Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ S ] / Son şansın

Son şansın перевод на португальский

1,374 параллельный перевод
Son şansın, Francine.
É a última oportunidade.
Bu senin son şansın.
É a tua última hipótese.
Bu konuşmak için son şansın dostum.
Esta é a tua última oportunidade para falar, pá.
Kendini toparlamak için bu son şansın.
- Resta-lhe redimir-se agora.
Bunu yaşamak için daha son şansın değil ki.
Esta não é a última oportunidade.
Limon yasası için son şansın.
Última hipóteses para a Lei-limão.
Beni anlıyor musun dostum? Bu son şansın!
Esta é sua última chance, você me entende, amigo?
Bak, Bu senin son şansın.
Está bem, olhe. Esta é a sua última chance.
Bu son şansın, Yardley.
Última oportunidade, Yardley.
- Evet. Bu son şansın. Boşa harcama.
Esta é a tua última oportunidade, não dês cabo dela ou ficas a dever-me.
Ama şunu da açıkça söyleyeyim sana... Bu son şansın.
Mas tenho que deixar isto o mais claro possível... é a tua última hipótese.
Hikayeni değiştirmek için son şansın.
É a última hipótese de mudares a tua versão.
Çünkü sana verdiği bu şans belki de bu bölümdeki son şansın olabilir.
É que a oportunidade que ela te está a dar pode ser a última que tens neste departamento.
Tamam, Aziz Peder, son şansınız.
Muito bem, reverendo, última oportunidade.
Kukuları tekrar koklamak istiyorsanız bu sizin son şansınız, minik kurabiyeler.
É a última hipótese de voltarem a cheirar uma rata!
Makul bir anlaşma yapabilmen için son şansın.
É a última hipótese para obter um acordo decente.
Son şansın, Travis.
Última oportunidade, Travis.
İç çamaşırlarını değiştirmen için son şansın.
Última chance para mudares de roupa interior.
- Son şansın.
- Última oportunidade.
Son şansın.
Última oportunidade.
Son şansın paranın nerede olduğunu söyle yoksa Vlad seni vuracak.
É a tua última hipótese. Diz-me onde está o dinheiro... ou Vlad vai matar-te.
Son şansın da yok sersem, hemen git buradan!
Sou mesmo o Duque José de Santa Fé. Conde de Cinquensa em Tota Blanca.
Temize çıkman için son şansın.
É a última oportunidade para falares.
Bu senin son şansın.
É a sua última hipótese.
Bu senin son şansın.
É sua última hipótese.
Mutluluk için ben son şansın olabilirim.
Eu poderia ser a tua última oportunidade de seres feliz!
Bu son şansın olabilir.
Pode ser a última oportunidade.
Son şansınız.
Última hipótese.
Bu son şansın.
É a tua última oportunidade.
Bu senin son şansın, Roger.
É a tua ultima chance, Roger.
Bu son şansın, Cecil.
Última oportunidade, Cecil.
Gurur yapmayın, bu son şansınız.
- Sem orgulho, é a sua última chance.
Bu senin son şansın, Amanda.
ÚLTIMA CHANCE Essa é sua última chance, Amanda.
Bir parça kapman için son şansın.
Última hipótese de levares um bocado.
Son şansın.
Última chance.
Düşünmen gereken son bir şey daha var idam cezasının gerekçesi yüzüne okunduktan sonra açıklamada bulunman için sana bir şans verilecek.
Só mais uma coisa. Depois de eu ler a ordem de execução, poderá fazer uma declaração.
Bu senin son şansın.
!
Bu senin son şansın. Dur biraz.
Ele quer o dar um fio de ginásios?
Sinsi biri olmasından ötürü Joy doğruyu söylemeyerek son bir kez şansını denemek istedi.
Esperta como é, a Joy fez uma última tentativa para não dizer a verdade.
Demek istediğim, dördümüz bir aradayız, ve son sınıfa başlıyoruz, yani her şeyin tadını çıkarmak için son şansımız.
A questão é que nós os quatro estamos juntos no nosso último ano. Então é a nossa última hipótese de fazer tudo valer a pena.
Haydi. Nasıl olsa bazı derslerden çakacak ve son sınıfı tekrarlamak, zorunda kalacaksın. Seneye bir şansımız daha olacak.
Vá lá, sabes que vais ter outra hipótese para o ano, quando chumbares e tiveres de o repetir.
Son zamanlarda şansının kötü olduğunu söyledi.
Disse que foi uma maré de azar.
Bu öne fırlamak için son gerçek şansıydı, danışmanları imajının çok kritik bir rol oynayacağını biliyorlardı,
Esta era efectivamente a sua última oportunidade de se colocar à frente. Os seus conselheiros sabiam que tudo dependia da forma como ele seria apresentado.
Bak işte, babamın müzesini kurtarmak için... son şansımızı da yok etti.
Agora, ele destruiu a última hipótese que tínhamos de salvar o museu do meu pai.
Karas, sen bizim son şansımızsın.
Karas, você é a nossa única esperança.
Bu onların son şansıydı.
Era a última oportunidade.
Wilbur'ın hayatını kurtarmak için bu bizim son şansımız.
É a nossa última oportunidade de salvar a vida do Wilbur.
Bu bizim ölüm fermanını durdurmak için son şansımız.
É a nossa última oportunidade de deter esta sentença de morte.
Bu senin son şansııın!
É a tua última hipótese!
Yarın gece son şansı.
Amanhã à noite é a sua última oportunidade.
Son bir şans istediğini söylemiştin, şimdi şansını dene bakalım.
Ei. Disseste que querias uma tentativa, então aproveita a tua tentativa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]