Nda mı перевод на португальский
106,335 параллельный перевод
Aynı eserin Bay Brandyce tarafından, 10 yıl önce 2 milyon dolara satın alındığının farkında mısın?
Está ciente que o mesmo quadro foi comprado pelo Sr. Brandyce há dez anos... por dois milhões?
Buna duygusal taciz denir, farkında mısın?
Sabes que, na prática, isso é abuso emocional?
Kim olabileceği hakkında bir fikrin var mı?
Faz alguma ideia quem é que ela poderá ser?
Banka anlaşmalarında, çıkarlarımız önemli olmalı.
Os negócios do banco têm que ser irrepreensíveis,
Sanırım, yakında.
Em breve, acredito.
Ama ben seninle karşılaştırıldığında örnek bir vatandaşım.
Mas sou uma cidadã-modelo, comparada contigo.
Aslında, onu... Tekarar yapardım.
A verdade é que voltaria a fazer tudo.
Kan ve kaos altında - duygularımı kaybettim. - Hey.
Perdi os sentimentos, por baixo do sangue e do caos e...
Şeytanın ta kendisi olacağım, ama hata yapmadan, yeğenimi kurtarmak adına güneşin altında kutsal olan ne varsa kutsallığını bozarım.
Serei o próprio Diabo, mas não te iludas : Violaria tudo o que é sagrado para salvar a minha sobrinha.
Bunlardan birisinin senin tarafında olması, güzel olmaz mıydı?
Não seria bom teres um deles do teu lado?
Biliyorsun, planladığımız şeyler ile kalplerimizin içindeki şeyler kalplerimizin içine saklamaya çalıştığımız şeyler arasında bir fark var, değil mi?
Sabes, há uma diferença entre o que projectamos e o que temos no coração, o que tentamos esconder dentro do coração. Certo?
Aslında, eskiden senin.. ... kardeşimin kefaretinin anahtarı olduğuna inanırdım.
Eu acreditei que serias a solução para a salvação do meu irmão.
Evin arka tarafında bir araba bıraktım.
Tenho um carro parado lá atrás.
Klaus'u oldukça nadir olan merhametli bir anında yakaladım.
Apanhei o Klaus num raro momento caridoso.
Elijah uyandığında burada olmayacak mı?
Ela não estará cá quando o Elijah acordar?
Onu iyi bir anısında bulacağıma inanmıştım. Ama o en karanlık tarafını seçmiş.
Pensei que ia encontrá-lo num bom local, mas o Elijah escolheu a parte mais sombria dele.
Yardımın karşılığında kitabı sana getireceğim demiştim.
Disse-te que conseguiria este livro em troca da tua ajuda.
Bu da ancak ailemin ellerinde ölmediğin varsayımında.
E isso é presumindo que não morres antes às mãos da minha família.
Hey, kin gütmeyi ben de yanındaki adam kadar severim ama parmak kemiğinin kaybı hakkında yakınıp durmak mı diğer kemiğinin yerini gösteren defteri konuşmak mı istersiniz?
Gosto tanto de um bom ressentimento como qualquer outro. Mas querem ficar a chorar por causa de um osso perdido, ou falar de um livro que talvez nos diga onde estão os outros ossos?
Yakında evde olacağım.
estarei em casa em breve.
Boklu kovanın başında el ele tutuşmak mı?
Namorar junto a um balde de merda?
Kriz anında müdüre yardım etmiş olursun.
Em como ajudaste o diretor numa situação extrema.
Farkında mısın Ruiz?
Ruiz?
Kemer taktığımın bile farkında değildim.
Nem sabia que estava a usar um cinto.
Payım paranı aklama karşılığında.
É a minha parte para lavar o seu dinheiro.
Sweetwater Kayalığı'nın oradaki Horseshoe Kıvrımı'nda yürüyüşe çıkmıştım.
Fui fazer uma caminhada em Horseshoe Bend, perto de Sweetwater Bluff.
Sweetwater Kayalığı'nın oradaki Horseshoe Kıvrımı'nda yürüyüş.
Fui fazer uma caminhada em Horseshoe Bend, perto de Sweetwater Bluff.
Hayat sigortası soruşturmalarında hiç görev aldın mı?
Já alguma vez lidou com investigações de seguros de vida?
Bulunduğun yer hakkında bir fikrin var mı?
Sabes onde estás?
Aslında gayet mantıklıyım.
Sou bastante racional, na verdade.
Albert, sana iki fırında tavuk, taze fasülye ve patates bıraktım.
Albert, deixei-te duas galinhas assadas, feijão verde e batatas.
Yurt dışında öğretmenlik teklifleri aldım.
Tenho ofertas para ensinar no estrangeiro.
Belki de insanlar bize baktığında şöyle düşünmesinler diye takım giyiyorumdur.
Talvez queira usar algo que não os faça pensar :
- Tuvalette Michael Arendt'in yanında saçmaladım.
No WC a falar com o Michael Arendt.
Bana teşekkür etme, Fugu halka açıldığında yanımızda ol yeter.
- Não agradeças, investe no Fugu.
Umarım yakında geri dönersiniz Bay Besso.
Espero que regresse em breve Sr. Besso.
Birçok üniversite zekânız ve karakteriniz hakkında bana danıştı ama vicdanım rahat biçimde karakterinizi tavsiye etmedim ve edemem.
Muitas universidades pediram a minha opinião sobre o seu intelecto e carácter. Em boa consciência, não recomendei ou posso recomendar o seu carácter.
Senin hakkında yanıldığını ona ancak o zaman mı söyleyebileceksin?
Só aí poderás dizer-lhe que se enganou a teu respeito.
Çünkü annemin Mileva hakkında konuşmasına dayanamıyorum ve ne yapacağımı söyleyebileceğini düşünme zevkini ona tattırmak istemiyorum.
Não suporto o modo como a Mãe fala da Mileva. Não quero que pense que pode mandar em mim.
Umarım yakında geri dönersiniz Bay Besso.
Espero que regresse em breve, Sr. Besso.
Doktora tezinizde 1678'den beri fiziğin bir temel yasası olan şey hakkında yanıldığımızı öne sürmek istiyorsunuz.
Quer defender, na sua tese de doutoramento, que estamos enganados sobre uma lei fundamental da física desde 1678?
Aklında belli biri var mı?
Tens alguém em mente?
Ama burada üç makale yayınlamışım ve karşılığında hiçbir şey yok.
Mas tenho três artigos publicados e não posso mostrar nada.
Bizi dünyaya getiren ve kollarında öldüğümüz Tanrımız üzüntü ve sarsıntımızda bizi rahatlat.
Ó Deus, que nos destes vida e em cujos braços morremos, consolai-nos na nossa dor e choque.
Oğlum bana senin hakkında yazdığı an asla ona uygun bir eş olmayacağını anlamıştım.
Soube assim que o meu filho me escreveu a falar de si que nunca seria uma boa esposa.
Aslında, kütle çekimi ilkesiyle başlayalım.
Vamos começar pelo princípio da gravidade dele.
Kuramım bunu göz ardı ediyor. Ayrıca kütle çekimi hakkında hiçbir şey söylemiyor.
A teoria ignora isso e não menciona a gravidade.
- Sorun yok, tam zamanında kurtardım.
Não há problema, salvei-a a tempo.
Kyle, aslında seni aramaya gelmemin sebebi başka. Beraber hücreye atıldığım bir delikanlı var.
Kyle, eu vim ter contigo porque prenderam um miúdo na cela ao lado da minha.
Kurbanımız sırtında bıçak yaraları var,... dili kesilip atılmış.
- A vítima. Facadas nas costas, a língua foi cortada.
- Farkında olduğun üzere uzmanlığım sadece doğaüstü değil, tarihi de bilirim özellikle de Sleepy Hollow için,... bu kadının ziyâret ettiğine inanıyorum.
Como sabe, a minha experiência não é apenas sobrenatural, mas histórica. Particularmente em respeito a Sleepy Hollow, onde acredito, que esta mulher visitou...