But she can't Çeviri Türkçe
1,841 parallel translation
She got us, but we can't allow such a rare talent to escape.
Kafamı bozmayın! Öylesi ender bir yeteneği burnumuzun dibinden kaçırmayın!
Look, I don't wanna seem cold or anything, she was a nice lady, may she rest in peace, but can I rent the apartment?
Duygusuz falan gözükmek istemem. İyi bir kızdı. Mekanı cennet olsun ama daireyi kiraya verebilir miyim?
no, she hasn't, but we need your help so that we can keep everybody safe isaac...
Hayır ama, onunla ilgili bize yardımcı olmanız lazım.
She probably can't even remember his name, but she has to have him back, no matter what.
Muhtemelen adını bile hatırlamıyordur. Ama ne olursa olsun onu geri almak isteyecektir.
Can't definitively tell you if she engaged in sexual activity immediately prior to death, but I did find this wedged between her central and lateral incisors.
Ölümden hemen önce bir cinsel aktivitede olup olmadığını kesin olarak söyleyemem ama bu parçayı ön ve yan dişlerinin arasında buldum.
I can't tell you her favorite Beatle, but I can tell you that she was living la Vida unhappy.
En sevdiği Beatles üyesini söyleyemem... ama çok mutsuz bir hayat sürdüğünü söyleyebilirim.
She won't be interested, but it might put a spanner in the works in some way no-one can predict.
Asılsam mı? İlgilenmeyecektir ama kimsenin tahmin edemeyeceği şekilde işlere sekte vurabilir.
I can't help but think about all the songs she won't write that we won't get to hear now.
Artık yazamayacağı ve dinleyemeyeceğimiz şarkılarını düşünmeden edemiyorum.
Or maybe she could tell us that- - that Darryl Van Horne and Sebastian hart are the same person, but either way, Penny, we can't just sit around and wait for bun to wake up from her coma.
Belki de bize Darryl van Horne ve Sebastian Hart'ın aynı kişi olduğunu söyler. Her halükarda Penny, öylece oturup, Bun'ın komadan çıkmasını bekleyemeyiz.
And i know that it's really hard to wrap your brain around it, But she's going to get you killed if you let her, So you can't let her.
Bunu anlaman zor ama buna izin veremezsin.
A lot of our visitors just can't be bothered, but she was nice.
Çoğu konuk zahmet etmezdi, ama o iyiydi.
I don't know, but I'm sure she can help us.
Bilemiyorum ama bize yardım edebileceğine eminim.
I know you can't save him, but I need you to tell me he's gonna be alive when she's born.
Onu kurtaramayacağınızı biliyorum ama kızımız doğduğunda sağ olacağını söylemelisiniz.
- She says she can feel movement, but I can't angle in to hear the fetal heartbeat.
- Hareketi hissettiğini söylüyor. Ama ben bebeğin kalp sesini alamadım.
Can't stand the sight of her. But I love her. I mean, she's my wife.
Bunu yürekten hissediyorum.
I don't know what your father told this woman, and I can't stop her from saying what she's saying, but I can always tell you the truth,
Babanızın bu kadına ne dediğini bilmiyorum ve söylediklerini söylememesi için elimden bir şey gelmez. Ama size gerçeği söyleyebilirim ki, söylediklerinin hiçbiri doğru değil.
She doesn't want to look at them anymore, but she can't bring herself to throw them away.
Demek ki artık görmek istemiyor ama öte yandan atmaya da bir türlü kıyamıyormuş.
But the ones that she seeks she can't see, for they're buried deep inside branches.
Fakat aradıklarını göremez, çünkü onlar dalların içinde gömülüdür.
She says she doesn't want him, but you can never be sure.
Nena istemediğini söylüyor. Ama bilemezsin.
She was with me in Jeju Island and I returned ahead, but I still can't contact her.
Benimle beraber Jeju Adası'ndaydı. Döndükten sonra ona ulaşamadım.
She hates cats and tries to keep me out, but she can't, of course.
Kedilerden nefret ediyor ve beni uzak tutmaya çalışıyor ama başaramıyor tabii ki.
I'll have to hide him from my mother because she can't stand dogs but it's a risk I'm willing to take.
Tabii, köpek görmeye dayanamadığı için annemden saklamam gerekecek ama bu riski alıyorum.
Just good? I can't help but think she is missing out though you know?
Bu aralar biraz farklı..
She's a lovely girl, but she can't cook toast.
Çok tatlı bir kız ama ekmek bile kızartamaz.
I'm starting to understand that she's seeing me as maybe some kind of a loser, but they can't back out.
Ben onun beni görmeye başladığını anlıyorum belki bir çeşit kaybeden, ama onlar dışarı dönemez.
But then you see this girl with this hand knocking herself in the head for being such a fool, crying so hard she can't mostly breathe and all that business like that.
Ama bu kızı elindeki kafasına vururken görseydin, ağlamaktan zor nefes alırken ve bütün bu işi.
But I can't understand what it is, what she's trying to say.
Ama onun ne söylemek istediğini anlayamıyordum.
She says it still ain't much, but she can help.
Kadın parayı yine yeterli bulmamış, ama yardımcı olacakmış.
Like, when she really isn't, so what you end up with aren't words you can read, but a jumble of letters and numbers instead.
Mesela, böyle bir mesaj attığında kelimelerin sonunu okuyamazsın harf ve rakamlar karma karışık bir şekildedir.
Can't speak a word, but she can hunt anything over any terrain.
Konuşamıyor ama her türlü arazide her şeyi avlayabilir.
She can't help but stick the knife in.
Yardım etmez ama kötü hissetmemi sağlar.
I can't say I knew her very well personally, but she is well thought of.
Kişisel olarak çok iyi tanıdığımı söyleyemem ama çok sevilen, sayılan biriydi.
Megan is four months old, and you can't see it yet, but she has Pompe, too.
Megan 4 aylık ve henüz belli olmuyor ama o da Pompe hastası.
We all wish Angela could be with us today... but she can't.
Hepimiz Angela'nın bugün burda olmasını isterdik... ama olamıyor.
Make sure she can't hurt us, but don't kill her right away.
Bize zarar veremesin ama hemen öldürme.
But we can't tell what she's thinking
Ama ne yapmayı düşündüğünü bilmiyoruz.
Yes, this is she, but I can't really talk right now.
evet o, ama şu anda konuşamam.
She can be at my place every now and then but she can't live there.
Ara sıra benim evimde kalabilir ama her daim orada kalamaz.
You can't, but if you did, you would know that she is a life enthusiast.
Tanıyamazsın, ama tanısaydın, onun hayat dolu bir insan olduğunu bilirdin.
She's legally blind, but she can see shapes.
Tıbben kör sayılıyor ama şekilleri görebiliyor.
" They say that Flicka can't be tamed, but I know she can.
" Flicka'nın evcilleştirilemeyeceğini söylüyorlar bence evcilleşir.
But she can't remember anything.
Fakat bir şey hatırlamıyor.
Sure, folks can talk all they want about love and loyalty and all that other shit, but the important thing is... if she doesn't make your wiener hard forget it!
Tabii, insanlar aşk, sadakat ve diğer zırvalar hakkında her şeyi konuşurlar, ama önemli olan kız senin sosisini sertleştirebiliyor mu unutun!
But she's here on Sunday and she can t wait to see you.
Fakat Pazar günü dönecek. Seni görmek için can atıyordu.
But she's decided to sell, she said so. Can't we tell her?
Fakat satmaya karar vermiş bunu oda söyledi Ona söyliyemezmiyiz?
It's about this girl that's in love with this guy. But he's a vampire and his whole family is vampires, so she can't really be with him.
Bir gence aşık olan bir kızla ilgili ama oğlan bir vampir, ailesi de öyle.
I can't say for myself but she seems to be highly amused.
Kendi adıma bir şey diyemem ama şuradaki çok eğleniyor gibi.
I can't help but wonder what would happen if we're halfway across the Channel in that chopper with nowhere to go and she turns into one of those things.
Yardımcı olamam ama, ya biz helikopterle Manş Denizi'ni aşarken, yarı yolda gidecek bir yer olmadığında onlardan birine dönüşürse, ne olurdu diye merak etmiyor değilim.
It's not serious but she can't work this week.
Ciddi bir şey değil ama bu hafta çalışamayacak.
- I'm sorry, but she can't have visitors.
- Üzgünüm ama eşinize ziyaret yasağı var.
She can change her face, but she can't change her aura.
Yüzünü değiştirebilir ; ama aurasını asla.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she is 47
but she's not here 34
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but she does 37
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she is 47