All i said was Çeviri Türkçe
1,031 parallel translation
All I said was go away for a while without her.
Yanlızca bir süreliğine onsuz gidelim dedim.
All I said was...
Tek söylediğim...
All I said was, "How's the weather up there?"
Tüm söylediğim sadece "Orada havalar nasıl?"
- Mother. - All I said was- -
- Tek söylediğim...
All I said was that I don't know Americans.
Sadece Amerikalıları tanımam dedim.
All I said was, "I trust it's nothing trivial."
Tüm söylediğim, "İnanıyorum ki bu çok önemsiz bir sorun."
All I said was you have to have a little faith.
Sadece biraz inançlı olmalısın dedim!
All I said was that big clod wouldn't hurt a flea.
Tek dediğim O koca aptal bir karıncayı bile incitmezmiş.
And all I said was, "Well, why not be big about it?"
Ben de "Neden olmasın?" dedim.
All I said was you feinted him into drawing while you were going for your gun.
Ben sadece sol umuzunla onu kışkırtırken, bir yandan da sağ elinle silahına uzandığını söyledim.
All I said was- -
Tek söylediğim...
I can't imagine why he's so angry. All I said was that he reminded me of Romeo.
Tek söylediğim, bana Romeo'yu andırdığıydı.
— All I said was, "Fivepenny, please."
- Sadece "Beş peni lütfen" dedim.
- All I said was that she was- -
- Tek söylediğim o kadının...
All I said was that I noticed a man with a dark raincoat walking away from the building.
Tüm söylediğim, üzerinde koyu renkli yağmurluk olan bir adamın binadan uzaklaştığıydı.
When you get back to Phoenix empty-handed all I said was I ain't got no guy named Gus Mally.
Sen Phoenix'e eliboş döneceksin, ama ben sana Gus Mally diye bir adamı tanımadığımı söyledim.
I swear by all that is sacred that whatever she said was a lie.
Kutsal olan her şeyin üzerine yemin ederim ki dedikleri yalandı.
I hate to remind you, but this all started because you said she was murdered.
Hatırlatmak istemem ama tüm bunlar senin kadının öldürüldüğünü söylemenle başladı.
All the things I could say... seems to me I could've said them when he was alive.
Söyleyebileceğim herşeyi... o hayattayken söylediğimi düşünüyorum.
Now, you remember, children, how I told you last Sunday... about the good Lord going up into the mountain and talking to the people... and how He said, "Blessed are the pure in heart, for they shall see God"... and how He said that King Solomon in all his glory... was not as beautiful as the lilies of the field?
Hatırlıyor musunuz, çocuklar? Geçen pazar sizlere Yüce İsa'nın dağa çıkıp insanlarla konuşmasını anlatmıştım. Hani "Kutsananların yüreği saftır, çünkü onlar Tanrı'yı görecek olandır," demişti.
- I said that was all.
- Bu kadarı yeter dedim.
You know, the... The director said all I had to do was...
Yönetmen, tek yapmam gerekenin...
He said all I had to do was act like I was looking straight at you.
Bana, tek yapmam gerekenin size doğru... bakıyormuşum gibi davranmak olduğunu söylemişti.
- I said he was all right, didn't I?
- İyi olduğunu söyledim, değil mi?
I remember because when I told him the Count was out, he gave me a funny look and said, "He's in, all right, he's just afraid to see me."
Anımsıyorum çünkü ona Kontun dışarıda olduğunu söylediğimde, bana tuhaf tuhaf baktı ve dedi ki, "içeride, tamam, sadece beni görmekten korkuyor."
Roy said it was all right with him if it was all right with you... that I could try writing a few obituaries.
Roy, sizin için de sakıncası yoksa birkaç ölüm ilanı... yazabileceğimi söyledi.
All I said in my note was : "Where are you?"
Notumda tek sorduğum şey : "Neredesin?" sorusuydu.
Before I could get out, Barney grabbed me and said he was gonna tear all my clothes off and attack me again.
Daha ben inemeden Barney kolumu yakaladı ve elbiselerimi yırtıp... tekrar saldıracağını söyledi.
He said it was all over and I could go to bed now.
Her şeyin bittiğini ve yatmaya gidebileceğimi söyledi.
And when the cops said "Get out of town in 24 hours", all I wanted to do was spit in your eye, blackmail you, a shakedown - anything to hurt you.
Polisler "24 saat içinde şehri terk et" dediklerinde, tek istediğim gözüne yumruğu çakmak, şantaj yapıp, haraca bağlamak, seni incitecek her şeyi yapmaktı.
All I did was repeat what he said.
Tüm yaptığım söylediklerini tekrar etmekti.
I said it was all I had left that had belonged to my wife. Oh.
Ondan kalan, ona ait olan, tek şey olduğunu söylemiştim.
It's only a few weeks ago you said I was sweeter to you than all your other pleasures put together.
Sadece bir kaç hafta önce demiştin ki..... her şeyi bir yana sen bir yana demiştin.
They'd all laugh at me, if I said my name was Scott Mary.
Adımın Scott Mary olduğunu söylersem, bana gülerler.
I said all she ever wanted was jumping into the sack, see?
Tek istediği şeyin sevişmek olduğunu söyledim.
But all they said was why not knock her up, which is not what I had in mind.
Ama tek söyledikleri neden onu hamile bırakmıyormuşum ki bu o ana kadar aklıma gelmemişti.
I think it all started when you said I was faggy.
Bence her şey homo olduğumu söyleyince başladı.
All those things they said about you in the paper, I was so worried.
Gazetede hakkınızda yazılan şeyler beni çok korkuttu.
- I never said a thing about money. All I asked you was if you wanted to get inside.
Ben sana içeri girmek ister misin diye sordum sadece.
"Where was all good people in my fairytails had gone?" I said "They are still alive."
Bir gün bana, "Senin masallarındaki iyi insanlar nereye gitti" dedi.
I believe it was the gardener... he said it was all right if I waited here.
Sanırım bahçıvandı... burada beklememin bir sakıncası olmadığını söyledi
You said I was to do the thinking for both of us. Well, I've done a lot of it since then and it all adds up to one thing : You're getting on that plane with Victor where you belong.
İkimiz için benim karar vereceğimi söyledin ve Victor'la o uçağa biniyorsun.
I was sure he would come to the funeral, but all he said was,
Cenazeye geleceğinden emindim ama tek söylediği,
After all, you said it was urgent and I've gone to a lot of trouble.
Çok acil dediniz diye kendimi onca sıkıntıya soktum.
All the kings said I was daft to build a castle in a swamp... but I built it all the same, just to show'em.
Bütün Krallar, bataklıkta bir kale yaptığım için salak olduğumu..... söylediler ama onlara göstermek için bu kaleyi inşa ettim
I was amazed when I read in the papers about all the things you said she did.
Gazetelerde yaptığı söylenen şeyleri okuduğumda cidden çok şaşırmıştım.
I said it was all I wanted
Tüm istediklerim bunlar demiştim.
Look, I'd had a lovely supper, and all I said to my wife was :
Bakın, harika bir yemek yedim, ve karıma sadece şunu söyledim :
- I had a long drink with this Morrison and Dudley... and-and they said to me - they said to me that they was - they was currently in the employ of the Stock Growers Association... and that the Association was hiring up a big mob from all over the northwest.
Bu adamlarla uzun uzun içtik. Bana dediler ki Stock Growers Association'dan... geliyorlarmış ve dediler ki Kuzey Batı'dan birçok kişiyi... işe alacaklarmış.
It's a gift from Dick the bootblack. He said I was to wear it when I'm with all the swells.
Oh, Boyacı Dick'ten bir hediye Havalılarla takarsın dedi.
He said that I'd got it all wrong, that Jeff was the real bastard.
Benim her şeyi yanlış anladığımı, gerçek puştun Jeff olduğunu söyledi.
all in good time 135
all i know is 350
all is bright 16
all in all 173
all is lost 36
all in order 16
all is well 128
all in a day's work 35
all in due time 19
all i ever wanted 16
all i know is 350
all is bright 16
all in all 173
all is lost 36
all in order 16
all is well 128
all in a day's work 35
all in due time 19
all i ever wanted 16
all i'm saying is 353
all in favor 76
all is calm 29
all i need 22
all i want 30
all i'm saying 76
all is good 22
all i ask 19
all i know 78
all i can say 16
all in favor 76
all is calm 29
all i need 22
all i want 30
all i'm saying 76
all is good 22
all i ask 19
all i know 78
all i can say 16