English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / A boy

A boy Çeviri Türkçe

37,167 parallel translation
The story of our creation has puzzled me ever since I was a boy.
Yaratılışımızın hikayesi çocukluğumdan beri kafamı karıştırmıştır.
- Isn't that a boy?
- Bu erkek değil mi ya?
- Is yours a boy or girl?
- Çocuğunuz erkek mi?
I saved Asa when he was a boy.
Asa'ı daha bir çocukken kurtardım.
A boy who went missing two months ago was reported seen in the area, so we're checking with the locals.
İki ay önce bu bölgede kaybolan bir çocuğun ihbarı alındı biz de bölge halkını kontrol ediyoruz.
A boy almost died.
Bir çocuk az daha ölüyordu.
It's a boy.
- Bir erkek.
- to meet a boy and... - It's normal to meet a boy and drown?
Bir çocukla tanışıp boğulmak normal mi?
I wouldn't follow a boy I barely knew to an isolated location.
Çok az tanıdığım bir çocuğun peşinden izbe bir yere gitmezdim.
But it's a boy.
Ama bu bir erkek.
I am a boy.
Ben erkeğim.
This isn't supposed to happen to me. I'm a boy.
Bana olmamalıydı ben bir erkeğim.
I'm a boy.
Ben bir erkeğim.
You can just choose to be a boy?
Erkek olmak mı istiyosun?
I am a boy.
Ben bir erkeğm.
You are a boy.
Bir erkeksin.
When Kapila was in her late teens, she was engaged to be married to a boy called A.J.
Kapila genç yaşta evlenmek için A.J. diye bir çocukla nişanlandı.
I know you remember a boy named charlie.
Charlie adlı çocuğu hatırladığını biliyorum.
It's not because I want to be a boy.
Erkek olmayı istediğimden değil.
I know that's what people are saying, like "Oh, it's Frankie, oh, obviously she's identifying as a boy, blah blah blah."
İnsanların bunu söylediğini biliyorum. "Frankie işte. Kendini erkek olarak gördüğü belli falan filan."
Mom, Frankie is a boy.
Anne, Frankie bir erkek.
- You can't find a boy?
- Oğlumu bulamadınız mı?
On the night before the crucifixion, a Gypsy boy stole the golden nail.
Çarmıha gerilmesinden önceki gece bir çingene çocuk altın çiviyi çaldı.
When it was over, God came to the Gypsy boy and told him that his theft had saved Jesus from the pain of a nail in the heart.
Her şey bittiğinde, Tanrı çingene çocuğa gelip onun hırsızlığının İsa'yı kalbindeki çivi acısından kurtardığını söyledi.
Last week, there was a 16-year-old boy, he's supposed to go to his junior prom this weekend.
Son kurbanı da hafta sonu okul balosuna gitmesi gereken 16 yaşında bir oğlan çocuğuydu.
That's a little boy over there.
Şurada küçük bir çocuk var.
You're not touching Dirt Boy.
Kirli Oğlan'a dokunamazsın.
Don't touch Dirt Boy.
Kirli Oğlan'a dokunma.
Why is that little boy not in a day care?
O küçük çocuk niye kreşte değil?
Look, I-I understand you feel sorry for the boy, but have a butcher's at him, will you, huh?
Onun için üzüldüğünüzü biliyorum ama ona bir bakın lütfen.
Am I a good boy?
İyi bir evlat mıyım?
However, down the street there's a little boy.
Fakat aşağı sokakta da küçük bir çocuk var.
That, with a healthy amount of Midazolam in your food to knock you out, 100 bucks to your delivery boy, who by the way,
Yemeğine seni bayıltacak kadar midazolam, teslimatçıya da 100 dolar attım.
I've accepted my demotion like a big boy.
Durumu kabullendim.
Uriel is a stubborn boy.
Uriel inatçı bir çocuk.
Ah, he's a big boy.
O sağlam biri.
A mom and her boy has always got each other's backs.
Anne ve evladı, her zaman birbirinin arkasını kollayacaklar.
Well, you don't seem like a very nice boy.
- Sen de pek iyi birine benzemiyorsun.
You're a big boy now.
Artık kocaman oldun.
Jeffrey was a mess, boy, walking around like a zombie, ranting and raving.
Jeffrey mahvolmuştu dostum. Etrafta zombi gibi dolaşıp saçma sapan şeyler söylüyordu.
Your boy shows no sign of a virus.
Oğlun hastalık belirtisi göstermedi.
Man, I love this rap shit. Boy, you know, when they told me a rapper was in here,
Bu rap olayına bayılıyorum dostum, burada bir rapçi olduğun söylediklerinde,
Boy, I was at Five Points,'bout to catch a bus, feel me?
Five Pointsdeydim otobüsü yakalamak üzereydim
There's already a rapper Paperboy.
Paper Boy isimli bir başka rapçi daha var.
When we're back, we're gonna take a look into a young boy's struggle for equality.
Geri döndüğümüzde ise genç bir delikanlının eşitlik mücadelesini öğreneceğiz.
And suddenly, a twelve year old boy knows their exact location.
Ve aniden, on iki yaşında bir çocuk tam yerlerini biliyor.
It was a six years old boy.
Altı yaşında bir çocuktu.
You're a boy.
Bir erkeksin.
There was a question as to how long the boy was bleeding before he called it in.
Beni arayana kadar çocuğun ne kadar kan kaybettiği sorusu vardı.
Eight years ago, he ran over a little boy And he killed him.
8 yıl önce, Bill küçük bir çocuğu ezip onu öldürdü.
Boy's a shooter.
Adam atıcıymış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]