Yer yok перевод на русский
2,131 параллельный перевод
O geliyor, artık kaçacak yer yok.
Оно приближается. Нет смысла убегать.
Konuşabileceğimiz başka bir yer yok mu?
Разве мы не можем поговорить где-нибудь в другом месте?
- Bu ağaç... - Hiçbir yer yok.
- Это дерево не будет...
Nerede geçmeye yer yok.
Нам негде перейти. - Негде.
Üç kişiye yer yok.
Тут нет места для троих.
Bu şehirde çiş yapacak yer yok.
Негде даже пописать в этом городе
Var olan bütün haritalarda bu yer yok.
Чёрт, я имею в виду, что это место не отмечено ни на одной карте. Если верить им, его просто не существует.
Gideceği çok yer yok, değil mi?
Лукаса определенно нет там. Ну не так уж много мест, куда он мог бы пойти, так?
Duygusallığa yer yok evlat.
Без эмоций, малыш.
- Nedir bu? - Bu dünyada başka bir Gallagher'a yer yok.
В этом мире больше нет места для еще одного Галлагера
Kafamda yoğurda yer yok.
У меня сейчас нет в голове места для йогурта.
- Delik ya da sızıntı olan bir yer yok.
Здесь нет щелей и пробоин.
Royal Festival Hall'ün de altıncıya yer yok.
На 6 часов в Королевском фестивальном зале все билеты проданы.
! İşime sımsıkı sarıldım, hataya yer yok!
Это только бизнес, будьте уверены!
Bir konuda hataya yer yok. Umduğundan daha fazla domuzun var.
Уверенным здесь можно быть только в одном.
Yakınlarında düğün yemeği için uygun bir yer yok.
Рядом нет ни одного подходящего места для приёма.
Kötü oyuna yer yok.
Не время для плохой игры.
Hayatım işle dolu, oynaşa yer yok.
Нет, это все работа.
Dolayısıyla kıskanç sevgiliye de yer yok.
Нету места для ревнивых парней.
Buradan daha güvenli bir yer yok.
Это – самое безопасное для нас место.
Dışarıda ki ajanslara yer yok.
Другим агентствам здесь не место.
Gideceğimiz başka bir yer yok.
Нам некуда пойти.
Kaçacak bir yer yok.
Тебе некуда бежать.
Görünüşe göre burada yeterince yer yok.
Мест нет.
Olmak istediğim başka yer yok zaten.
Для меня нет места лучше.
- Ama Edmund amcanın evinde yer yok.
Но у дяди Эдмунда нет места для тебя.
Efendim, orada yeteri kadar yer yok.
Сэр, там недостаточно места.
Kaçacak bir yer yok.
Бежать некуда.
Hayatımda yalancılara yer yok.
В моей жизни нет места лжецам.
- Güvende olabileceğimiz bir yer yok mu?
Неужели нет места, где можно укрыться?
Tamam, Hanna, bu evde yalanlar ve sırlar için daha fazla yer yok.
Окей, Ханна здесь нет комнат для секретов и лжи
Anıların peşimden gelmeyeceği hiçbir yer yok.
Воспоминания найдут нас повсюду.
Tapınağımda size yer yok!
В моем гребаном храме для вас ничего нет.
Teknik çalışma sırasında sivillere yer yok.
Никаких гражданских во время подготовки.
Sana hiç söylemediği, ama gitmek istediği bir yer yok mu?
Она когда-нибудь говорила, куда она хотела бы отправиться?
Bu işte merhamere yer yok.
У тебя для этого кишка тонка.
Bu alayda artık gösterişe yer yok.
Что ж, у этого полка больше не будет парадов.
Bu arabada size yer yok.
В этой машине для тебя нет места.
Özetleyecek olursak, Richard Saunders'ın ev partisinde öyle sik gibi bir pantolona yer yok dostum.
Так что делаем вывод, что на вечеринке Риччи Сандерса абсолютно нет места для ебаных слаксов, чувак.
Yani o teknede 3 kişi için yer yok sanırım?
Так, на этом судне есть место ещё для троих?
Yani bakacağımız bir yer yok, öyle mi?
То есть, можно даже не искать?
Görebildiğin üzere oradaki rakamlarda şüpheye yer yok. Eğer bu bilgi basına sızarsa New Pacific Okulu zorlu bir durumun içine girer.
Как видно по этим числам, попади эта информация в прессу, у школы Нью Пацифик были бы, ну не знаю, неприятности.
- İki hafta geçti, iş yok, kalacak yer yok.
Две недели спустя - ни работы, ни нового жилья.
Stradivarius, gümrükten geçirilen eşyalar arasında yer aldığı için New York'a geldiklerinde yok olmuş olmalı.
Страдивари был зарегистрирован на таможне, значит, он пропал, когда они уже были в Нью Йорке.
Ama siz bu sahtekarın yanında yer alıp, beni yok sayıyorsunuz.
А вы воссели рядом с самозванцем и меня отчитываете.
Düzen yok. Her yer şeker var. Oyuncaklar etrafta...
Повсюду конфеты валяются, игрушки...
Peter haklıysa bütün kasaba yok olurken tek sağlam kalan yer orası olacak.
Если теория Питера верна, то это будет единственное место, которое уцелеет, когда города не станет.
Heather, onu görmediğim bir yer bile yok.
Хизер, нет ни одного места куда бы я не смотрел и не видел его
İnan bana Robert, dünyada olmayı istediğim başka bir yer başka bir kişi veya yapmayı istediğim başka bir şey yok ama gitmek zorundayım.
Нет. Поверь мне, Роберт, я не хочу никуда уходить и не хочу видеть никого, кроме тебя, но я должна идти.
- Güvenli bir yer ama zamanımız yok.
В безопасном месте, но у нас не так много времени, понятно?
İçimizden birinin bu işte yer alıp gerçekten tüm ülkeyi ve dünyayı bir savaşa sokmak istemesini anlamama imkân yok.
Я не понимаю как один из наших может хотеть погрузить страну или весь мир в войну.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65