But she Çeviri Türkçe
64,070 parallel translation
But she had two side plates out and Mrs Zacharides lived alone.
Ama köşede iki tabak vardı ve Bayan Zacharides yalnız yaşıyordu.
But she does tend to get in the most awful scrapes.
Çok büyük sıkıntılarla ilgilenmez.
But she said she'd ring again next week.
Ama gelecek hafta tekrar arayacağını söyledi.
But she didn't turn down Matthew Laxman.
Ama Matthew Laxman'ı reddetmedi.
But she's excellent.
Ama harikadır.
No, Sean, she hasn't killed anyone else, but she has other issues.
Yo, Sean, başka kimseyi öldürmedi, Ama başka meseleleri var.
We're both freaking out, but she hasn't been sleeping well, and...
İkimiz de korkuyoruz, ama tüm gece uyumadı...
But she's obsessed with him.
Ama eşim ona takıntılı.
But she left with another guy who bought her a drink.
Ama ona içki ısmarlayan başka bir adamla ayrılmış.
- Not exactly, but she's really worried that this skull thing is gonna come after her, after you, even Diana, not to mention the rest of us.
- Tam olarak değil, Ama bu kafatası şeyinden gerçekten endişe ediyor Ondan sonra gelecek, senden sonra, hatta Diana,
But she will realise.
Ama farkedecek.
Yeah, but she's counting on getting him back, alive.
Evet, ama onu sağ salim geri alacağımıza inanıyor.
I have an OB admission, but she won't let me examine her or Dr. Rosen, who's on call.
Kadın doğuma bir hasta getirildi. Nöbetçi olan Dr. Rosen tarafından muayene edilmek istemiyor.
Well, maybe you don't consider her to be your mother, but she's my wife, and if anyone else spoke to her the way you did, they'd be on the floor right now.
Onu belki annen olarak kabul etmiyorsun ama benim eşim, ve onunla bu şekilde konuşan başka biri olsaydı şimdi yerdeydi.
It was an asthma attack, but she wanted me to tell you that- she couldn't drop off the check for her rent.
Astım krizi tutmuş, sana söylememi istediği - Kirası için çeki teslim edemedi.
- Well, she might not have seen it, but she got it.
Görmemiş olabilir... -... ama teslim aldı.
But she did earn enough points, which means that she's decided not to stay here,
Gerekli puanları toplayabildiğine göre burada kalmamaya karar verdi muhtemelen...
Yeah, so basically, um, the Fake Eleanor's a dirt bag, and these jabronis are gonna try and claim she's less of a dirt bag now, but she just stole your train, and she still sucks bad.
Özetlersem sahte Eleanor pisliğin teki. Bu şapşallar da daha az pislik olduğunu iddia ediyorlar. Daha az önce treninizi çaldı yani hala eskisi kadar kötü.
Yeah, but she keeps trying to steal it back.
Evet tekrar geri çalmaya çalışabilir.
I think she may have been engaged once, but..... I suppose everyone's got their own secret sadness, haven't they?
Sanırım bir kere nişanlanmış, ama... Herkesin kendine ait gizli dertleri vardır, değil mi? Sanırım.
She told us not to look for her, but it's been ten weeks now.
Bize onu aramamızı söylemişti ama on hafta oldu.
Look, I know she seems a bit fuddy-duddy by today's standards, but are you sure you really know what you're doing?
Bak, biliyorum o biraz günümüze göre eski kafalı. Ama sen ne yaptığını bildiğine emin misin?
But I'm sure she told you, we've uh... we've not been in England that long.
Ama eminim İngiltere'ye geleli çok uzun zaman olmadığını da söylemiştir.
I mean, she had a brother, but a brother's not a husband, is it?
Yani, bir erkek kardeşi vardı, ama kardeş koca değildir. Değil mi?
Of course she's going to go to school, but where?
Elbete gidecek, ama nereye?
But if she doesn't go to school, she'll have no friends.
Ama okula gitmezse, arkadaşları olmaz. Uyku saati olmayacak, oyun saati olmayacak.
But just remember, Diana loves her daddy, And she would hate it if anything bad would ever happen to him.
Ama unutma, Diana babasını sever, ve babasına birşey olursa bundan nefret eder.
But this last one... she didn't last anywhere near as long as I thought she would.
Ama bu sonuncu... sandığımdan çok daha kısa sürdü.
But then he said that "she" wasn't as big as he thought "she" was.
Ama sonra "o kadın" sandığı kadar büyük değilmiş.
But I think she's got a fever.
Ama sanırım ateşi var.
She was always a little loopy, which is why she was my favorite aunt, but her mental state had begun to seriously decline.
Her zaman biraz engeli vardı, bu yüzden de benim en sevdiğim halamdı, ama zihinsel durumu ciddi olarak kötüleşmeye başladı.
She obviously fell in it, but I don't know why it would be on the floor
Açıkça onun içine düşmüş Ama neden yerde olduğunu bilmiyorum
Yes... she was working late, and, uh, maybe a bit frustrated, but, uh, that's... ah... that's just the nature of research.
Evet... o geç saate kadar çalışıyordu. Ve, uh, belki biraz sinirli Ama, uh, bu...
But I'm worried she's gonna try to do this on her own.
Ancak bunu kendi başına yapmaya çalışacağından endişeliyim.
I don't know if she does or doesn't, but we're gonna find out.
Yaptığını veya yapmadığını bilmiyorum, Ama öğreneceğiz.
She put into port in Lisbon two days ago. Weather-beaten, but unharmed.
İki gün önce Lizbon'da demir atmış, fırtına yüzünden hırpalanmış ama zarar görmemiş.
I took her home and put her to bed, but I doubt she'll sleep.
Onu evine götürüp, yatağına yatırdım. Ama uyuyacağından şüpheliyim.
But is she worth the risk of your mortal soul?
Ancak ölümlü ruhunun riski altında mı?
Which she has had, but there is now more urgency.
Tanıdık da fakat durum artık daha acil.
But I don't think she'll ever know him.
Fakat onu tanıdığını sanmıyorum.
I don't believe she's overly keen, but Mama said it's a great match, so I expect she'll come around soon enough.
Çok istekli olduğunu sanmıyorum, ama annem harika bir birliktelik olduğunu söyledi yani yakında yola gelecektir.
Yeah, she's a child prodigy, MIT at 16, but then she left to go out on her own with the goal of bringing an end to traffic fatalities.
Evet, o çocuk bir dahi, 16 yaşında MIT, Ama sonra trafik ölümlerine kendi başına son vermek amacıyla ayrıldı.
We'll resume chemo as soon as she's strong enough, but right now, I want her to focus on rest and getting her strength up.
Gücünü geri kazanır kazanmaz kemoterapiye devam edeceğiz. Şu anda dinlenmekten ve güçlenmekten başka bir şey düşünmesini istemiyorum.
But now that she's gone, that firm is gonna turn upside down, and I don't want you there when it does.
Ama şimdi o gitti şirket altüst olacak ve bu olurken seni orada istemiyorum.
And, yeah, she pulled on that string, but one speech doesn't make up for everything.
Evet, bam teline bastı ama bir konuşma her şeyi düzeltmez.
- The truth- - that it was a mix-up, but now she's got a date on the books.
Gerçeği ; bir karışıklık olmuş ama şimdi görüşmeyi ayarladılar.
He said it was some sort of mix-up, but when I asked Donna about it, she told me that you were the one who went to see that man for me, not Louis.
Bir karışıklık olduğunu söyledi ama sonra Donna'ya sordum o adamı görmeye gidenin Louis değil, sen olduğunu söyledi.
I don't know, but the meaner she is, the more it turns me on.
Bilmiyorum ama kabalaştıkça daha da tahrik oluyorum. - Garip mi?
But look... she left this for a reason- - a message or a code.
Ama baksana... bunu bir sebeple bırakmış mesaj ya da bir kod.
She thinks I said that to the dogs, but I didn't.
- Kopeklere oyle dedim saniyor ama demedim.
But through her charity, she raised money for skin cancer awareness.
Ama hayır derneği deri kanseri için çok bağış topladı.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she didn't 123
but she does 37
but she is 47
but she doesn't 25
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she didn't 123
but she does 37
but she is 47
but she doesn't 25