Iki kişi перевод на португальский
3,664 параллельный перевод
Direkt olarak ilgisi olup etkilenmiş olanlarla. Ayrıca olaylara direkt olarak tanık olan sadece iki kişi var ve biri burada değil.
As testemunhas directas são apenas duas, e uma já cá não está.
Onunla Brinkerhoff'a giden iki kişi daha olduğunu söyledi.
Ele disse que havia outros dois tipos que foram ao Brinkerhoff...
Beni dinle. 18 yıl önce Rhinebeck, New York'ta iki kişi öldürüldü.
Escuta... Duas pessoas morreram em Rhinebeck, Nova Iorque, há 18 anos atrás.
Program karşı cins desteğini bir sebepten tasvip etmiyor. Özellikle de o iki kişi daha önce romantik bir ilişki yaşadıysa.
O programa desencoraja padrinhos do sexo oposto, principalmente quando já houve um envolvimento romântico.
- Hala iki kişi eksiğimiz var.
- Temos dois jogadores a menos.
Ortalamadan iki kişi fazla sadece.
Mas isto não é incomum. São só mais dois acima da média.
Her arabada iki kişi.
Dois homens em cada cabina.
Tina'yı bir gecede ziyaret eden iki kişi de ölüyor mu?
Ambas as visitas da Tina acabaram mortas numa noite?
Şimdi ise, aynı restoranda, aynı masada, aynı zamanda oturan iki kişi olmamızı umuyordum.
Agora, espero que possamos ser duas pessoas sentadas na mesma mesa de um mesmo restaurante ao mesmo tempo.
"Eğer kişi bir günü iki kez yaşarsa... "... mantığı kırılır... "... ve ömrünü iki kişi olarak yaşar, ta ki tek kalana kadar. "
"Se algum homem viver o mesmo dia duas vezes, a razão dele vai-se dividir, e ele vai viver a vida como dois... até que haja apenas um."
"Ömrünü iki kişi olarak yaşar."
"Ele vai viver como dois".
Üç kişi onlar, iki kişi biz.
São três deles, somos dois.
Sıçması falan gerekirse tuvalete anca iki kişi götürür.
Se ele tiver que cagar vão ser precisos dois de nós para o levar.
Ama geriye sadece iki kişi kaldı.
Mas faltam apenas dois.
Sadece iki kişi çalıştırmak zorundayım.
Eu só tenho trabalho para dois.
Koruma için iki kişi daha göndermelisin.
Devias mandar mais dois para protecção.
Hâlâ yaşadığını bilen tek bilen iki kişi, şu anda baktığın iki kişi.
Os únicos que sabem que estás vivo são estes que estás a ver.
Herşeyi, bu iki kişi arasındaki sırları da içerir.
Tudo. Isso inclui segredos entre duas pessoas.
Fakat hala iki kişi var.
Mas ainda faltam dois.
- Hala yaşadığını bilen tek iki kişi şu baktığın iki kişi.
As duas pessoas que sabem que está vivo, somos nós. Sorte a sua.
Mürettebattan iki kişi ile ben suçlu olduğunu düşündük.
Dois tripulantes e eu declarámo-lo culpado.
Hastalarınıza iki kişi bakarsa daha çok güven duyarsınız diye düşündüm.
Pensei que ficava tranquila com duas a tratar dos pacientes.
Havaalanında iki kişi. Ulusal Güveliği çağır çünkü el ele tutuşuyorlar.
Chama a Segurança Nacional, estão de mãos dadas.
Ancestry insanlara sadece akrabalarını bulmalarında değil aynı zamanda eğer iki kişi aynı akrabayı arıyorsa, onları bir araya da getiriyor.
Óptimo! O Ancestralidade não só ajuda as pessoas a acharem os seus parentes, mas se encontra duas pessoas que buscam o mesmo parente, ele conecta-as.
Mesela, "kalan iki kişi de oyun oynasın" taktiği.
Por exemplo, "Podemos os Dois Fazer Esse Jogo".
Burada kalan iki kişi sabahtan beri kayıp.
Duas pessoas que estavam aqui alojadas desapareceram esta manhã.
Önce bir iki kişi. Sonra daha fazlası.
apenas um ou dois no início, depois mais.
Gözaltında iki kişi var.
Temos dois sob custódia.
Bizden bir kişi götürürlerse, biz onlardan iki kişi götüreceğiz.
Eles tomam um dos nossos? - Nós tomamos dois deles.
Muhtemelen bir iki kişi daha vardır.
E, possivelmente, assim como mais um ou dois dos outros.
Siz, ben, James ve Alfred ile iki ayakçı çocuk,... aşağıdan altı kişi yapıyor.
Consigo, comigo, com o James, o Alfred e dois criados, somos seis aqui de baixo.
İki ayrı kişi mi var?
Duas pessoas diferentes?
8. kattan 3 kişi alacağız. 81 nolu aracın oraya iki ambulans ekibine ihtiyacım var.
Temos 3 pessoas a descer do 8º.
İki kişi.
Duas pessoas.
İki kişi içeri girer, sadace biri dışarı çıkar.
Dois entram. Só um sai.
İki kişi yapmanın mümkünatı yok.
Não é possível só duas pessoas fazerem isso.
Son iki yılda bu hastahanede ağır hastalığı olan yetmiş üç kişi kalp problemlerinden öldü.
Nos últimos dois anos no Chandler Memorial, 73 doentes graves morreram de episódios cardíacos.
İki kişi vuruldu.
Mande ambulância.
Ama ben iki yıl önceki benle aynı kişi değilim.
Mas não sou a mesma pessoa de 2 anos atrás.
İki kişi aşktan birbirlerini öldürmeye çalışmaya nasıl geçer ki?
Como é que duas pessoas passam de estar apaixonados, a quererem o outro morto?
On saat içinde iki yüz kişi gelecek buraya.
Teremos cá 200 pessoas dentro de dez horas.
İki kişi öldü Dave Preston ve Royce Maltz, 11 kişi de yaralandı.
Matou duas pessoas, Dave Preston e Royce Maltz e feriu outras 11.
- Yüzünü mü? İki kişi demiştiniz.
Disseste que haviam dois.
İki kişi mi?
Duas pessoas?
Hayır! Hotch, son kaçırılan kişi aynı diğer iki kurbana benziyor.
Hotch, a última vítima de sequestro se parece com as outras duas.
Kardeşi soyguna dahildi ya da kadın tarafından çalışma saatleri içerisinde erişim için kullanıldı. Bunlar iki gün önce Svalbard Elmas Mağazası'nı soyan 4 kişi.
Se estava feito ou se ela usou as ligações de família para ter acesso durante a hora de expediente estas foram as quatro pessoas que roubaram o "Svalbard Diamond Exchange" há dois dias.
İki kişi aynı kaybı yaşasa dahi üzüntüyle başa çıkma süreçleri çok farklı olabiliyor.
Mesmo que duas pessoas dividam a mesma perda, elas podem não lidar com a dor da mesma forma. Exato.
Son iki günde Seattle'da iki kişi vahşice bıçaklanmış. Lincoln Bell, 28 yaşında cuma akşamı bulundu.
Lincoln Bell, 28 anos, foi encontrado na sexta-feira à noite.
Zanlıyı bu iki kurbana bağlayan, ya bir ortak yer ya da ortak bir kişi bulmalıyız. Ölüm nedeni aşırı kan kaybı.
Precisamos de um ponto de convergência, uma pessoa ou um lugar entre o suspeito e ambas as vítimas.
Bir de iki kişi misiniz?
São dois?
İki kişi önde, üç yolcu arkada.
Dois na frente, três passageiros atrás.
iki kişilik 21
iki kişiler 16
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
iki kişiler 16
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
iki kez 99
iki kere 86
iki kart 16
iki katı 19
iki kız 24
iki kahve 37
iki kelime 23
iki katı ya da hiç 16
iki kez 99
iki kere 86
iki kart 16
iki katı 19
iki kız 24
iki kahve 37
iki kelime 23
iki katı ya da hiç 16