A little more Çeviri Türkçe
12,999 parallel translation
I... wouldn't the world be a better place if everybody was a little more like me?
Benim gibi biraz daha fazla insan olsa dünya daha güzel bir yer olmaz mıydı?
Maybe one that's a little more optimistic and constructive than the present business model.
Belkide şimdiki iş durumundan daha iyimser ve daha yapıcı.
I wish they were a little more encouraging.
Keşke biraz daha umut verici olsalardı.
How about I give you a ride home and you can tell me a little more?
Ben seni eve bıraksam ve sende bana fazlasını anlatsan?
You'd think he'd be rolling around in something a little more subtle after committing murder.
Cinayeti işlediyse bile bunu daha karmaşık bir şekilde yaptığını düşünüyorsun.
All right, a little less yapping and a little more running.
- Çeneniz değil bacaklarınız çalışsın.
Just a little more summer.
Biraz daha fazla yaz.
It's just... they're a little more cynical.
Ama diğerleri biraz kuşkucu tiplerdir.
Yeah, yeah, thought I had a little more room there, but no, got to learn these friggin'perimeters.
Evet, evet, biraz daha alan olur diyordum ama, bu alanda da yaşamayı öğrenmeliyim.
You want to be a little more blunt?
Daha açık sözlü olmak ister misin?
With a little more research, this rice... could feed the entire world.
Çok az daha araştırmayla birlikte bu pirinç bütün dünyayı besleyebilir.
I think I just need to tamp down my essence, find something a little more, I don't know, boring.
Sanırım cazibemi bastırmam gerek. Üstüme biraz daha, sıkıcı şeyler giyerek.
Now you're a little more my type.
Şimdi biraz daha tipimsin denilebilir.
Give me a little more time.
Bana biraz daha zaman ver.
Maybe a little more.
Belki biraz daha fazla.
I need a little more retraction. Good.
Biraz daha retraksiyon.
- You give a little more versed?
- Biraz daha "versed" verdin mi?
I would have expected you to be a little more... exasperated after spending an entire day with your father.
Bütün gününü babanla geçirdikten sonra birazcık kızgın olmanı beklerdim.
We could come up with something a little more... exciting.
Çünkü beyin fırtınası yaparsak daha heyecan verici bir şey bulabiliriz bence.
You know what, personally, I prefer a little more detail in my artwork.
Aslına bakarsanız eserlerimde daha çok ayrıntıyı tercih ederim.
How about something a little more realistic?
Biraz daha gerçekçi bir şeyler düşünsek?
Maybe something a little more lively?
Biraz daha hareketli bir şeyler çalsan.
Listen, Nina, I really appreciate you coming in here with so much confidence, but we don't want to alienate the players who are a little more gun-shy.
Dinle, Nina, buraya böylesine özgüvenle geldiğin için seni takdir ediyorum ama aramızdan çekingen olanları korkutup kaçırmak istemiyoruz.
Things just got a little more interesting.
İşler biraz daha ilginçleşmeye başladı.
You should be a little more open to this.
Biraz daha açık olmalısın.
Uh, if we could just be a little more, uh, conscious of labeling things.
Bir dahaki sefere bir şeyleri etiketlerken biraz daha dikkatli olabilirsek.
How about something a little more universal and a lot less annoying?
Biraz daha evrensel ve çok daha az sinir bozucu bir şey söylemeye ne dersin?
Can we have a little more class and wait till we get in the cab?
Biraz daha klas davranıp taksiye binene kadar bekleyemez miyiz? Ne?
I'm a little more fucked up than I thought I was.
Kullanabileceğimi sanmıyorum.
Bonnie, you want guys to notice you, maybe you need to show a little more skin.
Bonnie, erkeklerin seni farketmesini istiyorsan belki de biraz kendini göstermelisin.
He can speak a little more specifically as to, uh... yeah.
Biraz daha spesifik konuşabilir. Evet. Evet.
Yeah? Yeah, I mean, you're gonna have to shower a little more often'cause we run a really classy joint.
Evet ama klas bir bar olduğumuz için daha sık duş almak zorundasın.
You have to break the rules a little more. In general.
Özetle, kafandaki kuralları biraz daha esnetmelisin.
Quite frankly, I think I deserve a little bit more support from my deputy district chief.
Dürüst olmak gerekirse, bölge yardımcı şefimden biraz daha fazla desteği hak ettiğimi düşünüyorum.
I warned you I wanted to spend more time with you while we were in town. This might be a little extreme.
Hazır şehirdeyken daha fazla zaman geçirmemiz gerektiğini söylemiştim.
That's a very worthy cause, but I think my dignity is worth a little bit more than a few bucks for charity.
Çok değerli bir amaç, ama benim onurum yardıma gidecek birkaç kuruştan daha değerli.
But the first line's just a little bit more like a jingle, you know?
Ama ilk mısra biraz daha reklam müziği gibi, anlıyorsun ya?
If you let the oboe breathe a little bit more...
Obuanın biraz daha nefes almasını sağlarsan...
You know, what we want more than basketball tickets is a little respect, huh?
Aslında, basketbol maçı biletinden daha çok istediğimiz şey biraz saygıdır, değil mi?
Well, that's cute. But I was thinking something a little bit more like this.
Bu çok hoş ama ben daha çok böyle bir şey düşünüyorum.
A little bit more than that.
Bundan biraz fazlası var.
Yeah. Take a little bit of time, a few more surgeries, but yes.
Evet, tam olarak düzelmen biraz zaman alacak ama sonunda tutabileceksin.
Helen, I thought this was gonna be a little bit more casual.
Helen, bunun normalden biraz daha değişik olacağını sandım.
Looks like you'll be spending little more time at your pied-a-terre.
Görünüşe öre geçici evinde biraz daha fazla zaman geçireceksin.
It looks like you fell more than a little.
- Birazdan fazla görünüyor.
Yo, Bobby Flay, these burgers need a little bit more grill time.
Aşçıbaşı, bu burgerlerin biraz daha kızarması gerekirdi.
Every day I come in here and this place tries to make me a little bit more like it.
Her gün buraya geldiğimde burası beni her şey ondan sorulurmuş gibi hissettiriyor.
So Kukui's down ten with a little bit more than 14 minutes left to play.
Yani Kukuiler on sayı geride ve maçın bitmesine 14 dakikadan az kaldı.
Well, the only alternative is a little bit more difficult.
Diğer seçenek biraz daha zor.
Well, I think maybe you should start caring a little bit more about a few things.
Bence bazı şeylere önem vermenin zamanı geldi de geçiyor.
Just a little bit more waiting.
Biraz daha bekleyeceğim.
a little bit more 67
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little 1985
a little while ago 61
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little late 32
a little respect 43
a little bit 790
a little bit of everything 17
a little 1985
a little while ago 61
a little tired 30
a little later 32
a little further 29
a little late 32
a little respect 43