Ânım перевод на португальский
67 параллельный перевод
İngiltere ile ayrılık ânımızın tamamı ile saygın olması en büyük dileğimiz.
Gostaríamos que a hora da nossa separação... com a Inglaterra... seja um momento de honra.
Her ânımı, bunu düşünerek geçirmedim mi sanıyorsunuz?
Acha que não passei todo o tempo a pensar nisso?
Her ânımı dışarıda geçirirdim.
Gastava todo o tempo que podia ao ar livre.
Avukat isteme ânım geldi mi?
É a respeito do tempo que levarei para fazer a representação, não é?
Onunla tanıştığımdan beri, onu düşünmeden bir ânım bile geçmiyordu.
E desde que a conheci, não parei de pensar nela.
Bir kez söylendiler mi kaybolurlar. Zamana yenilirler. Her saniye bir önceki ânımızı yok eder.
Uma vez que falem com suas armas pelo tempo cada segundo apagará a memória do segundo anterior.
Babamla her ânımı beyzbol izleyerek geçirmek vücudum için zararlı olan yiyecekler yemek bilardo oynamak, geç saatlere kadar uyanık kalmak, en marjinal şeylerdi. Ta ki beni başından savana dek.
Passar cada momento com meu o pai assistindo basebol... comer comida que não era saudável para mim... jogar bilhar e dormir até tarde não tinha preço... até que tu me mandaste embora.
Dün gece evde yokken geri dönme ânımda mı?
Quando eu chegar depois de uma noite fora?
Bu ânın geleceğini biliyordum, bizim inandığımız şeyler aynı değil.
Sabia que este momento viria! Não temos as mesmas crenças.
Hudut hattına girdiğimiz ânı unutmam mümkün değil. Çünkü Dunkirk'ten geri çekilirken artçı birliklerin komutanıydım.
O meu grande momento foi quando atravessámos a fronteira, porque comandara a retaguarda durante a retirada de Dunquerque.
Bu adamla tanıştım. Ve o an sanki tamemen gerçek olamayacak bir peri masalının hikaye ânı gibiydi.
Conheci um tipo e foi tipo um momento totalmente de conto de fadas!
Yatakta ikimizin çıplak olduğu ânı hayal ediyorum kalçalarını, hatta daha aşağıları okşadığımı.
E estou ansioso. Sonho com o momento em que nos encontremos nus, a sós, num leito.
Havaalanına geldiğinden bu yana seninle bu ânı arzuladım.
Desejo isto desde que saiste do avião.
- Bu, hayatımın en önemli ânıydı.
Foi o melhor momento da minha vida. Cala-te!
Vega'yı arayacağım. Bakalım Bayan Jasper'ın olay ânında başka yerde olduğu iddiasını doğrulamış mı.
Vou ligar ao Vega para verificar o álibi da Sra. Jasper.
Umarım bebeğe ad konulurken herkes bu ânı hatırlar.
Espero que se lembrem disto na altura de escolherem o nome do bebé.
Kırmızı biber kızartırken fırını yaktığım ve kaşlarımın kül olduğu ânı mı?
Na altura em que assei pimentos no fogão... e queimei as sobrancelhas?
Bu ânı dana önce yaşamıştım sanki.
Estou com uma sensação de déjà vu.
Ama dörtte uyandım ve tam bir Marilyn ânı yaşadım.
Pelas 4 : 00 da manhã... acordei e tive uma experiência à Marilyn.
Ben hep hayatımı tam olarak yaşayamadığımı düşünüp kaygılanırım, her imkanı değerlendirmek hiç bir ânı boşa harcamak istemem.
Eu estou sempre ansiosa, a pensar que não vivo a vida ao máximo, que não aproveito as oportunidades e que vou perdendo segundos do pouco tempo que tenho. Eu penso nisso.
Bu ânı daha önce yaşamıştım.
É um dejá vu.
Tamam mı? Bu ânın geçip gitmesine izin vermeyin.
Não te deixes apanhar.
Ve doğru ânı yakaladım.
Escolhi o momento.
Tamam, mezuniyet balosunda pantolonumun indirilmesini hayatımın en sefil ânı sanıyordum.
Sim. Pensei que ficar de cuecas à mostra no baile de finalistas seria o pior de tudo.
Hayatımda ilk defa ânı yaşadım. Çünkü elimde olan tek oydu.
Pela primeira vez na minha vida, estava a viver no presente, porque era tudo o que havia.
Bu ânı bizimle paylaştığınız için hepinize şükranlarımı sunarım.
Muito obrigado a todos por terem vindo.
Bu benim konuşma ânım.
Esse... esse não era pra ser o meu tempo de falar?
Günün birinde bana özgürlüğümü geri vermeye karar verirseniz,... şunu bilin ki, yaşadığım her ânı yaptıklarım yüzünden incinen insanların hayatlarını düzeltmek için harcayacağım.
Se em alguma altura decidirem conceder-me a minha liberdade, fiquem a saber que vou passar todos os momentos da minha vida a tentar reparar a vida daqueles que magoei com as minhas acções.
Hayatımın en heyecanlı ânıydı.
Foi o ponto alto da minha vida.
Yani bugün hastanede söylediğimiz her şey sadece ânı yaşamakla ilgiliydi... Hepsi yalan mıydı?
Então, tudo o que dissemos hoje no hospital sobre... viver apenas o momento presente... era tudo uma mentira?
İncil, Kur'ân ve tüm polis rozetleri üzerine yemin ederim ki yanlış bir şey yapmadım!
Juro pela Bíblia, pelo Alcorão e um monte de distintivos da polícia, não fiz nada de mal.
Ben tam anlayamadım, çünkü ânı yaşıyorum.
Não sei dizer, porque estava dentro da situação.
Evliliğimizin en güzel beş ânını sayalım.
Cada um escolhe os cinco momentos preferidos do nosso casamento.
Colts'un şampiyon oluşu.... evliliğimizin en güzel, dördüncü ânı mı?
A vitória dos Colts na Super Bowl. A vitória dos Colts na Super Bowl é o teu quarto momento preferido?
En güzel beşinci ânım bu.
Não te mexas.
Cesar Millan, tamam mı, ânı yaşamaktan konuşuyor.
- Cesar Millan. - Certo, Cesar Millan.
Demek istediğim, içinde olduğumuz ve ne geçmişe ne de geleceğe bakmadığımız bir ân var mı hiç?
Quero dizer, existirá alguma vez uma altura em que estejamos exactamente no momento presente e não a olhar para o passado ou o futuro?
- Götlük yapma! Ânın tadını çıkaramaz mıyız?
Será que não podemos apenas desfrutar o momento?
Başka bir ses duyacağım ânı dört gözle bekliyorum kendiminkini duymaktan gına geldi çünkü.
Espero ouvir uma voz, porque estou farto de ouvir a minha.
Hayatımın ânıydı.
Foi o culminar do meu dia.
Oh, şeyy, aslında.. Senin ânını çalmak istemiyorum ama ben bu sabah MIT'den kabul mektubunu aldım. Ne?
Na verdade, não quis roubar o teu momento, mas recebi a minha carta de aceitação no MIT hoje cedo.
Hayatımın en güzel ânı.
O melhor momento da minha vida.
Yıllarca taşıdığım yükü, Vedalaştığımız ânı.
O fardo que carreguei por tanto tempo, o momento em que dissemos adeus.
Komutayı ele aldığım ânı mı?
Quando agi como líder?
Yoksa Nikita'nın ele aldığı ânı mı?
Ou quando impedi a Nikita?
Bu ânı... Kafamda yıllardır tekrar tekrar canlandırıp duruyordum. Tamam mı?
Pensei neste momento repetidamente na minha cabeça durante anos.
Bu, hayatımın en güzel ânı dostum.
Este é o melhor momento da minha vida, amigo.
- Seni ânında tanıdım.
Eu não... Reconheci-te imediatamente.
Hayatımdaki dönüm noktalarından, nadir anlardan biriydi ve bir şey yapmayıp o ânı kaçırsaydım hayatım boyunca pişman olacağımı biliyordum.
Foi um daqueles raros momentos. Daqueles que sabes... que se não agires e deixares o momento passar, vais arrepender-te pelo resto da vida.
Bu özel ânına beni dahil ettiğin için cidden çok sağ ol ama bana birini ayarlamayacak mıydın sen?
Agradeço que me tenhas incluído no teu momento privado, mas não ias apresentar-me uma miúda? Não íamos tomar café?
Beni aramak için oraya gittiğini anlamıştım. Bu yüzden Joe'ya beni kaçıranların oraya götürdüğünü söyledim. Ayrıca Chewy Bustamonté ile girdiğin ağız dalaşının, kaçmam için bana gereken dikkat dağıtıcı ânı sağladığını da söyledim.
Imaginei que fosses lá à minha procura por isso disse ao Joe que foi para lá que me levaram e que a tua discussão com o Chewy Bustamonté deu-me a distração que que precisava para fugir.