Kıpırdamıyor перевод на португальский
119 параллельный перевод
Korkunçla, senli benli olmuş kanlı düşüncem : Kılım kıpırdamıyor.
O horror, familiar aos meus pensamentos de morte... não pode me estremecer.
Hiç kıpırdamıyor.
Nada se move.
Kıpırdamıyor, lanet!
E não se mexe, caramba!
Dudaklarınız... kıpırdamıyor.
Os seus lábios não se mexem.
Kıpırdamıyor.
Näo vai abaixo!
- Hayır, yerinden kıpırdamıyor.
- Não, não está a fazer nada.
Kıpırdamıyor, şu lanet şey kıpırdamıyor bile...
Continua ali, essa maldita não quere mexer-se! ...
Kimse kıpırdamıyor.
Não fazem nada.
İki gündür kıpırdamıyor.
Não se mexe há dois dias.
Kıpırdamıyor.
Não podemos fazer nada.
İki kıpırdamıyor.
Dois não está a mover-se.
Frank, kıpırdamıyor.
Frank, ele não se mexe.
Kıpırdamıyor.
A manter-se quieto.
Kız'ın kılı kıpırdamıyor.
Ela não se mexe.
Nino kıpırdamıyor. Siktir.
O Nino não se está a mexer.
Yaprak kıpırdamıyor.
Nenhum cliente.
Arkadaşlarınız bize ateş ediyor, sizin kılınız bile kıpırdamıyor, tutmuş bana kemer yüzünden bağırıyorsunuz.
- Como pode estar tão calmo? Os seus amigos dispararam sobre nós fogo suficiente para destruir a Europa, e está preocupado com o meu cinto?
Kıpırdamıyor.
Mas não sai!
Gözetlediğimiz çıplak adam kıpırdamıyor mu diyeceğiz?
E dizemos que o tipo nu que observamos não se mexe?
Onu uzaklaştıyor ama o yerinden bile kıpırdamıyor.
Vês como o empurra, e ele não se mexe?
Kıpırdamıyor!
Onze. Depressa!
Kıpırdamıyor.
Isto não vai resultar.
- Kimse kıpırdamıyor, değil mi?
- Ninguém se mexe, sim?
Diğerlerinin ayakları dolanıyor atıcıyı görünce. Bizimki kıpırdamıyor bile.
Quando a bola vem, as outras crianças baixam-se, ele nem pestaneja.
Hiç kıpırdamıyor!
Não estamos a andar!
O salaklardan gitmelerini rica ediyorum ve biri bile kıpırdamıyor.
Peço aos idiotas que vão embora e eles nem se mexem. O que devemos fazer?
Başımda bir kar maskesi ve elimde tabancalarla içeriye giriyorum. Herkes yere yatıyor ve hiç kıpırdamıyor.
Entro com um barrete e a arma, todos virados para baixo
Kıpırdamıyor.
Ela não se está a mover.
- Serenity kıpırdamıyor. - Biliyorum.
- A Serenity não se está a mover.
Yerinden kıpırdamıyor.
Não vai a lado nenhum.
- Serenity yerinden kıpırdamıyor.
- A Serenity não se está a mover.
Savaş aslında şu adamın durduğu yerde oldu ama yerinden kıpırdamıyor, bu yüzden savaşı burada canlandıracağız.
A batalha foi travada além onde está aquele homem. Mas ele não se mexe por isso fazemo-la aqui.
Fakat... tekne hiç kıpırdamıyor.
Mas o barco não se está a mexer.
Adam kıpırdamıyor.
Não se mexe.
Bildiğim için söylüyorum, kıpırdamıyor.
Digo-te, por experiência, que ele não muda de ideias.
Neden kıpırdamıyor?
Porque é que não se mexe?
Hey, Goof, bu kapı kıpırdamıyor!
Hei, Goof, esta porta nao se move!
Kimse bir milim kıpırdamıyor. "
Ninguém cede um milímetro.
Neden kimse kıpırdamıyor?
Por que estão todos parados?
Ben söyleyene kadar kimse kıpırdamıyor.
Ninguem se mexe até que eu diga.
Haydi, uçacaksın! - Bu şey kıpırdamıyor.
- Esta coisa não se move.
Ama kıpırdamıyor.
- Ele está bem.
Caitlin, çekilmiyorlar. Kıpırdamıyor!
Eles não se mexem!
- Yerinden kıpırdamıyor.
- Nem sequer vai rodar.
Yaprak kıpırdamıyor.
Está tudo calmo.
Evet, kıpırdamıyor.
- Sim, ainda não se mexeu.
Kıpırdamıyor bile.
Ele nem se mexe.
Kıpırdamıyor.
Ele não se está a mexer.
Kaptan, araç kıpırdamıyor.
Não está a andar.
- Bu kız burada ne arıyor? - Kıpırdamıyor bile Tracy.
- O que está ela aqui a fazer?
Bu kıpırdamıyor.
- Aquele não se mexe.