And then he said Çeviri Türkçe
1,165 parallel translation
And then he said :
Ve sonra dedi ki :
And then he said'You have wrecked - you the British and, of course, the French, have wrecked our rising by starting a war in the Middle East.
Bizimle bir röportaj yaptı ve şunları söyledi :'Sizler berbat ettiniz, siz İngilizler ve elbette Fransızlar yükselişimizi Orta Doğu'da bir savaş başlatarak baltaladınız.
And then he said,'Take it.'"
Ve sonra alabilirsin dedi.'"
And then he said we still need to keep an eye on the transmission.
Gene de viteslere dikkat etmemiz gerektiğini söyledi.
And then he said I was ugly and I couldn't read good.
Çirkin olduğumu ve iyi okuyamadığımı söyledi.
And then he said,'I'm going to kill him.'
Sonra da onu öldüreceğimizi söyledi.
[Whistles] And then he said?
Daha sonra ne dedi?
And then he said, "Try this song," and it was a Jonathan Richman song, Which I was completely unaware of, and they said,
Sonra o da "Şu şarkıyı dene" dedi, bir Jonathan Richman şarkısıydı tabi ben hiç farkında değildim, sonra dedikler ki...
He said you'd already confessed for the both of us and then he pronounced me guilty.
Bana, senin ikimiz adına itiraf ettiğini söylediler. sonra da suçlu olduğumu ilan ettiler.
- He touched me. And he said I was gonna be OK. And then, all of a sudden, I could feel my legs and arms again.
Bana dokundu ve iyileşeceğimi söyledi sonra birden kollarımı ve bacaklarımı yeniden hisseder oldum.
And he said he wasn't hungry. ... and then, the next thing I knew, it was just gone. Like Icus!
Ve o aç olmadığını söyledi... ve sonra, sonraki bildiğim şey, onun sadece... gittiğiydi!
Then he got mad and said we'd have to try it again sometime.
Sonra sinirlendi ve daha sonra deneriz dedi.
And then one night, hosea showed up at the door. He said, "pack your bags, woman." I've come to take you with me. "
Sonra bir gün Hosea kapıda belirdi ve "Valizini topla kadın, seni götürmeye geldim." dedi.
He looked right at me, and he said... All right then.
Bana baktı ve dedi ki : "Nasıl istersen."
My client showed up 20 minutes ago, then said his cast was too tight and he was in terrible pain.
Müşterim 20 dakika önce geldi, alç ısının çok sıktığını ve... canının çok yandığını söyledi.
"We will kill ourselves." Then, he held my hand... and said he was falling into the flames. And he cried and cried.
"Kendimizi öldüreceğiz." Sonra elimi tuttu... ve alevlerin içine düşüyor olduğunu söyledi.
Then he asked if there was one of us she was more relaxed with, and I said, " Yes.
"Birinizin yanında daha rahat oluyor mu?" diye sordu... ve ben de "Evet, benim yanımda." dedim.
Timmy McManus. He's slowly watching as his dreams for the perfect prison fart away. And then there's the Reverend Kareem Said.
Timmy McManus, hayallerindeki mükemmel hapishanenin uçup gitmesini yavaşça seyrediyor.
I said no again, and then he went into this rage.
Ben yine hayır dedim ve sonra sinirlenmeye başladı.
First he said I was gonna get great gifts and then somebody gives me Boggle.
Söylediği ilk şey, çok güzel hediyeler alacağımdı ve sonra birisi bana Boggle getirdi.
He said the dog got spooked, and then he heard gunshots.
Dediğine göre köpek ürkmüş ve sonra silah sesleri duymuş.
He said emily was in his care, And if you're responsible for stopping that, then you're the one endangering her.
Emily'nin onun sorumluluğunda olduğunu eğer bunu durdurmaktan sen sorumluysan, onun hayatını tehlikeye atanın sen olduğunu söyledi.
Then he played me a copy of this tape and said if I refused he would turn the tape over to the police.
Sonra kaydın bir kopyasını bana dinletti ve onu reddedersem kaydı polise vereceğini söyledi.
He began saying'Comrades'and then the crowd roared and said,'We are not Comrades.'"
Sözlerine "Yoldaşlar" diye başladı. Bunun üzerine kalabalık kükreyerek "Biz yoldaş değiliz" dedi.
He said to me, 'You're going to find out as soon as you land in Washington and then grab your balls.'
Bana "Washington'a iner inmez anlarsın ardından cesur olmalısın" dedi.
He thought for a while and said, 'You know, if that's the only condition which prevents us from striking a deal, then I'm authorized by the president to say that we agree to it.'
Bir süre düşündü ve dedi ki biliyorsunuz bir anlaşma sağlamamıza tek engel eğer oysa o zaman bizzat başkan tarafından verilen yetkiyle söylüyorum "Anlaştık."
Then another waiter came up to him with some water and offered to sponge it out, but Stalin said,'No, no,'and he was absolutely calm.
Daha sonra başka bir garson biraz suyla yanına geldi ve lekeyi silmeyi önerdi ama Stalin, "Hayır, hayır." dedi ve tümüyle sakindi.
Now a number of us were advising him on how to handle that and he agreed to everything we said and then he did just the opposite.
Artık birkaçımız ona durumu nasıl idare edeceğine dair tavsiyelerde bulunuyorduk. Söylediğimiz her şeyi kabullendi ve söylediklerimizin tam tersini yaptı.
And then my brother-in-law came. "Don't you know?" he said.
" Bilmiyor musun dedi bana.
He said that Marion stayed there for one night, and then she left.
Marion'un orada bir gece kaldığını ve sonra oradan ayrıldığını söyledi.
" Then one of the elderls said to me'Do not weep. ... See, the Lion of the tribe of Judah, the root of David,... has conquered, so that he can open the book,... and its seven seals.'"
İhtiyarlardan biri bana "Ağlama" dedi. " Bak Yahuda soyunun aslanı Davut'un kökü, kitabı ve yedi mührü açmak için zaferler kazandı.
And... then he said :
"Ben de seni suçlamıyorum" dedi.
Then he came to us. His clothes were wet and he said he would dry them.
- Bırakacağım demişti, sonra yanımıza geldi elbiseleri ıslaktı.
He said something about still being asleep and then he started tapping the back of his hand like he said he would to wake up from his lucid dream.
O hala uyuma hakkında bize birşeyler söylemedi. ve daha sonra elinin arkasını vurmaya başladı. bu bilinçli rüyasından uyanmak istediğini söylemek ister gibi.
I love baseball but they said I threw the world series, I was banned from the game and thought I would never play again then one day, this couk in Iowa tears up his farm to make a baseball field, he built it, we came
Bir daha asla oynayamayacağımı düşünmüştüm. Sonra bir gün Iowa'daki çılgın bir adam, mısır tarlasını beyzbol sahasına çevirdi! - Bunu yaptı ve geri döndük!
He said that you offer prisoners three days to turn to the light and then you kill them.
Mahkumlara ışığa dönmeleri için üç gün teklif ettiğini... - ve sonra onları öldürdüğünü söyledi.
Then he had a little dinner and he said he felt like taking a nap.
Sonra akşam yemeği yedi. Ve biraz kestirmek istediğini söyledi.
Anyway, when he called, I said "yes" immediately... but that penny-pinching son-of-a-bitch husband of mine said "no"... pitched a fit and then faked a heart attack.
Her neyse, aradığında, ben, hemen "evet" dedim fakat benim, cimri ve o. çocuğu kocam, "hayır" dedi ve hemen sahte bir kalp krizi gösterisi yaptı.
He said we're gonna have a special town meetin'... and he'd tell us then.
Özel bir kasaba toplantısı yapacağımızı ve o zaman anlatacağını söyledi.
He said we're gonna have a special town meetin'... and he'd tell us then.
Özel bir kasaba toplantısı yapıp, bize söyleyecekmiş.
And then I woke up, and he said :
Sonra uyandığımda dedi ki :
Then we went to the chocolate factory and they asked what he could play and I said "In the World"...
Sonra da beraberce çikolata fabrikasına gittik hangi şarkıyı çalabileceğini sordular ben de'El Mundo " dedim.
And then... when he said that the two of us... wouldn't work... it seemed obvious.
Ve sonra... İkimizin bu ilişkiyi yürütemeyeceğini... söylediğinde... Açık bir şekilde göründü.
And then I don't know why but he said, "and you will never get promoted. Especially not above Kim, who is an integral cog in the Ralph Lauren machine."
Sonra, neden bilmiyorum ama, " Ve asla terfi edilmeyeceksin. özellikle de Ralph Lauren makinasının en önemli dişlisi olan Kim'in üstüne
Yeah I'm gonna be me you're gonna be him, and I'm gonna repeat what I said, exactly the way I said it, and then we'll find out whether he heard once and for all.
Evet. Ben, ben olacağım, sen de Arthur. Söylediklerimi tamamen aynı şekilde tekrarlayacağım ve duydu mu, duymadı mı kesin bir şekilde öğreneceğiz.
He said that he and his homeboy, Tucker, used to tie farm girls to trees and then sit in the woods just laughing, getting off on watching them struggle.
Arkadaşı Tucker'la, çiftlik kızlarını ağaçlara bağladıklarını sonra ormanda oturup gülerek onların çırpınmalarını izlemekten zevk aldıklarını söylerdi.
Then he said to tell Tony thanks, and if Tony needs anything, to call.
Tony'ye teşekkür etti, gerekirse arasın dedi.
And then he punched me in the arm and said : "Man!"
Ve sonra bana şöyle vurdu ve şunu söyledi : "Adamım"
Then he laughed and said... "At least this bitch obeys when I say,'Bed!"
Sonra güldü ve "en azından bu yat dediğimde, beni dinliyor" dedi.
And I said that he raised a child, then gobbled her up.
Üstelik, hem çocuğu büyüttü, hem afiyetle yedi, dedim.
The police said he blew her head off with a shotgun... and then put it into his own head, right between the eyes.
Polise göre ; önce kadının kafasını pompalıyla uçurmuş sonra da kendi alnına dayamış, tam gözlerinin arasına.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then you 113
and then i said 46
and then finally 32
and then i realized 60
and then there's this 38
and then we'll talk 37
and then what happened 169
and then he died 39
and then all of a sudden 77
and then after that 60
and then he just 17
and then finally 32
and then i realized 60
and then there's this 38
and then we'll talk 37
and then what happened 169
and then he died 39
and then all of a sudden 77
and then after that 60
and then he just 17