Yorgun перевод на португальский
3,904 параллельный перевод
8 farklı süreçten geçene kadar bekle. Tüm o kağıt işlerini ve aksi velileri dinleyene kadar bekle. Yılların öğrencileri yorgun ve bilgiye aç ama gelmeyecekler.
Espere até passar por vários directores e pais, que ainda se importam menos e montanhas de papelada anos de estudantes com cara de chateados, mostrando-se cansados, ou nem por isso.
Yorgun görünüyorsun.
Pareces cansada.
Rüzgar değişiyor, insanlar yorgun, güvenlik istiyorlar, onlar vatanlarını geri almak istiyorlar.
As coisas mudam, as pessoas estão cansadas, querem segurança, querem a sua pátria de volta.
Hayır. Genellikle yorgun oluyorum.
Não, mas fico cansada com muita frequência.
- Biraz yorgun.
- Um pouco cansado.
Biraz sersemim, biraz yorgun, fakat iyiyim.
Um pouco zonza e cansada. Estou bem.
"Çok yorgun görünüyorsun" ve "şapka". Ben şapkayı sevmiştim.
Parecia estar muito cansada, e o chapéu.
- Yani çok yorgun gözüküyorsun.
- Parece exausto.
Bir milyar bombanın sebep olduğu beyin hasarının izi... Ateşlenmiş nöronlarınız sızıyor, Yorgun nöronlarınız!
Uma rasteada mindfuck de um bilhão de bombas a cair em suas sinapses queimadas, suas cansadas sinapses!
Çok yorgun.
Está destroçado.
Yorgun değilim. Düşünüyorum.
Não estou cansado, Estou a pensar.
Orada, yorgun, bezgin bir mühendistim...
Eu era um engenheiro.
Yorgun olduğumda dışarı çıkıp şu araba yakanlar gibi bir şeyler yapmak istiyorum!
Tenho vontade de sair e fazer... como esses tipos, incendiar carros, ou outra coisa qualquer, quando estou farto.
İşte, yüzü yorgun görünüyor.
Lá está ela, rosto fatigado.
Yorgun olmalısın.
Deve estar exausta.
Annecik yorgun.
A mãe está cansada.
Yorgun görünüyorsun Sinbad.
Pareces cansado, Sinbad.
Yorgun düştü, sütannesi.
Ele está cansado, ama.
Yorgun kaslar mı?
Músculos doridos?
Çünkü yaralanmış ya da yorgun olmaları umurumda değil.
Porque não quero saber se eles estão feridos e fracos.
İşten yorgun geliyorum, kolay olmuyor.
É complicado, quando chego do trabalho.
Onlar yorgun ve korkmuş durumda.
Eles estão cansados, receosos.
Aşırı yorgun gibiydi, yatağına gitti.
Ele estava, tipo, super cansado, foi dormir.
Anemiksin, bu da neden yorgun olduğunu ve bayıldığını açıklıyor.
Estás com uma anemia, daí sentires-te fraca e cansada.
Artık yorgun olsam ne fark eder?
O que importa o cansaço agora?
Yorgun musun?
Estás cansado?
Yorgun musun dedim.
Estás cansado?
Dün gece çok yorgun olan ben değildim.
Não era eu que estava demasiado cansada ontem à noite.
Çok yorgun görünüyorsun.
Pareces exausta.
İkiniz de yorgun görünüyorsunuz. Dün gece ne yaptınız?
Mas ambos parecem cansados, quê fizeram ontem à noite?
Yorgun görünüyorsun.
Não pareces muito saudável.
- Muhtemelen yorgun gözükmendendir.
Talvez seja porque não pareces saudável.
- Tebrikler. - Çok yorgun değilsin, değil mi?
Parabéns.
Yorgun gözüküyorsunuz.
Vocês parecem-me cansados.
Erken kalktı, yorgun biraz.
Ele levantou-se às cinco, é por isso que está cansado.
çok yorgun. Yüzüne biraz su çarpıp buraya getir.
Atira-lhe água à cara e trá-la cá.
Yorgun olduğunun farkındayım.
Eu sei que estás exausta.
Şimdi biraz yorgun.
Ela está um pouco cansada.
Iolande'nin yorgun ve yaşlı bir siyasetçiye besleyeceği bir sevgisi yok.
Iolande não tem amor... por um velho cão de guerra, como eu.
Hepimiz minnettarız. Ama çok yürüdük, herkes çok yorgun.
Agradecemos todos, mas isto tem sido uma marcha de guerra e eles estão exaustos.
Bak ne diyeceğim, kızımızı hiç bu kadar yorgun görmemiştim.
Digo-te uma coisa, nunca vi a nossa filha tão cansada de todo.
- Ben kendimi biraz yorgun hissediyordum.
- Tenho-me sentido um pouco cansada.
Kendimi hep yorgun hissediyorum.
Ando sempre cansada.
Demek ondan böyle yorgun görünüyorsun.
É por isso que parece tão cansada.
Organ nakli merkezinde de çalıştığınız için çok yorgun olmalısınız.
Deve estar exausta, já que também trabalha no centro de transplantes.
Kulaklarımı bilmem ama gözlerim bayağı yorgun.
Não sei, mas tenho a vista cansada.
Ama illaki bir yeni nefesle yorgun ve işine gelmeyen boş bira kutularıyla etrafta dolanan biriyle diri ve capcanlı yeni soluğu karşılaştıracaksam bence hiç de fena bir şansım yok.
Mas dá-lhes a opção de escolher entre uma mente nova e um Xerife cansado, ausente, que conduz por aí com cervejas vazias espalhadas na sua camioneta. Gosto das minhas hipóteses.
Aç, öfkeli, yalnız ve yorgun musun?
Faminto, irado, só, cansado?
Kendimi hiç bu kadar yorgun hissetmemiştim.
Nunca estive tão cansada.
O... yorgun.
Ela está cansada.
Yorgun görünüyorsun, baba.
Porque é que não descansas esta noite?