English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But you're married

But you're married Çeviri Türkçe

323 parallel translation
I suppose you'll think I'm a meddling old fool, but... You know, I'd feel a good deal better if you'd clear out of this place after you're married, and have nothing more to do with Mr. Beaumont.
Benim ihtiyar bir bunak olduğumu düşünüyorsunuzdur ancak evlendikten hemen sonra buradan ayrılır ve bay Beaumont'la daha fazla muhatap olmazsanız sevinirim.
But remember Georgette, you're a married woman... and Francois is little bit jealous.
Ama unutma Georgette. Sen evli bir kadınsın. Ve Francois kıskanç bir adam.
If she finds out, she won't be upset about our affair but because you lied to her since you're married. Shéll never forgive you.
İlişkimizi öğrendiği takdirde bundan üzülmeyebilir ama... evlendiğinizden beri ona yalan söylediğin için... seni asla affetmeyecektir.
No, but I'm afraid after we're married a while a beautiful young girl will come along and you'll forget all about me.
Hayır, ama evlendikten sonra güzel bir kızın gelip beni unutmandan korkuyorum.
It seems the wrong way to start out married life... but you're the boss.
Bence evlilik hayatına başlamak için yanlış bir yöntem... ama patron sensin.
But if you figure on getting married with my rock, you're nuts.
Ama benim elmas yüzüğümle evleneceğim sanıyorsanız kaçık sizsiniz.
You're really a darling... but you don't realize that I'm a married woman.
Gerçekten çok tatlısın ama benim evli bir kadın olduğumun farkında değilsin.
After all, you're engaged to be married in a few weeks... but I suppose that in wartime life moves a lot faster.
Neticede bir kaç hafta sonra evleneceksiniz... ama sanırım savaş zamanı hayat daha hızlı akıyor.
You're gonna get married, but not to Albert.
Evleneceksin, ama Albert ile değil.
But you're hardly free, since you're practically married.
Ama pratikte, evlenene kadar özgür olman zor gözüküyor.
- But you never told me you're married.
- Ama bana evli olduğunu söylememiştin.
He dislikes you, but his criticism of your talents wouldn't go that far to image that you're married to an American agent.
Senden hoşlanmıyor ama yeteneklerine yaptığı eleştiriler senin bir Amerikan ajanıyla evli olduğunu hayal edecek kadar ileri gitmez.
I'm sorry to trouble you, but if the master should mention me to you, would you please say that we're engaged to be married?
Çok özür dilerim fakat eğer efendi benim hakkımda soracak olursa nişanlı olduğumuzu ve evleneceğimizi söyleyebilir misin ona?
The man I married in England I could talk to... but you're not that man.
İngiltere'de evlendiğim adamla konuşabilirdim... ama sen o adam değilsin.
But if you're not married?
- Ama insan evli değilse nasıl olur?
You'd like to all right, but you're married.
İstersin ama evlisin.
Now, look, son this wedding might have been a little unexpected and all of that but you're just as married as you're ever going to be.
Bak evlat bu düğün hatta tüm olanlar pek alışıla gelmiş bir şekilde olmadı........ fakat öyle ya da böyle siz artık evlisiniz.
We ain't getting married, but you're too bullheaded to listen!
Evlenmeyeceğiz, ama sen dinlemeyecek kadar inatçısın!
So, you're not married, but you'd like to be.
Demek evli değilsiniz ama evlenmek istiyorsunuz.
And then, do it later on but that seems like such a hack's way of getting married, so we're going to drive up-state, or over to Jersey, or wherever it is that you do it, and do it.
Gerisini de sonra yapacaktık. Ama bu çok sıradan göründü, o yüzden... Jersey'e veya bu işler nerede yapılıyorsa oraya gidip... yapacağız.
More than probable you will be... but first you're goin'to church and get married, ya hear?
- Muhtemelen öyle olacak. Ama önce kiliseye gidip evleneceksin, duydun mu?
Oh, uh, this is a funny question to be asking your own brother but you're not married, are you?
Öz kardeşine böyle bir soru sormak biraz tuhaf kaçacak ama evli değilsin, değil mi?
Yes, but you see, we're going to get married as soon as she gets out of the sanitarium.
Evet, fakat görüyorsunuz, senatoryumdan çıkar çıkmaz eveleneceğiz.
For a month or two after you're gone, your wife and kids might take flowers to the cemetery, but once she's married again and the kids start calling Uncle Bill "Dad", your little grave will become just a mass of weeds.
Sen ölünce bir iki ay karınla çocukların mezarlığa çiçek götürür, ama yeniden evlenip çocuklar Bill'e "Baba" demeye başladı mı, mezarını otlar bürür.
I realize, of course, that you're married, but I promise there'll be no complications.
Evli olduğunuzu anlıyorum ama size sorun çıkarmayacağım, söz.
- Ar, but you're not married to me.
- Evet, ama biz evli değiliz.
But you see, the thing is, I don't want him to know about this until after we're married.
Ama anlarsın, mesele şu ki evlenene kadar onun bunu bilmesini istemiyorum.
But it's a sin unless you're married.
Evlenmeden önce günah.
But you're not married.
Ama siz evli değilsiniz.
But if you're honest, if you love him, if he loves you, as you claim, well, get married.
Eğer dürüstsen, dediğin gibi birbirinizi seviyorsanız evlenin.
But if you're married, what should I do with you?
Ama evlendiysen, seninle ne yapayım artık?
you're gonna say, "It was OK the day I got married, " and I didn't much mind the day I first fell in love, "but seeing the sky with the Great Waldo Pepper, that beats'em all!"
Sen de diyeceksin, "Evlendiğim gün fena değildi" Ve ilk âşık olduğum günü pek de önemsemiyordum "Ama Büyük Waldo Pepper ile gökyüzünü görmek, hepsini alt eder!"
But when we're married, you can have the same freedom.
Ama evlendiğimiz zaman, aynı serbestliğe sahip olacaksın.
I wouldn't have told you even now, but they're married.
Şu an bile söylemeyecektim sana, ama evlendiler.
Maybe it's different if you don't have children, but even if Charley and I aren't living together, and even if we're sleeping with other people, even if he were to get married again he's still my husband and he's still the father of my children and....
Belki çocuk olmasa farklı olabilir, ama Charley ve ben beraber yaşamıyor başkalarıyla yatıyor olsak da, o tekrar evlense bile hala benim kocam ve hala çocuklarımın babası.
You're a good man, but I've been married to a good man.
Sen iyi bir adamsın ama iyi bir adamla evliydim.
You see, you're not married yet, but you're suffering already.
Gördün bak, henüz evlenmedin, ama şimdiden acı çekiyorsun.
But the truth is, you're unhappiIy married... and I'm gonna take you away from all this.
Ama gerçek şu ki evliliğinde mutsuzsun. - Seni buradan uzaklaştırmak istiyorum. - Evet.
Excuse me, but if you're married, why are you going out?
Kusura bakma, ama madem evlisin neden çıkıyorsunuz ki?
Well, it was more like he kind of bumped into me, but, you know, when you're married to Al, that is a massage.
Ama daha çok bir çarpma gibiydi, fakat bilirsin, Al ile evliysen bu bir masajdır.
- I know I'm the last person you expected to see here... and maybe you don't believe this, but you're the gal for me... and I'm the guy for you, and we're gonna get married and there ain't two ways about it.
Evet? Burda görmeyi umduğun en son kişi olduğumu biliyorum. Belki buna inanmıyor olabilirsin, ama sen benim kadınımsın ve ben de senin erkeğinim.
- But you're already married.
- Ama sen de evlisin.
But then, you're not a married man, are you, sir?
İyi ama siz evli değilsiniz ki efendim.
I know that's so hard for you to comprehend because you're married. But it's so lonely out there.
Evli olduğun için, yalnızlığın ne demek olduğunu bilemezsin.
Albert, you're great in bed and you're my biggest account... ... but you're married!
Albert, yatakta müthişsin ve benim en önemli müşterimsin fakat sen evlisin!
But I feel like... If you're married...
Ama bence evliysen...
BUT LISTEN, I TOLD YOU, SHORTLY AFTER YOU'RE MARRIED,
Ama, dinle.
It's time you got married, but you don't look as if you're crazy about girl.
Evlenme yaşın geldi ama yanıp tutuştuğun bir kız yok gibi.
Vada, I know that traditionally, you're not supposed to do a lot of these things before you're officially married but these are very special circumstances.
Vada, resmen evlenmeden bu tür şeyleri... yapmamak gerektiğini biliyorum... ama bunlar çok özel durumlar.
I want to get married. But if you're not sure, tell me.
Ben evlenmek istiyorum ama senin şüphelerin varsa bana söylemelisin.
You're still married, but no one has seen your family recently.
Ama son zamanlarda ailenden kimseyle görüşmedin. Neredeler?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]