English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But what about me

But what about me Çeviri Türkçe

1,020 parallel translation
Sure, it's smart, but what about me?
Evet, çok akıllıca, ama ben ne olacağım?
But what about me?
Peki ya ben?
- But what about me?
- Pek ben ne olacağım?
But what about me?
Ya ben ne olacağım peki?
But what about me?
Ama ya ben?
Yes, but what about me?
Evet ama hangi konuda ben?
But what about me?
Ya ben?
Oh, but what about me back?
Peki ya belim?
- But, Tex, what about me?
- Fakat, Tex, ya ben?
But what exactly do you expect me to do about this?
Bu konuda tam olarak ne yapmamı istiyorsun?
Personally, I think the girl's crazy about you... but what you can see in a beautiful, young and talented girl is beyond me.
Bence kız senin için deli oluyor ama güzel, genç ve yetenekli bir kızda senin görebileceklerin, beni aşar.
I don't know what idea you have about Calamity and me, but...
Calamity ve benim hakkımda nasıl bir fikrin olduğunu bilmiyorum, ama...
I don't exactly remember what it was... but something about me being attractive or something like that.
Tam hatırlayamıyorum... çekici olduğum gibi bir şeydi.
I do not care who you are or what you are or what they may say about you, but I want to hear from your own lips that you are not a traitor, that you would not lead these people in revolt against me.
Kim olduğun ya da ne olduğuna aldırmıyorum... ama hain olmadığını ve bu insanları bana karşı ayaklandırmayacağını kendi dudaklarından işitmek istiyorum.
But what do you care about me?
Benimle neden ilgileniyorsun?
My curiosity's killing me, but what are you so rambunctious about tonight?
Doğrusu meraktan ölüyorum. Bu gece neden bu kadar ısrarcısın?
The use of it, you may have got from me but what about the love of it?
Kullanmayı belki de Benden kaptın Ya ona olan aşkın?
- What about me then? I'm guilty, but they don't want me here.
Ben de suçluyum ve kendimi tutuklatmak istiyorum!
You want me to be happy, but what about yourself?
Mutlu olmamı istiyorsun, peki ya sen?
John, forgive me, but I don't know what you're talking about.
John, özür dilerim ama neden söz ettiğini anlamıyorum.
But you're the only one that can help me. Anyway, I don't know what you're making all the fuss about.
Üstelik, neden ortalığı velveleye verdiğini bilmiyorum.
Look, it's all very well us talking like this, you know, like it was a game, but I wish you'd tell me what it's all about, because, honest to God, I just got out of bed,
Bak, bu şekil konuşmamız pek hoştu,.. ... yani, oyun oynuyormuş gibi, ama bana olan biteni anlatmanı isterdim,.. ... çünkü Tanrı şahidim olsun, daha yataktan henüz kalktım,..
I don't care what you say about him in your column, but don't try to sell me on Kimble's innocence.
Kendi sütununda onun hakkında ne yazarsan yaz ama Kimble'ın masumiyetini bana satayım deme.
I've been concerned about what I left with you, but I'd like you to hold it for me a little longer.
Sana emanet ettiğim şeyle ilgili endişelenmiştim, ama benim için biraz daha tutmanı istiyorum.
.. but what's to prevent me to get a bullet in the back of my head about one second after I point him to Pardee?
.. ama Pardee'yi bulduğumuzda ensemden bir kurşunla vurulmamı ne engelleyecek?
But I really do think he would see me if he knew what I'd come about.
Ama gelme nedenimi bilseydi benimle görüşürdü diye düşünüyorum.
Look, I can't explain what this is all about, but you must trust me.
Bak, herşeyi açıklayamam, fakat bana güvenmelisin.
No. But that's what occurred to me, and I wanted to tell you about it.
Hayır ama bunu ben de düşündüm ve size anlatmak istedim.
But Le Chiffre, what about me?
Fakat Le Chiffre, bana ne olacak?
What isn't? Well, I know it's easy enough to figure out about a patient or a guy like me that's always hanging around all the time, but what about a stranger?
Bir hastayı ya da ortalıkta dolaşan benim gibi birini çözümlemenin kolay olduğunu biliyorum fakat bir yabancı olsaydı nasıl olurdu?
We're just about to close, but for you, tell me what it is you like... and I'll see to it personally.
Kapatmak üzereydik ama seninle bizzat ilgilenirim.
when I suddenly realized that Françoise didn't fear what she might learn about me, but something I might have discovered about her, something which was only dawning on me at that very moment.
Ama benim onun hakkında öğreneceğim bir şey işte o an aklım dank etti.
But will you be so good as to tell me what is so criminal about the way I acted?
Ama lütfen söyler misiniz davranışlarımın neresi suç olarak görülebilir?
What I am about to do will go against your will... but please forgive me.
Yapmak üzere olacağım şey vasiyetine aykırı ama lütfen beni affet.
But you know, I see all the time on the television show... the scene of the evil criminal and the policeman, and the policeman knock on the door... and the criminal, he ask about, you know, what you have ask me- - the search warrant.
Ama bilirsiniz işte, televizyonda sürekli görürüm cani suçlu ve polisin olduğu sahne ve polis kapıyı çalar ve suçlu, bana sorduğunuz şeyi sorar, bilirsiniz işte, arama emri.
Excuse me, but what you were saying about Perugino...
Afedersiniz, ama Perugino hakkında ne diyordunuz...
Yeah, but... that's what you like about me, right?
Evet, fakat... benden bu yüzden hoşlanıyorsun, değil mi?
But I gave him cause to remember me. Hey, what about my supper?
Ama ben beni hatırlaması için bir neden verdim.
All right, I'm a big star, but what's really profound about me is that I'm a big star with a big fan club
Tamam, büyük bir yıldızım ama işin özünde ben büyük bir hayran kitlesine sahip büyük bir yıldızım.
But believe me, I'm terribly upset about what's happened.
Fakat inanın, olanlara müthiş üzüldüm.
But what mattered most was knowing how you three felt about me.
Ama içlerinden en önemlisi siz üçünüzün benim hakkında neler hissettiğinizi bilmekti.
Excuse me, good comrade soldier but exactly what story are you gonna tell Schroeder about all this?
Affedersin iyi asker yoldaş ama Schroeder'e ne söyleyeceksin?
But then you saw what Jill wrote about me in that book.
Jill'in kitabında da yazdığı gibi...
And the next step's even more important than that and that's getting people to play the dad-burned thing, but right now what you and me have to worry about...
Bir sonraki adım bundan bile daha önemli. Bu lanet şeyi çalmak için insanları çekmek. Ama şimdi endişelenmemiz gereken şey...
I'm sorry about what happened to Archie, but since you boys kicked me out you can just go ahead and fight your own fights.
Archie'ye olanlar için üzgünüm, ama seninkiler beni kovduğu için kendi kavgana devam edebilirsin.
But that's why people are amazed about me now,'cause of going through that, and then dealing with what I'm dealing with, even though it's common littery bull-crap in a way.
Fakat insanlar bana neden şaşırıyorlar, neden bakıp geçiyorlar, neden neyle ilgili diyorlar Benle ilgili, hala süregelsede benimle ilgili.
I know I make a lot of jokes about Vera, but... the truth is if that woman ever packed her bags and left me, I don't know what I'd do... first.
Vera ile ilgili bir sürü şaka yaparım ama doğrusu çantasını toplayıp beni terk etse ne yaparım bilmiyorum, kutlamak için.
I don't know what it is about you, but you do bring out the devil in me.
Sende ne olduğunu bilmiyorum ama... içimdeki şeytanı açığa çıkarıyorsun.
I don't care what happens to me, but if somebody doesn't do something about it, we're all gonna die!
Bana ne olacağı umurumda değil, ama biri bir şey yapmazsa, hepimiz öleceğiz!
I don't mean to seem ungrateful, but what exactly did you say about me in group therapy?
Nankör gözükmek istemem ama grup terapisinde benimle ilgili tam olarak ne anlattın?
Correct me if I'm wrong, but what we're talkin'about here is a $ 2,000 discrepancy.
Yanlışım varsa söyle burada bahsettiğimiz 2.000 dolarlık fark.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]