Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ T ] / Tabi ki yok

Tabi ki yok перевод на португальский

124 параллельный перевод
Tabi ki yok. Onu asla bulamayacaklar.
Nunca o achariam.
- Buffalo falan yok. - Tabi ki yok.
- Isto não eram búfalos.
Tabi ki yok, Lordum.O yalnızca bir köle.
Claro que não. Ele é apenas um escravo.
Tabi ki yok.
Claro que não.
Tabi ki yok, efendim.Bu taraftan.
Claro que não. Por aqui.
Hayır, tabi ki yok, Efendimiz.
Não, claro que não, Santidade.
Tabi ki yok.
É claro que não.
Tabi ki yok.
Claro.
- Tabi ki yok.
Isto é uma almoço normal? Não há um plano secreto? Claro que não.
Sütünüz var mı? - Bayım, tabi ki yok.
Você não tem Leite integral?
Yapma, bebeğim, tabi ki yok.
Vá lá, amor, claro que não.
Tabi ki yok.
- Claro que sim.
Tabi ki yok!
Claro que não.
Tabi ki yok.
Claro que eu não tenho dinamite.
Tabiı ki yok.
Claro que não.
- Tabi ki yok leydim.
- Claro que não, milady.
- Tabi ki, çekinmene gerek yok.
- Por favor, serve-te.
- Tabi ki gitmez. Anahtarı yok ki.
- Claro, não tem chave!
- Gümrüğe tabi bir şeyim yok ki.
- Não tenho nada a declarar.
Tabi ki yok.
- Claro que não.
Bunun komik tarafı yok tabi ki.
Não tem piada nenhuma.
Güzelsin tabi. Ama ne yazık ki sende iç güzelliği yok.
Sim, é bela,... mas isso é triste quando não há beleza interior.
Bende yok diyecek, ama bıçak tabi ki onda, al getir.
Vai mentir-te, mas tira-lhe a faca.
Smithers, bu iddiayı kaybetmemin imkanı yok tabi ki 9 tane yıldızım..... 9 ayrı talihsizliğin kurbanı olmaz ve yarın oynamayacak durumda olmazsa.
Smithers, não há maneira de eu perder esta aposta a não ser, claro, que as minhas nove novas estrelas sejam vítimas de nove azares individuais e fiquem impossibilitadas de jogar amanhã.
- Tabi ki var. - Hayır yok.
- Claro que tem.
Ve tabi ki şantaj olaylarında delillerin tepeden "parmağa" yok edilmesi çok önemli.
E com um chantagista, é claro, temos de nos certificar que cortamos o mal pelo tronco.
İlk Emir'i yorumlamak için sana ihtiyacım yok. Tabi ki.
Não preciso que me interprete a Diretiva Principal.
- Tabi bunda yanlış bir şey yok ki.
- Bom, isso não tem nada de errado.
Tabi ki henüz hiç haber yok.
Mas, claro, ainda não há notícias.
Tabi ki yok.
- Não tenho humores. - Pois não.
hayır, tabi ki hayır fakat şu anda gidebileceği başka bir yer yok.
Não, claro que não, mas ela não tinha mais para onde ir.
Gerçek şu ki, adını ve çalıştığı şirketin adını yayınlamaya bile iznimiz yok ve tabi size yüzünü de gösteremeyiz.
Nem sequer estamos autorizados a mencionar o nome dele, nem a empresa para quem trabalhava e não podemos mostrar-lhe a sua cara.
Yani, kim hayalini kurar ki... bir eve saplanıp kalmış dul bir anne olmanın? Aşk yok. Gerçek olan o olmalı tabi ki.
Quem imaginaria ser uma mãe viúva fechada em casa sem romantismo que tem de ser real...
Manhattan'da zorlu iş hayatım var- - bu iş hayatı uzun ve insanı öğüten uzun saatleriyle... günden güne ayağımı kaydırıyor. Bi'de tabi ki, bir sürü erkek var... ama ciddi değil hiçbiri, ah, romantizm... beni sevecek kimse yok.
Trabalho desagradável, hostil, muitas horas sem descanso que, de facto, há muitos homens mas nada de romântico a sério.
Benim için Voyager'da başka görev yeri yok... tabi ki Yemekhane'de garsona ihtiyacınız yoksa.
Não existe outro posto na Voyager, não pra mim. A menos que você precise de uma garçonete no refeitório.
Tabi ki sizin böyle bir probleminiz yok, siz tahtadan yapıIdınız.
Vocês não têm este problema, são de madeira.
- Tabi ister. Başka seçeneği yok ki.
Agora quer.
Tabi ki yok!
Claro que não!
Tabi ki Salazar'ı bırakmamızın hiçbir yolu yok.
- Não vamos libertar o Salazar. - Quais são as alternativas?
Tabi ki..... - yok edildik demek istemiyorum - yenildik.
Nós estivemos... Não quero dizer... demolidos. Derrotados.
- Tabi ki yok.
não sei o que pensar.
Siz anlayamazsınız tabi ki çünkü buralı değilsiniz. Ve açıklama yapmaya gerek yok. Asıl sorun diğer çocukların onunla aynı sınıfta gitmek istememeleri.
Você não compreende porque não é de cá e não há necessidade de lhe explicar o que se passa é que os outros estudantes não podem estudar com ela
- Yok, tabi ki.
- Claro.
Bir de yayalara bir şeyler fırlatmak yok. tabi ki onlar bunu hak etmedikçe.
Para além disso, não atirem objectos aos peões, a não ser que, claro, eles mereçam.
Tabi ki böyle bir şey yok.
O que por sinal, é completamente falso
Ah, yok tabi ki.
Não interessa.
Yok, tabi ki.
- Claro.
Tabi ki, dört veya beş kişi, çoğu yine Küba'lı ama onları tutuklamak için elimizde yeterli kanıt yok.
Claro, uns quatro ou cinco, a maioria cubanos, mas não tenho o suficiente para uma condenação ou sequer um mandado judicial.
Ama üste çocuklar için terapistimiz yok. Ve bu yüzden, tabi ki görev size düşecek.
Portanto, claro que sobra trabalho para ti.
- Yok tabi ki, Jaime.
Na verdade não, Jaime, não tenho.
tabi ki, Tabi gözle görünende de bir sorun yok.
É claro que não há nada de mal com os teus olhos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]