumaları. - Thomas, hava kararıyor.
- Thomas, está a escurecer.
4 : 18'de hava kararıyor.
Às 4 : 18 h. A luz vai-se.
Hava kararıyor ve bu körfezdeki son koy.
Já é tarde e esta é a última enseada da baía.
Pekala, hava kararıyor.
Olha, está a ficar escuro.
- Hava kararıyor.
- Está a escurecer.
Ve... Hava kararıyor. Hemen eve dönmezsem annem nerede olduğumu merak etmeye başlar.
E... está a ficar escuro.
Fakat hava kararıyor.
Está a ficar escuro, mãe e pai.
Hava kararıyor. Nehre giriyoruz.
Mal anoiteça, atravessamos.
Gidelim Hava kararıyor.
Vamos, está a ficar escuro.
Bana, "Vakit kaybetme. Hava kararıyor." dedi.
Não podia perder tempo.
Kızı dışarıda bir yerlerde ve hava kararıyor.
A filha dela está algures por aí e temos pouco tempo.
- Hava çabuk kararıyor, değil mi?
- Escurece depressa, não é?
Hava artık erken kararıyor.
Escurece cedo nesta época.
Hava kararıyor.
Bem, esta escurecendo.
Hava iyice kararıyor.
A noite cai.
Hava daha erken kararıyor gibi.
Parece que está a escurecer mais rápido que nos outros anos.
- Hava artık daha erken kararıyor.
- Anoitecerá em breve.
Bu günlerde hava erken kararıyor. - Evet.
Já escurece.
Hava kararıyor.
- Está escurecendo.
Kışın hava çabuk kararıyor, değil mi?
A noite cai rapidamente no Inverno, não é?
Biz yaklaştıkça, hava daha da kararıyor.
Quanto mais perto estamos, mais escuro fica.
Artık daha çok turuncu var ve hava giderek kararıyor.
Agora, mais alaranjado. Está escurecendo.
Mead Gölü Bulvarı'ndan 20 : 15'te geçti. Hava 17 : 00'de kararıyor.
Atravessou Lake Mead Boulevard às 20h15 e escurece às 17h00.
Bilmiyorum ama hava gittikçe kararıyor.
Não sei, mas está a começar a escurecer.