English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / And so it begins

And so it begins Çeviri Türkçe

109 parallel translation
And so it begins.
Ve işte başladı.
And so it begins. You have forgotten something?
Yarbay Ivanova, artık Dr. Jacobs'ın Babil 5'te bulunamadığını ve hiçbir zaman bulunmamış olduğunu da hesaba katarak Ajan Cranston'a yardım edelim.
And so it begins.
Böylece başlıyor.
- And so it begins!
- İşte kaçınılmaz son!
And so it begins.
Öyleyse başladı.
And so it begins.
İşte böylece başlıyor.
And so it begins. - There is a hole in your mind.
Böylece başlıyor.
And so it begins.
... ve başlıyoruz.
And so it begins.
İşte başIıyor.
And so it begins.
İşte başlıyoruz...
And so it begins.
Ve başladı.
And so it begins.
- İşte başladı bile..
And so it begins.
Ve işte başlıyoruz.
All right. And so it begins.
Tabii ki!
And so it begins.
Artık başlıyor.
And so it begins... again.
Tekrar başlıyor o zaman.
And so it begins.
Sonunda başlıyor demek.
And so it begins.
Ve başlasın.
- And so it begins. Now, don't be shy.
Ve işte başlıyor.
And so it begins.
- Ve işte başlıyoruz.
And so it begins.
O zaman başlasın.
Oh, and so it begins.
İşte başlıyor.
And so it begins.
İşte başlıyor.
WHIRRING And so it begins!
Ve işte başlıyor!
And so it begins.
İşte böyle başladı.
And so it begins.
İşte başlıyoruz.
- And so it begins.
- İşte başlıyoruz.
And so it begins.
- İşte başlıyor.
And so it begins.
Ve başlıyor.
And so it begins... Sinbad of Basra.
Ve Basra'nın Sinbad'ı başlar.
And so it begins.
Ve başlar.
So you fix yourself a cup of instant coffee and you sit there by yourself and you think and it all begins to look so... ugly.
Sen de kendine kahve hazırlayıp oturur düşünürsün. Sonra her şey gözüne iğrenç görünmeye başlar.
Maybe not just outside, but hell, Los Angeles is so spread out who's to know where it begins and ends, what's inside and outside.
Tam da dışında değil, ama Los Angeles öyle bir genişledi ki... nerede başlıyor, nerede bitiyor kimse bilemez.
[crackling ] [ Galactus] And so, it begins.
Ve sonunda başlıyor.
And so it begins.
Ve işte başlıyor.
As it does so, it expands and the ground begins to heave.
Dondukça genleşiyor ve zemin kabarmaya başlıyor.
- And so it begins.
- İşte başlıyor.
Lex : And so, it begins.
Başlıyoruz.
The "y" sounds like an "I," And the middle of the word is "gyp." So it begins with an "e,"
Baş harfi olan M'yi yanındaki ı " ile heceleyerek söylüyorsun ve son heceyi de, üç harfle birlikte okuyorsun.
So, existence is a certain kind of gift. My existence, or anybody's existence, or that there is anything at all is in the manner of a gift. And, of course, one begins to move further in the direction of what I actually believe about things when we make this move from saying the world is simply given to saying that it has been given to us,
Tabii ki, biri inandığım doğrultuda bir şeyler söylerse, misal, dünyanın bize öylece sunulduğunu söylerse, biri de bu doğrultuda devam edip, bunun bir yaratıcısının olduğunu, tanrı tarafından verildiğini söyler.
And so it all begins.
Ve böylece başlıyor.
And everything cools off and then that object is no longer generating energy either, so it begins to cool as well.
Sonra her şey soğuyacak. Artık enerji üretmediğinden o da soğumaya başlayacak.
And so it begins.
Yine aynı terane.
This thing we can do, you and I, it only begins at reading minds. And then it becomes so much more.
Bizim ikimizin yapabildiği akıl okumayla başlar ve daha sonra, bunun çok fazlasına dönüşür.
It's my sister's Confirmation Day and it begins at three, so...
Bugün kız kardeşimin ergenlik töreni var, saat üçte başlıyor...
And it's only now that the most crucial gift of the flood, the grass that the desert herds need so badly, begins to grow.
Sıra, selin yapacağı en büyük cömertlikte. Sürülerin ihtiyaç duyduğu otlar yavaşça büyümeye başlıyor.
Um, every time I passed Sydney, she'd always say the same thing to me. She'd say "When are you gonna get off your butt and slap a diamond on that girl's finger?" So, it's with much irony that on the day she died, my life actually begins.
Sydney beni ne zaman görse aynı şeyi söylerdi : "Ne zaman kıçını kaldırıp o kızın parmağına yüzüğü takacaksın?" Oldukça ironik olsa da onun aramızdan ayrıldığı gün benim hayatımın başladığı gün oldu.
So secure the base and find him without causing a panic, Or the project will be over before it begins.
Üssün güvenliğini sağla ve paniğe neden olmadan onu bul yoksa proje başlamadan sona erecek.
So now we know how the suitcase was stolen, we can figure out who stole it, and then the real fun begins.
Şu anda valizin nasıl çalındığını biliyoruz, kimin çaldığını bulabiliriz, Gerçek eğlence başlasın.
So in recording, it usually begins with Tiaylor and I.
Kayıtlar genelde ben ve Taylor'la başlar.
And so it begins.
Bir de biz gardiyanlar var tabi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]