English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Bang on

Bang on Çeviri Türkçe

753 parallel translation
Bang on my chest if you think Im perfect.
Sence mükemmelsem, göğsüme bir vur.
Go ahead, bang on it!
Durma, vur hadi!
You had the nerve to bang on my door in such a rage.
Elbette. Nerdeyse kapımı kıracak kadar öfkeliydin.
Did you ever have a rather nasty bang on the head?
Başınıza hiç şiddetli bir darbe aldınız mı?
You should bang on the wall so they don't put the music on so loud.
Duvara vurmalısın ki müziğin sesini o kadar açmasınlar.
If you want anything, just bang on the wall.
Birşeye ihtiyacın olursa, duvara vur yeter.
Even when I'd play solitaire in my room... she'd bang on the wall and make me feel guilty... for leaving her alone just that little bit.
Odamda iskambil falına bakarken bile... duvara vurup bana kendimi suçlu hissettirirdi. Sırf onu azıcık yalnız bıraktım diye.
Bang on the dot, as usual.
Her zamanki saatteydi.
It was all bang on in those days.
O günlerde her yer bombalanıyordu.
Right bang on the minute, you might say.
Tam saatinde gelmiş.
Susy, if you need me for anything, just bang on the water pipes in the corner.
Susy, eğer bana ihtiyaç duyarsan, sadece köşedeki su borularına vur.
Bang on target.
Hedef görünürde.
Any second now there's gonna be one hell of a bang on that hill. What do we do then?
Her an ortalık birbirine girebilir.O zaman napıcaz?
Ciccio, throw the big bang on the fire!
Ciccio, çatapatları ateşe at!
You put up $ 10,000 to go bang on Boyle and me.
Boyle'u ve beni temizlemesi için ona 10,000 $ önerdin
You bang on the wall, you'll get a bang right back.
Duvara vurursan karşılığını da alırsın.
- You bang on the pipes!
- Borulara vur!
Bang on the pipes!
Borulara vur!
SHE'D JUST SIT THERE AND BANG ON THAT PIANO
Öylece oturup, piyanonun sesini bastırırdı.
YOU KNOW, JUST BANG ON THE PIANO.
Piyanonun sesini bastırırdı işte.
Bang on Clive Langham!
Ateş et Clive Langham!
To understand the passage of the eons we have compressed all of time into a single cosmic year with the big bang on January first.
Bu muazzam süreleri anlayabilmek için, tüm zamanı Ocak ayının ilk günü meydana gelen Big Bang ile başlayan kozmik yıla sıkıştırdık.
You bang on this box all day, nothin'happens.
Bütün gün uğraşsan bile, hiçbirşey olmaz.
He got a bang on the ear, from Félix.
Başının arkasından şiddetli bir darbe aldı.
Find a cabin slap-bang on the sea.
Denizin orta yerinde bir kulübe buluruz.
So maybe if we bang on them hard enough, if we make enough noise...
Bunlara yeterince sert vurur ve yeterince ses çıkartırsak...
Flick the safety off and bang on that sucker three times.
Emniyeti geri çek ve üç kere üstüne vur.
I have to bang on the door like an outcast.
Bir yabancı gibi kapıyı çalmak zorunda kaldım.
I'm not sure. But he had a bright smile on his face. Don't worry.
Bilmiyorum ama yüzünde Bang Shil * türü bir gülümseme vardı.
I think that you'll find President Joo with a big wide smile on his face all the time now.
Bence Başkan bundan sonra "Bang Shil, Bang Shil" diye gülümseyecek.
As a show of you agreeing with me, and complimenting me on my values can you bang the can, and flip the lid?
Sence de büyüleyiciyse lütfen kapağı çevir.
Bang you on the head, that's what he'd do.
Kafanı kırardı.
This one slides down the bannister, falls in the orchestra... and lands — bang — right on the big drum.
Bu kız tırabzandan kayıyor, orkestranın üzerine düşüyor ve büyük davulun üzerine konuveriyor.
I'm packing, and bang, flat on my back with pneumonia.
Tam toplanıyordum, zatürreeden yatağa düştüm.
Bang your head on the floor.
Başını yere eğ.
In Berlin, they've built a radio tower with a café on the top and from there, they blare out music, I've read.
Berlin'de bir radyo kulesi dikmişler, en tepede de bir Kafe varmış. Oradan bangır bangır müzik yayını yapıyorlarmış.
It is also excellent at making old shutters bang... and on dark nights one can spray it in the air in case... the wind isn't whistling loud enough.
Ayrıca eski panjurları çarptırmakta üstüne yoktur bir de karanlık gecelerde rüzgârın ıslığı yeterince keskin değilse havaya sıkılabilir.
We bang our head on the wall.
Kafamızı duvarlara vururuz.
Go ahead, bang your head on the bars and yell.
Kafanı demirlere vur ve bağır.
Maybe some day he'll bang his head on a bathroom door and bleed to death.
Belki bir gün kafasını banyo kapısına çarpıp kan kaybından ölür.
From tomorrow, when they know you are on strike... no one won't give you credit, they will bang the door in your faces.
Yarından itibaren, grev yaptığınızı öğrendikleri an kimse size veresiye vermeyecek, kapılar yüzünüze kapanacaktır.
- Bang on time!
- Tam zamanı.
That was the Jailbreakers with their latest recording on Request Time, brought to you by Bang-Bang, the makers of the sweetest little automatic in the worl...
İstekler Saatinde Kodes Kaçaklarını dinlediniz, bunu sizlere dünyanın en güzel otomatiğini imal eden Bang Bang hazırladı.
They'll bang the gate down on us.
Kapıyı üstümüze indirirler.
The numbers on Bang the Nun Slowly?
Rahibe'ye Yavaş Atla'nın rakamları?
Well, that's life in the fast-paced, slam-bang, live-on-the-razor's edge, laugh-in-the-face-of-death world of junior league soccer.
Şey orası, hızlı yaşanan vur-kaç, sınırlarda yaşa ölümüne yüzüne kahkaha at küçükler futbol ligi dünyasıdır.
We got the suspect dead-bang in the bay window sniffing the evidence.
Ön pencerede maddeyi içen kişi var.
Well, I know you'll think it's crazy, but I bang my head on the bar.
Sana delice gelecek biliyorum ama ben kafamı bara vururum.
Instead, you may bang your head on the floor until forgiven.
Onun yerine affedilene dek kafanı yere vurabilirsin.
Then bang! We hit the city, baby, dead on.
Sonra doğruca şehre.
Why? I've had my heart set on the Boston Bang.
Ben Boston Bang'e daha çok güveniyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]