And sometimes Çeviri Türkçe
9,111 parallel translation
So sometimes I sound like gravel, and sometimes I sound like coffee and cream.
O yüzden sesim bazen çakıl taşı gibidir bazen de kremalı kahveye benzerim.
When you're in a room'when you're working on the machines and all that, and you're seeing the lads out in the field kicking the ball about and having fun, it destroys you a little bit and sometimes it felt a bit lonely.
Siz odadayken ve makinelerle çalışırken, arkadaşlarınızın sahada oynadığını ve eğlendiğini görmeniz, sizi biraz mahveder ve yalnız hissettirir.
Sometimes I find it hard and sometimes I find it really easy.
Bazen zor geliyor, bazen de cidden kolay.
And sometimes there are these big pileups where you can't tell where one girl begins and another one ends.
Ve bazen büyük kazaların birisinin başlattığını ve diğerinin - bitirdiğini söyleyemessin
And sometimes new girls would come in, and... then they're gone- - they're sold to others for work or to one man who... wants one girl for themself.
Bazen yeni kızlar gelirdi ve bir anda giderlerdi. Çalıştırmak için başalarına ya da kendine isteyen bir adama satarlardı.
And sometimes the meaning is there.
Bazen o anlam vardır gerçekten.
But you're challenging and sometimes impossible because no woman can stimulate that mind of yours forever.
Fakat zorlayıcı bir yapın var ve bazen bununla baş etmek imkansızlaşıyor ; çünkü seninki gibi bir beyni sürekli olarak uyarabilecek bir kadın yok.
I was sleeping on people's sofas and sometimes they didn't have sofas to sleep on.
İnsanların kanepesinde uyuyordum. Ve bazen uyunacak kanepeleri olmuyordu.
And sometimes it's'retahded.'"
"Ve bazen geri zekâlı olurlar."
And sometimes I-I feel like he's holding something back from me.
Bazen benden bir şeyler sakladığını hissediyorum.
And sometimes, the semen would make me vomit.
Bazen menisinden midem bulanmaya başlardı.
When Three and I were on that freighter, it was, kind of a life-or-death situation, and sometimes in those moments people say things, and they're not necessarily...
Üç ile birlikte gemideyken ölüm kalım durumuna girmiştik ve bazen bu tür anlarda insanlar bazı gereksiz şeylerden bahseder.
And sometimes I wonder If I should have even brought them with me.
Bazen de merak ediyorum onları da getirmek zorunda mıydım diye.
Lover also by night and sometimes during the day.
Geceleri aynı zamanda tutkulu bir oynaş. Bazen gün içinde de.
Sometimes read books and newspapers sometimes also talking to myself
Arada gazete ve kitap okuyorum. Bazen kendime soruyorum.
And if it's strong enough... sometimes we find our way back.
Ve eğer yeterince güçlüyse bazen geri dönüş yolunu buluruz.
In my interview, you described the, uh- - the give and take that you have with Mrs. Johnson, how sometimes she jumps in, articulates something that you can't, or- -
İş görüşmemde siz bana Bayan Johnson'ın bazen imece usulü olaya dahil olduğunu bazı şeyleri dile getiremediğiniz yerlerde sizin yerinize konuştuğunu...
We've found that non-sexual touching removes the pressure and expectations sometimes associated with sex.
Cinsel amaçlı olmayan dokunuşların bazen seksle ilgili baskı ve beklentileri ortadan kaldırdığını gördük.
Sometimes I sit in that apartment, and I pretend that my husband is gonna walk through the door, but not as he is now, but from another, earlier time.
Bazen bu dairede otururken kocam kapıdan giriyormuş gibi davranıyorum ama şimdiki gibi değil, daha erken saatlerde.
And it's only sometimes, very rarely, that I go back to that old me, and I think I have to do what people say or they won't love me.
Sadece bazen, çok nadir de olsa eski hâlime dönüp insanların söylediklerini yapmazsam beni sevmeyeceklerini sanıyorum.
And the bride was blond, and she looked a lot like me, and, um... sometimes, on my anniversary, I would think about her, and I -
Gelin sarışındı, bana çok benziyordu. Bazen evlilik yıl dönümümde onu düşünürüm acaba hâlâ Detroit'te midir diye.
Mol, look, I know that it's scary, but sometimes you just got to give up control and let what happens happen.
Mol, bana bak, bunun ürkütücü olduğunu biliyorum. Ama bazen her şeyi kontrol etmeyi bırakmak zorundasındır. Ve ne olacaksa da olmalıdır.
It falters sometimes, and when it does, I feel my power.
Bazen bocalıyor bocaladığında, ben gücümü hissediyorum.
But sometimes, Christian, there's just a shitty choice and an unacceptable choice.
Ama bazen Christian sadece boktan bir tercihle kabul edilemez bir tercih olur.
Eugene disappears sometimes to Atlantic City, once to Vegas but he always calls, and he's never gone for more than a few days.
Teşekkür ederim. Eugene bazen Atlantic City'e kaçar, bir seferinde Vegas'a kaçmıştı ama hep arar ve hiç birkaç günden fazla da kalmazdı.
He is a rare talent, which we need to nurture and we need to give him his head sometimes and he needs just to be disciplined as well.
O, geliştirmemiz gereken, ve bazen yetki verip aynı zamanda disipline sokmamız gereken nadir bir yetenek.
But sometimes it was, like, 7 : 00 at night, I'm sitting outside in the summer having a beer or whatever and there are old ladies coming up and prodding us on the chest, " What are you doing'?
Bazen, akşam 7'de, yazın dışarıda oturup bira içerken yaşlı kadınlar gelip göğsümü dürterek, "Ne yapıyorsun?"
It was when sometimes I sit alone and I have a drink, and then, that was when I can be dark and depressing.
Tek başıma içki içtiğim zamanlar, üzüntülü ve acıklı olabileceğim zamanlardı.
Sometimes they forget or they just leave, like they left to get you and I didn't get food for three days.
Bazen seni unutur yada giderler, üç gün boyunca yemek getirmediler.
Sometimes, I sit in my truck and stare at her in her lifeguard tower.
Bazen arabamda oturup cankurtaran kulesindeyken ona bakarım.
Well, sometimes at cheer camp, we braid each other's hair and talk about how many calories we ate.
- Bazen amigo kampında birbirimizin saçını... -... örer, kalorilerden bahsederdik.
And he sometimes talks in his sleep.
Bazen de uykusunda konuşur.
Uh... I just wanted to visit, and people bring wine sometimes when they're... Going to visit another person.
İnsanlar başkalarının yanına uğradıklarında şarap götürürler.
Sometimes "sorry" isn't enough, and this is one of those times.
Bazen "üzgünüm" yeterli olmuyor, bu ada onlardan biri işte.
You know, sometimes... we see things and we misunderstand.
Biliyorsun, bazen... -... bazı yanlış anlaşılmalar olabilir.
I am a good kid and I like to play, and I like to go to school, but sometimes I get sad.
Ben uslu bir çocuğum, oyun oynamayı ve okula gitmeyi seviyorum ama bazen üzülüyorum.
Pain they've experienced And, yes, sometimes pain yet to come.
Hissettikleri acıyı, bazende gelecekteki acılarını.
And even still, sometimes... The guy still dies.
Öyle olsa bile bazen adam yine de ölür.
And, well, sometimes I get to use the microfiche machine.
- Ve, bazen de mikro fiş makinesini kullanıyorum.
- And sometimes I'll notice a correlation between a well's perforation level and its drainage rate and I'll make a note of it here.
Buraya not düşeyim.
Sometimes we need someone to open our eyes again and help us see the light.
Bazen gözümüzü açacak ve bize ışığı gösterecek birine ihtiyaç duyarız.
She's being kind of dull right now, but sometimes she cries and bangs on the door.
Şu an biraz halsiz ama bazen ağlayıp kapıları yumrukluyor.
And since I was a child, sometimes the corners of my mouth would hurt.
Öyle ufak bir çocuktum ki, bazen ağzımı o kadar açmaktan canım yanardı.
Sometimes I feel I'm sinning with the prostitutes and all that.
Bazen günah işlediğimi düşünüyorum elbette. Onca kadınla yatıp kalktığım için.
I suppose Lowry's job is to be efficient, but that is sometimes the least creative and most destructive option.
Lowry verimli olmak istiyor olabilir ama bu en az yaratıcı ve en yıkıcı seçenek oluyor bazen.
Like one guy would withdraw cash and the other one would deposit the exact same amount, sometimes as low as 200 bucks, a couple times as high as 2,000.
Biri para çekiyor ve diğeri de aynı miktarda para yatırıyor gibi. Bazen 200 dolar kadar az, bazen de 2000 dolar kadar çok.
I don't know. Sometimes, uh... sometimes I come out here and I just rub my hands on the gravestones.
Bilmiyorum, bazen bazen butaya geliyorum.
Like, sometimes, I'll think about it and just be like, "Why did I do that?"
Bazen, bunu düşünüyorum ve sanki biraz ; "Neden bunu yaptım?"
Well, between you and me, sometimes he smells like it.
Doğrusu aramızda kalsın ama bazen öyle kokuyor.
Sometimes if Steven had his hooks into someone who owed big money and they lived nearby, he'd drive out to see him, try to collect in person.
Bazen Steven, büyük borcu olan biri yakınlarda oturduğunda onunla yüz yüze konuşmaya giderdi. Parasını direk alabilmek için.
Sometimes life hands you things that you don't want and- - and they turn out to be exactly what you need.
Bazen hayat sana istemediğin şeyler verir ama sonunda bunun tam da ihtiyacın olan şey olduğu ortaya çıkar.
sometimes 3655
sometimes i wonder 37
sometimes they don't 19
sometimes i think 46
sometimes in life 29
sometimes i feel like 16
sometimes i feel 20
sometimes it is 19
sometimes i 51
sometimes i do 34
sometimes i wonder 37
sometimes they don't 19
sometimes i think 46
sometimes in life 29
sometimes i feel like 16
sometimes i feel 20
sometimes it is 19
sometimes i 51
sometimes i do 34
sometimes it's 16
sometimes more 25
sometimes not 30
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
sometimes more 25
sometimes not 30
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and so do you 187
and somehow 99
and so was i 23
and so on and so on 22
and see 72
and so will i 38
and still 144
and so were you 23
and so it was 18
and so do you 187
and somehow 99
and so was i 23
and so on and so on 22
and see 72
and so will i 38
and still 144
and so were you 23
and so it was 18
and she said yes 23
and so should you 49
and so i 33
and she goes 33
and so far 102
and so on 257
and so do we 31
and so do i 174
and so did i 52
and soon 235
and so should you 49
and so i 33
and she goes 33
and so far 102
and so on 257
and so do we 31
and so do i 174
and so did i 52
and soon 235