Kalmadı перевод на португальский
13,767 параллельный перевод
Hay Mills'e dek bakmadığımız yer kalmadı.
Vimos em todos os lados, tudo até Hay Mills.
Sovyet Elçisi'ne, treni patlatmamıza gerek kalmadığını söyleyeceğim.
Direi ao embaixador soviético que não existe mais a necessidade de explodir o comboio.
Meni diye bir şey kalmadı lan.
Como se fosse a porra da ponta de uma mangueira.
Onlardan geriye kimse kalmadı.
O resto deles é me indiferente.
Hiç akrabam kalmadı.
Não tenho nenhuma família.
Kimseye zorunda kalmadıkça zarar vermem.
Não quero magoar ninguém, a menos que seja preciso.
Azıcık da olsa Penguen kalmadı mı?
- Não resta um bocadinho de Penguin?
Baban beni Pinewood'dan kurtarmakla kalmadı.
O teu pai fez mais do que me salvar de Pinewood.
Şu anda hayatta olup da içinde ne var bilen kimse kalmadı.
Ninguém, até hoje, sabe o que está dentro dela.
Onlara verecek bir şeyim kalmadığında, yoğurdum için geldiler.
E quando eu não tinha nada mais para dar, vieram pelo meu iogurte.
Yani sadece cehennemi yaşamakla kalmadım, oranın yardımcı yöneticisiydim.
Então não só passei por um inferno, como fui gerente assistente de lá.
Hiçbir yerde yerleşecek kadar uzun kalmadım.
Nunca encontrei um lugar para chamar de casa.
Sonra bir kere daha vurmak zorunda kaldım çünkü daha ölmemişti, sonra da bir sıkıntı kalmadı.
Só Deus sabe, mas tive de repetir, porque ainda estava viva e depois... - Ficou tudo bem.
- Sıkıntı kalmadı derken, öldü mü yani?
- Ficou bem ou seja morreu?
Johnny'nin parası kalmadıgında ne olacak sanıyorsun?
O que é que vai acontecer quando ele ficar sem dinheiro?
Şimdi bahanen kalmadı işte.
Agora não tens desculpas. "
- Gerek kalmadı, tüm içkileri içince halim kalmadı.
- Não foi preciso. Depois do champanhe que bebi, fiquei demasiado cansado.
Bir tane resmi bir şey kalmadı.
Não há nem um funcionário, aqui.
Hükümetten kimse kalmadı, hepsi kaçtı ve sen...
Estamos praticamente sem governo e tu...
Burada beklemen, onu bulmakla ilgili umudun kalmadığını gösterir.
Ao ficar aqui, prova que perdeu toda a esperança de a rever.
- Korkarım ıstakozumuz kalmadı hanımefendi.
Receio que já não tenhamos lagosta, senhora.
Istakoz kalmadı da ne demek?
- Como assim, já não tem mais lagosta?
- Pekâlâ. Sen burada kalmadığında Darren'ın taşınması güzel olmaz mı?
Mas a sério, ficarias na boa se o Darren se mudasse para cá mas tu já não morasses aqui?
Eşyamız kalmadı. İflas edeceğiz.
Não temos mobília, vamos ficar falidos!
Telefonum yok. Veri kalmadı.
- Não, excedi o plano de dados.
Atların çoğu ordu için alınmıştı. Gerisiyse onları besleyecek bir şeyimiz kalmadı.
A maioria dos cavalos foi levado para o exército, e, quanto ao resto deles, não há nada para alimentá-los.
Hiçbir şeyimiz kalmadı.
Não temos mais nada.
Beni orduya almaları çok iyi oldu. Kardeşlerim ailelerini terk etmek zorunda kalmadılar.
Foi um bom trabalho, levarem-me para o exército, os meus irmãos não tiveram que deixar as famílias deles.
Yapacak bir şey kalmadı.
Mais nada a fazer.
İlla arkadaşlarınla takılmak istiyorsan buradan 160 km. ötede bir yere gitmek zorunda kalmadığın bir gün...
Se quiseres sair com os teus amigos sem teres que sair da cidade...
Burada yapabileceğimiz başka bir iş kalmadı.
Não há mais nada que possamos fazer aqui.
Topçuların barutu kalmadı. Cephaneleri yok.
A Artilharia não tem pólvora, não tem munições.
Hiçbir kozumuz kalmadı.
Não temos mais nada para atirar contra eles.
Yani gerek kalmadı.
Sim, não há necessidade de...
Ben de onu söylemeye çalışıyordum, artık gerek kalmadı.
Sim, como eu estava a dizer, isso já não é problema.
Acaba şu anda bir Sandpiper tesisinde kalıp kalmadığınızı sorabilir miyim?
Posso saber se reside atualmente no centro Sandpiper Crossing?
Artık en iyi hediyeyi bulmak için dünyayı aramanıza gerek kalmadı.
Já não tem de percorrer o mundo à procura da prenda perfeita.
Batille'de uzun süre kalmadım ama öbür zavallılar yıllardır oradalar.
Não estive na Bastilha muito tempo, mas outros pobres diabos estiveram lá décadas.
Jamie her zaman dik başlı oldun. Ancak başkalarının hayatına asla pervasız kalmadın.
Jamie, sempre foste voluntarioso, mas nunca foste imprudente com as vidas dos outros.
Kaplumbağa gibi sırtım yere yapışık kalmadım tüm gece.
Não fiquei de costas como uma tartaruga a noite toda.
Artık bunu yapmanıza gerek kalmadığına inanıyorum o gemiye biniyorsunuz, gemi Londra'ya dönüyor ondan sonra, "Wapping" e geçiyorsunuz.
No momento em que pense que já não és necessária para este empreendimento, vais para aquele navio, aquele navio regressa para Londres, e brevemente depois, és enforcada em Wapping.
Tanrı'nın öfkesinin bile olmadığı, önemli tek bir kişinin kalmadığı bir diyara sevk ediliyoruz ve onun bu umursamazlığına dayanmak zorundayız.
Confinados num espaço sem merecermos sequer a raiva do nosso Senhor. Temos de suportar a indiferença Dele.
Artık seçenekleri kalmadı.
Agora não têm opções.
Lakin benim için... İçimde daha fazla hayat kalıp kalmadığından emin değilim.
Mas no meu caso... não sei se tenho mais mentiras em mim.
İmzamı attım, artık adaletle bir hesabım kalmadı.
Assinei o meu nome e tenho tudo resolvido com a lei.
Senden isteyecekleri bir şey kalmadı. Ve muhtemelen tek istedikleri bu meseleyi arkalarında bırakıp hayatlarına devam etmeleri.
Não precisarão de mais nada teu, e por isso, é provável que queiram pôr o assunto atrás das costas e seguir em frente.
Burada yapılacak bir iş kalmadı.
Não há mais nada a fazer aqui.
Gerek kalmadı.
Não precisei de o fazer.
- Fazla zaman kalmadı.
- Já não resta muito tempo.
Aşevinde yemek kalmadı!
A sopa acabou!
Ama sorun kalmadı.
Mas foi resolvido.