And he said Çeviri Türkçe
13,886 parallel translation
I told him about what happened to you. And he said he wanted to help, so.
Başına gelenleri anlattım ve o da yardım etmek istediğini söyledi.
And he said that two nights from now, there'll be a celebration for Cumberland's birthday there.
Dediğine göre iki gece sonra Cumberland'ın doğum günü için bir kutlama olacakmış.
" And he said,'cursed be canaan.'"
".. Ve şöyle dedi : Lanet olsun Kenan'a... "
"And he said, blessed be the lord,"
"Ve şöyle dedi : Övgüler olsun sana Tanrım..."
We talked and he said all good, right?
Sorun olmayacağını konuşmuştuk, değil mi?
Well, I yanked the one frat boy out who could still put together a sentence, and he said, "well, we knew we were too drunk to drive, officer, but we didn't really know how we were gonna get back to the animal house."
Hala cümle kurabilen üniversite öğrencilerinden birini dışarı çektim... ve o "araba sürmek için, çok sarhoş olduğumuzu biliyorduk memur bey... ama gerçekten yurda nasıl... geri döneceğimizi bilmiyorduk" dedi.
O.J. grabbed Nicole's crotch and he said, "This is where babies come from and this belongs to me."
O.J. Nicole'u kasıklarından tuttu ve "Burası bebeklerin çıktığı yer ve bana ait" dedi.
Tommy, there were things in that treasury that God himself, he spoke to me, and he said,
Tommy o hazinede öyle parçalar vardı ki Tanrının kendisi benimle konuştu.
He said that whatever I tell him will never leave the room, because it's a secret between him and me.
Onunla ne konuşursam konuşayım, ikimizin arasında sır olarak kalacağını söylemişti.
If Russia takes Turkey and Persia, the czar has said he will close our mosques and schools and abolish our languages.
Rusya, Türkiye ve İran'ı alırsa, Çar, camilerimizi ve okullarımızı kapatıp dillerimizi kaldıracağını söyledi.
He said the Treaty of Versailles is about to grant us full nationhood and guarantee diplomatic recognition.
Versailles Anlaşması ile bize tam bir ulus hakkı ve diplomatik tanınma garantisi verilmek üzere olduğunu söyledi.
He said he saw Choi Dong Hen and his gang near the crime scene that night.
O gece, Choi Dong Hen ve çetesini olay yerinde gördüğünü söyledi.
Yes, he said he had Magdalena and Samuel, and that... We had to cash out all our money. He...
Evet, Magdalena ve Samuel'in elinde olduğunu söyledi ve ne kadar paramız varsa nakde çevirmek zorunda kaldık.
He already said something about that to us, and I said, " What?
Bize bundan bahsetmişti, ben de inanamadım, "Nasıl yani? Rica etmek mi?"
He just stuck his big, fat Irish nose in the air and said that "His Highness's loyal supporters would of course extend credit to his representative."
O kibirli, kocaman, şişko İrlandalı burnunu sokup şöyle dedi... Majestelerinin sadık destekçileri muhakkak temsilcilerine para için yardım edeceklerdir.
He said... "These kids need to see a man go to work... every day... and to be in the presence of men... in uniform putting in work."
Demişti ki "Bu çocukların, insanların her gün işe gittiğini ve çalışırken müşteri karşısında üniforma giyilmesi gerektiğini görmesi gerek."
He said he was busy and that he would get back to me.
Meşgul olduğunu ve beni geri arayacağını söyledi.
"Hey," I screamed, and he... he pulled a gun on me and said that... if I didn't say it was Luke Cage, he was gonna kill me.
Onu görünce bağırdım, bana silah çekti ve bunu yapanın Luke Cage olduğunu söylemezsem beni öldüreceğini söyledi.
He said you gave the okay to go into your room and get your books.
Odana girip birkaç kitap toparlayıp getirmeme ses etmeyeceğini söyledi.
Democracy, he said, is two wolves and a lamb voting on what to have for lunch.
"Demokrasi, iki kurt ve bir kuzudan oluşur. Yemekte ne yiyeceklerini oylarlar."
The neighbor in the 87th Street thing said he heard glass break, looked out, saw a figure, who he can't describe, go in, then come out a minute later wearing a jacket and run to the taxi.
87. Sokak olayını gören şu komşu. Dediğine göre cam kırılma sesi duyunca dışarı bakıyor, ve bir silüet görüyor ama kim olduğundan emin değil.
When Richard was sick... the last thing he said to Mama was "I'll care for you... until my dying day and beyond."
Richard hasta olduğunda anneme söylediği son söz... Son nefesime ve sonrasına kadar seninle ilgileneceğim, oldu.
Everyone is going to know, and skankhunt is gonna pay for everything he's ever said.
Herkes öğrenecek ve kevaşeavı42 söylediği her şeyin bedelini ödeyecek.
He said he and the owner, Otis Reynolds, were closing up for the night.
Demiş ki sahibi Otis Reynolds ile birlikte geceyi kapatıyorlarmış.
He said I have integrity, an open mind, and a strong backbone.
Ona göre ben doğru açık görüşlü ve sağlam karakterliymişim.
When he grabbed her crotch in front of everyone and said that?
Herkesin önünde onu kasıklarından tutup böyle konuştuğu zaman.
Well, the male victim, for one, and an area where he said there was a knit cap and also a glove.
İlk olarak erkek kurbanı ve örgü şapkayla eldivenin olduğu alanı gösterdi.
"He's damaged goods." I mean, I said it and I said it, but you just didn't take me seriously.
Hasarlı biri dedim, söyledim durdum. Ama beni bir türlü ciddiye almadım.
Xoan told me he was called Xoan, and I said I was Julieta.
Xoan, kendisine Xoan dediklerini söyledi. Ben de "Ben, Julieta" dedim.
He said he had a little girl, and here you are all grown up and ready to follow in his footsteps.
Küçük bir kızı olduğunu söyledi. Ve burada hepiniz büyüdünüz Ve ayak izlerini takip etmeye hazır.
This guy said he would tow us to the town and... Then we woke up here instead.
Adamın teki sizi kasabaya kadar bırakırım dedi, sonra bir uyandık ki buradayız.
Poor fellow's penniless. I said he could come and stay here as long as he likes.
Beş kuruşu kalmamış zavallının, istediği kadar bizde kalabileceğini söyledim.
He couldn't help it, when he saw the caravan he said it's his Romany blood and it's been like that since they did Carmen.
Elinde değil. Karavanı görür görmez çingene kanını kaynattığını söyledi. Carmen'i sahnelediklerinden beri hep böyle.
He asked me, Pol... and I said yes.
- Benden izin istedi Pol. Ben de verdim.
Yeah, and now he's following said waiter to a secondary, most likely even shadier spot.
Evet, ve garsonu ikinci, büyük ihtimalle daha şüphe çekici bir yere doğru takip ediyor.
- Paul said he saw your last short online, and it was interesting.
Paul son kısa filmini İnternet'te gördüğünü ve ilginç olduğunu söyledi.
Remember exactly how he looks and everything he said to you?
Nasıl göründüğünü ve sana söylediklerini tamamen hatırlıyor musun?
And I was gonna go get him, but then Mac said that you needed me, so then he went to find him.
ve ben onu almaya gidiyorum, Ama sonra Mac bana ihtiyacın olduğunu söyledi, sonra onu bulmaya gitti.
He said he saw me in the parking lot and followed me in.
Beni parkta görüp geldiğini söyledi.
Well, he said that I was messing up the business partnership because I was being selfish and I didn't have his back.
Bencil olduğum ve ona arka çıkmadığım için iş ortaklığını mahvettiğimi söyledi.
They said that he had gone crazy and... stabbed you, and that then the police had arrived and shot him.
Söylediklerine göre delirip seni bıçaklamış. Sonra polis gelmiş ve onu vurmuş.
And I have no idea what he said, but they let me go.
Onlara ne söyledi hiçbir fikrim yok ama beni bıraktılar.
And he had said that.
Ve bu sözü söylemiş.
He said you should save your money and get a new car.
Paranızı tutup yeni bir araba almalısınız diyor.
He clapped and said, " No!
Ellerini çırptı ve "Olmaz! Bum!" dedi.
But, hey, if it makes you feel any better, I-I read all those letters, and he never once said that he loved you.
Ama seni iyi hissettirecekse, o mektupları okudum ve bir kere bile seni sevdiğini söylemedi.
"He said I should let JG and the whole crew " of any JG's " know that he'll be coming down there
" Bana, JG'ye ve onun tüm ekibine, oraya gelip, benim kafatasımı kırdıkları gibi onların da kafatasını kıracağını söylememi istedi
He said that he would arrange for me to appeal directly to the queen, try and convince her that we are worthy allies, and that given the fall of Nassau, we are partners well matched.
Nassau'nun düşüşüyle beraber birbirimize uygun ortaklar olduğumuza ve değerli müttefikler olabileceğimize ikna etmem için, benimle kraliçe arasında bir görüşme ayarlayabileceğini söyledi.
One waits for Mr. De Groot to finish speaking, frowns thoughtfully, and then repeats phonetically what he said to the men.
Birileri Bay De Groot konuşmasını bitirene kadar bekler düşünceli şekilde kaşlarını çatar ve sonrasında adamlara söylediklerini tekrar eder.
Finishing and I was going to space shuttle when he said, that wants to check something out.
- işimi bitirdim ve uzay - mekiğine gidecekken, - Bu birşeyleri kontrol etmek istedi.
He has tried and backed down a dozen times, but now he said, he cannot live without this other person, that's what he said.
Ama diyor ki : ... o kadın olmadan yaşayamazmış, öyle söyledi.
and he said that 16
and he said no 26
and he said yes 16
and he said to me 27
and here 683
and here you go 26
and here i was 16
and here we go 118
and here you are 183
and here they are 24
and he said no 26
and he said yes 16
and he said to me 27
and here 683
and here you go 26
and here i was 16
and here we go 118
and here you are 183
and here they are 24
and here it is 109
and here it comes 20
and here they come 18
and here's the kicker 17
and here he comes 19
and here's the thing 41
and here we are 249
and here i am 205
and here she is 38
and here he is 45
and here it comes 20
and here they come 18
and here's the kicker 17
and here he comes 19
and here's the thing 41
and here we are 249
and here i am 205
and here she is 38
and here he is 45
and he's like 99
and he's right 54
and he's 185
and he didn't 42
and here's why 34
and he's dead 61
and he's not 37
and her 173
and her husband 30
and her daughter 18
and he's right 54
and he's 185
and he didn't 42
and here's why 34
and he's dead 61
and he's not 37
and her 173
and her husband 30
and her daughter 18