And counting Çeviri Türkçe
1,275 parallel translation
Those idiots on the tumor board are satisfied with 12-month survival where most of the patients on my protocol are disease-free 24 months and counting.
Evet. Tümör kurulundaki sersemler 12 ay yaşam süresinden memnunlar. Oysa benim uyguladığım yöntemle 24 aydır yaşayan hastalarım var.
Four years and counting.
4 yıl oldu ve devam edecek.
It might be true that there are six billion people in the world and counting.
Dünyada altı milyar insanın olduğu ve arttığı doğru olabilir.
300,000 dead and counting.
300.000 ölü var, sayı artıyor.
Well, your slayer's 20 minutes late and counting, Rupert.
Avcın 20 dakika gecikti, Rubert.
This is eight months and counting.
8 ay oldu ve devam ediyor.
A hacker of your caliber oughta be floating in a Silicon Valley hot tub... sipping champers and counting his I.P.O. cashola.
Senin gibi kabiliyetli bir bilgisayar korsanı Silikon Vadisi'ndeki jakuzide, şampanyasını yudumlayıp, şirket senetlerinden gelen tonla parayı saymalı.
- Two days and counting, you know?
- 2 gün kaldı.
So 25 hours and counting.
24 saat kaldı.
Warhead armed, 500 microts and counting
Savaş başlığı yerleştirildi 500 saniye ve geri sayım
Three minutes and counting!
Üç dakika ve devam ediyor!
- That is 80,000 troops and counting.
- 2000 askerimiz var
- Ten hours and counting.
- 10 saat ve sürüyor.
Estimated time of arrival... one minute and counting.
Tahmini kalan süre, bir dakika.
All right, we're at T minus 30 and counting.
30'dan geriye sayıyoruz.
29 dead - and counting.
29 ölü ve artıyor.
48 seconds and counting.
48 saniye ve azalıyor.
We're at 44 seconds and counting.
44 saniye ve geri sayıyor.
We're three for three and counting.
- Üç'te üç ve sayıyoruz.
T minus Sea Hag and counting.
Zaman Deniz Cadısının lehine işliyor.
And yet you have 8,000 words for breasts. And counting.
Göğüsler için kullanacak sekiz bin kelime buluyorsun ama!
And counting.
Daha sayıyorum.
- Eighty-five pounds and counting.
- Harika görünüyorsun bu arada.
But when I heard him talking to his friends about buying candles and counting your eggs... I knew it was time to call Father Hubley.
Ama arkadaşlarıyla mum almak ve yumurtalarını saymak konusunda konuştuğunu duyunca Peder Hubley'i çağırma zamanının geldiğini anladım.
Shit, even God told Adam and Eve to be fruitful and multiply, but now we've multiplied to the point of plague... six billion and counting.
Siktir, Tanrı bile Âdem ve Havva'ya çoğalmalarını emretmiş, ama artık veba derecesinde çoğalıyoruz... altı milyar ve gittikçe artıyor.
And for that matter, how many ex-girlfriends were there counting on me to do a good job?
Ve işi doğru yapmam için bana güvenen kaç eski sevgilim vardı?
Counting cousins and in-laws, it's a huge clan.
Kuzenler, kayınlar. Dev bir aile.
And it's also running backwards... like it's not so much keeping time but counting down to something.
Ve geriye doğru sayıyor- - Zamanı ölçmüyor sanki bir şeye doğru geri sayıyor gibi.
Seven messages with the call sign ADU... were intercepted in March and April... not counting the last four on April the 17th, which you found.
Mart ve nisanda yedi mesaj yakaladık... çağrı sinyalleri ADU idi... 17 nisandan sonraki son dört sinyali çözemedik senin bulduğun yolla.
And the year before that, and since I'm counting, Perm of the Year Award 1978 and'79.
Ve bir önceki yıl, sayabildiğim kadarıyla, 1978 and'79 Yılın Perması Ödülü.
and conclusion. All right, Glenda, we're counting on you here.
Glenda, top sende.
I got laid 23 times this year... and I'm not counting the hummer I got in the library stacks, baby.
Ben bu yıl 23 kızla yattım. Kitaplık raflarının arasındaki saksofon muamelesini saymıyorum bile.
You pluck up courage and start counting slowly.
Cesaretini topluyorsun ve saymaya başlıyorsun.
well, I don't knowmuch, milady, but apparently he was counting on sirwilliam for an investment... and had guaranteed his interest, whatever that means.
Fazla bir şey bilmiyorum, Leydim. Ama görünen o ki, yatırım yatmak için Sir William'a güveniyormuş hisselerini çoktan garantiye almış, o ne demekse!
I was sort of counting on you for your guidance and support.
Senin rehberliğine ve desteğine güveniyordum bir bakıma.
And to top off the whole fabulous fiasco... I stood up a friend who was counting on me.
Bu fiyasko yetmiyormuş gibi bir de bana güvenen bir arkadaşımı ektim.
They're the best the Navy and Air Force have, Mr. President, and they know you're counting on them
BU BU BU.... BU PİLOTLAR EN İYİLERİ OLACAK DEĞİL Mİ
And Sotheby's are counting on me to lock the whole thing up.
Ve Sotheby's yeri kapatmak için bana güveniyor.
There's a lot of kids and junkies out there who are counting on me.
Orada bana güvenen bir sürü çocuk ve eroin bağımlısı var.
I was counting the hours, minutes and seconds that we were apart.
Ayrı geçirdiğimiz saatleri, dakikaları saniyeleri sayıyordum.
Chambers over to the neutral corner... and referee Mathew Kerrigan is counting it out!
Chambers köşesine gidiyor hakem Kerrigan saymaya başladı.
Look, I'm counting to ten and then I'm going to have to shoot one of your pals
Bak 10'a kadar sayıyorum ve arkadaşlarından birine ateş etmek zorunda kalacağım.
She sat on the bed and I played her a song I had written myself, then segued into one by Counting Crows.
Yatağa oturdu ve ona kendi yazdığım bir parçayı çaldım, sonra Counting Crows'dan bir parçaya döndüm.
"And I'm counting the seconds until you return." ... to Komodo, where the dragons are.
Ve ben sen Komodo'dan dönene dek... saniyeleri sayacağım.
And they've been counting the days
Gün sayıyorlar.
If b-by "love" you mean hate sitting in this soul-sucking cave, counting every minute until the w-weekend, and then dreading every minute until m-Monday, then yes, I l-love working here.
Sevmekten kastın gün boyu ruhunu sömüren bu mağaradan nefret ederek oturmak, hafta sonu gelsin diye her dakikayı saymak ve sonra Pazartesiye kadar geçen her dakikayı korkuyla beklemekse, öyleyse evet, burada çalışmayı seviyorum.
If she was counting on my trust, that I would walk in there and set off the explosives, then why did she help us get this far?
Madem ona güveneceğimi biliyordu, oraya girip madem patlayıcıları devreye sokacaktık niye bizi bu noktaya kadar getirdi?
and the pick - pick. And the-and the and the counting the counting and the counting.
Çektiklerini, hesaplarını.
Piper might be home, and she's counting on you
Piper her an gelebilir ve büyü yazman konusunda
I have three current wives and they each have two husbands not counting myself.
Benim üç tane eşim var ve onlarında iki tane kocaları var. ... kendimi saymıyorum.
I cut two appetizers, I canceled the champagne fountain... and I reduced the catering staff to six servers, not counting the point man.
İki aperatifi eledim. Şampanya fıskiyesini iptal ettirdim. Garsonları altıya indirdim.
counting 29
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cut 152
and cute 22
and climbing 16
and clean 18
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cut 152
and cute 22
and climbing 16
and clean 18
and carl 28
and c 97
and congratulations 82
and cold 23
and change 35
and coffee 27
and come back 23
and close the door 22
and come on 21
and call me 19
and c 97
and congratulations 82
and cold 23
and change 35
and coffee 27
and come back 23
and close the door 22
and come on 21
and call me 19