Öğrenci перевод на португальский
4,415 параллельный перевод
Kız öğrenci yurdu değil.
Não um clube de amigas.
Bu öğrenci her şeyi doldurmuş fakat ovaller
Este aluno preencheu tudo menos o que devia.
Proctor Clarkson, Bir öğrenci testini tamamlamamış..
Procuradora Clarkson, um aluno ainda não fez a prova.
Öğrenci yurdu gibi sanki.
É como ter uma república aqui.
Bir öğrenci olduğumu biliyordun değil mi?
Tu sabias que eu era um aluno, não sabias?
Kendimizi öğrenci, hatta öğretmen olarak geliştirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Devíamos estar a aprender para o nosso próprio enriquecimento, como estudantes ou... até mesmo professoras.
Önümüzdeki 27 yıl boyunca öğrenci borçlarımı ödemeye çalışacağım.
Suportarei o empréstimo durante os próximos 27 anos.
Öğrenci birliği mi?
Rapazes da república?
22 yıl önce, Natesville Devlet Okulu'ndayken, öğrenci birliğinize katılmak istemiştim.
- Há 22 anos, candidatei-me à vossa república quando estava em Natesville State.
Öğrenci olarak olmasam da.
Mas não com uma estudante.
23 yıl önce burada, Amerika'yı öğrenci vizesiyle ziyaret ettiğim sırada bir ajan işe aldım.
Recrutei um agente cá há 23 anos, quando visitava os EUA com um visto de estudante.
Cenevre'nin hemen dışında. Hiçbir öğrenci zarar görmedi.
Nenhum estudante ferido.
Sen gidemezsin. Çünkü öğrenci değilsin.
Não podes ir porque não és estudante.
İki taraf da hem öğretmen hem öğrenci... ve bence bu harika bir harman.
Nós somos ambos os professores e ambos os estudantes e eu acho que esta... esta combinação é incrível.
Sonra öğrenci işlerindeki hanıma okuldaki en genç ve en hoş öğretmeni nerede bulabileceğimi sordum.
Então perguntei à senhora do Centro de Estudantes onde poderia encontrar o mais jovem e e bonito professor.
Bu öğrenci-öğretmen olayı gerçekten hoşuna gidiyor, değil mi?
Estás mesmo a aproveitar esta coisa de professora-aluno, não estás?
Ama birkaç ay sonra bir öğrenci civcivlerin cinsiyetlerini % 100 oranında bilebiliyordu. Ve bugün bile kimse bunun nedenini tam olarak açıklayamıyor.
Mas após alguns meses, o estudante era capaz de separar correctamente os pintos, e até hoje, ninguém foi capaz de explicar porquê.
Öğrenci işlerinden aradılar. Okulu orada tamamlamam gerekiyor yoksa bir sürü kredi kaybedecekmişim.
O dept. de admissão ligou e disse que tenho de acabar lá ou vou perder vários créditos.
Ama o doldurma öğrenci saçmalıklarıyla değil.
Mas nada daquelas merdas para te graduar.
Ben her öğrenci değilim.
Bem, não sou como a maioria dos estudantes.
Evet. İlk kurban Craig Pickett, öğrenci.
A primeira vítima, Craig Pickett, era aluno da T.U.
Çok nadir bir öğrenci programın belli unsurlarını reddeder.
Ocasionalmente um estudante expressa-se, ou rejeita certos elementos do programa.
Bakalım kendini öğrenci gibi hissedecek misin.
Veja se a faz sentir como uma estudante outra vez. - Bom.
Öğrenci değişim.
A abrigo de um programa de intercâmbio.
Hasim Farouk Suudi Arabistan uyruklu ve burada bir öğrenci olarak yaşıyormuş.
Hasim Farouk é um saudita a morar aqui como estudante.
Öğrenci dostları ne dedi?
O que é que os colegas dele têm a dizer?
Nereden bileyim? Sprey boya alan bir sürü öğrenci var.
Existem centenas de estudantes que usam tinta de spray.
Sınıfınız için yeni bir öğrenci getirdim.
Tenho um novo aluno para a sua turma.
Benji, Collindale Üniversitesi'nin sunucusunda çok zaman harcıyormuş. Bu çok tuhaf çünkü orada öğrenci değildi.
O Benji andava a passar muito tempo no servidor da Universidade de Collindale... o que é muito estranho, porque não era aluno lá.
Öğrenci olmayı düşünüyordum ama herkeste marka tişörtler gördüm. Öğrenci değilim.
Não sou um aluno.
Sinirli dekanlar, çılgın öğrenci birlikleri nerede? Kanguru nerede, Tanrı aşkına?
Onde anda o reitor irritadiço, os malucos da fraternidade, e o canguru, por amor de Deus?
Öğrenci birliği binasının zemin katında.
É na cave da Associação de Estudantes.
Tam bir öğrenci gibi davranmaya başladık. Kayıp eşyalar bölümünden, ortama daha iyi uymamızı sağlayacak şeyler bulduk.
Fizemo-nos passar por estudantes a tempo inteiro e encontrámos umas coisas nos perdidos e achados do dormitório que nos ajudaram a "encaixar" melhor.
Bu ilan panosuna göre öğrenci birliğinde lazanya günüymüş.
Bom, de acordo com este painel de avisos, é dia de lasanha na Associação de Estudantes.
Murray Randall'la 15 yıl önce, hukuk fakültesinde öğrenci olduğum sırada cinsel ilişki yaşadım.
Tive relações sexuais com Murray Randall há 15 anos, quando era sua aluna.
Bayan Winter, ne kadar zamandır Stanford'ın öğrenci işleri başkanısınız?
Srª. Winter, há quanto tempo é reitora de assuntos estudantis em Stanford?
Öğrenci evinde yaşıyordu.
Ele morava no alojamento.
Uzmanların öğrenci kayırmasına müsaade edemem.
Não podem ter favoritos.
Favori öğrenci.
És a estrela.
Altıncı sınıfa giden öğrenci boyunda bir akvaryum parçalanıyor sen kâğıt havlu mu getiriyorsun?
Um aquário do tamanho de um miúdo do 6.? ano partiu-se e tu vais buscar o rolo de papel?
Bahar tatiline çıkmış bir kız öğrenci değilsin.
Não és um adolescente no'spring break'.
Orası bar, öğrenci yurdu değil ki!
É um bar, não uma festa da Faculdade.
- Öğrenci?
És estudante?
Resmi öğrenci olarak sisteme kaydolmam lazım.
Estar registada oficialmente como aluna.
O zaman ana dalına daha sonra karar verecek bir öğrenci olarak beni Sosyoloji bölümüne kaydedin, hemen şimdi.
Então, quero que me matricule no Dept. de Sociologia, com o curso em aberto. Agora.
... 8 ögrenci ve 2 ögretmenin ölümünden sorumlu olduguna inaniliyor. Polis olanlari benzersiz bir dehset olarak tanimladi.
- por matar oito crianças e dois professores na escola Bainstow no que a polícia descreve como cenas de terror sem igual.
Bu Linda'yi bulan ögrenci.
Este é o aluno que encontrou a Linda.
- iyi bir ögrenci miydi?
- Ela era boa aluna?
Kalanlara ise ögrenci burslari ve sigortalar ödeniyor.
O restante de nós irá pagar o FIES com o cheque da segurança social.
Saygisizlik yapmak istemedin ama Josephine tam bir atlet ve burslu bir ögrenci.
Sem desrespeito, mas a Josephine é uma atleta estatual e um Mérito Escolar Nacional.
Öğrenci resmi de yok.
Também não há nenhuma fotografia.