English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Bad boy

Bad boy Çeviri Türkçe

1,948 parallel translation
You bad boy.
Seni hınzır.
You've been bad boy.
Kötü bir çocuk oldun.
Bad boy.
Kötü çocuk seni.
♪ I am a bad boy. ♪
"Ben kötü bir çocuğum."
♪ I am a bad boy. ♪
"Ben kötü çocuğum."
♪ I am a bad boy. I am a good boy. ♪
"Ben kötü bir çocuğum, ben iyi bir çocuğum."
♪ I a am bad boy. ♪
"Ben kötü çocuğum."
♪ Bad boy's style. ♪
"Kötü çocuğu durdurun."
♪ I am a bad boy. ♪
"Kötü çocuğu durdurun."
You're a very bad boy, CJ.
Çok yaramaz bir çocuksun, CJ. Kahramanımsın.
Oh, yeah, squeeze your face. Who's a bad boy?
Yanaklarını sıkacağım.
Yeah, you're my bad boy!
Evet! Evet, sensin benim kötü çocuğum!
Women always go for the bad boy.
Kadınlar her zaman kötü adama giderler.
Now, fire this bad boy up.
Şimdi şu kötü çocuğu ateşle.
I was pretty excited the day that bad boy came in.
Geldiği gün ben de çok heyecanlanmıştım.
That's a bad boy!
Kötü çocuk!
But still he's the mischievous bad boy who untiringly ogles at us...
Ama o hala, yorulmak bilmez bize arzu dolu, bakan yaramaz kötü çocuk...
He's only got one X chromosome, which is why he is much more interested in this bad boy!
Sadece bir tane X kromozomu var ki o bu yüzden bu kötü çocuğa daha çok ilgi duyuyor.
You're a bad boy.
Seni kötü çocuk.
So, you think this bad boy Tim could have killed your ghost?
Senin hayaleti kötü çocuk Tim'in öldürmüş olabileceğini mi düşünüyorsun?
And it was especially made for this bad boy.
Özellikle bu kötü çocuk için yapılmış.
Bad boy is tight!
- Süpermiş bu!
Recognize this bad boy?
Bu afacanı tanıdın mı?
Who's my big, bad boy?
Haniymiş benim koca, kötü oğlum?
- I'm your big, bad boy.
- Sizin koca, kötü oğlunuz benim.
I remember he liked to play up his bad boy rep to impress the girls.
Kızları etkilemek için rap söylemekten hoşlandığını..... hatırlıyorum.
Bart Simpson is the ultimate bad boy.
Bart Simpson oldukça kötü bir çocuk.
You're that bad boy.
Sen şu kötü çocuksun.
What do you want from us, bad boy?
Bizden ne istiyorsun kötü çocuk?
I'm sorry, Miss, i have been a very very bad boy and i just need to be punished.
Afedersiniz hocam, ben çok yaramazım ve beni cezalandırmanız gerek.
Done a great job restoring that bad boy.
O kötü çocuğu onararak mükemmel bir iş yaptın.
Boy, you done some bad things in your life.
Evlat, hayatında kötü şeyler yaptın.
- And I feel so bad for her little boy.
Oğlu için çok üzülüyorum.
- You're a bad boy.
Kötü bir çocuksun.
Just got this bad feeling And I thought I'd better give that boy a Google
İçimde kötü bi his yatınca hemen bakmak istedim
Hey, boy, I got these bad...
Hey, evlat, bu kötü...
That's the boy I'm dating tonight... Steve Jr. said his daddy won it fair and square and that my daddy just ought not play gin rummy when he's drunk,'cause he sucks pretty bad at it even when he's stone sober.
Ama Steve Jr yani bu gece çıkacağım çocuk babasının dürüst bir şekilde kazandığını ve babamın daha ayıkken bile berbat oynadığı için bir daha sarhoşken Gin Rummy oynamamasını söyledi.
You're my bad boy!
Sensin kötü çocuğum!
The little boy was bad.
Küçük çocuk kötü biriymiş.
BOY : Is he a bad guy?
Kötü adam mı?
Not that he's a bad little boy just misguided, falling in with the wrong crowd.
Kötü bir çocuk değil, sadece kötü çevresi olan, hedefsiz biri.
I thought maybe, underneath your whole I - could-give-a-crap-bad-boy thing that there was something more going on.
Sandım ki bu umursamaz kötü çocuk tavırlarının altında başka bir şeyler de vardı.
Boy... Christie Brinkley's made some bad choices, huh?
Christie Brinkley bazı kötü seçimler yapmış.
I haven't seen that bad boy in a while.
Bu yaramazı epeydir görmemiştim.
Once upon a time, there was a bad little boy who loved playing with matches, you see, because fire was his only and best friend, but then after the accident, he learned to respect fire, Murph,
Bir zamanlar, yaramaz küçük bir çocuk varmış kibritlerle oynamayı severmiş çünkü ateş, onun tek ve en iyi arkadaşıymış sonra bir kaza geçirmiş ve ateşe saygı duymayı öğrenmiş Murph.
They sounded like music to his ears because now there was nothing to get between the bad little boy and his heart's desire.
Sesleri çocuğun kulağına müzik gibi geliyormuş, çünkü artık küçük çocuk ve kalbindeki tek aşkı arasında hiçbir şey kalmamış.
Looks like following you wasn't a bad idea after all, was it, boy?
Seni takip etmek o kadarda kötü değilmiş, değil mi, oğlum?
You made a bad choice, army boy.
Kötü bir seçim yaptın asker çocuk.
How about... I come over this morning and fix you and your boy... Some world-famous bad Blake biscuits, huh?
Peki bu sabah gelip seni ve oğlunu dünyaca ünlü Bad Blake Kurabiyeleri ile canlandırsam nasıl olur?
Big bad, where you at, boy?
Bad. Neredesin evlat?
Well, listen, I understand the whole bad-boy thing, but I have no idea why you were ever with him.
Dinle, kötü çocuk olayını anlıyorum ama onunla neden çıktığını hiç anlamamıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]