By the window Çeviri Türkçe
702 parallel translation
Well, you see, sir john, it was like this... only after the murder, when the knocking woke us up, i was over by the window slipping on my negligee, and i popped my head out of the window
Bakın Sir John, şöyle bir şeydi. Cinayetten hemen sonra, kapımız çalıp bizi uyandırdığı zaman geceliğimle birlikte pencere kenarındaydım.
I could have left by the window, unnoticed, but I risked being discovered.
Siz fark etmeden pencereden çıkabilirdim, ama yakalanma riskini göze aldım.
And if you try and escape by the window, I shall follow you, and no one in the world can save you.
Pencereden kaçmaya çalışırsan, peşinden gelirim,... ve hiç kimse seni kurtaramaz.
Why you didn't stand by the window?
- Neden pencereye geçmiyorsun?
Or perhaps by the window would be better?
Yoksa pencere kenarı daha mı iyi olur?
It's cooler by the window.
Pencerenin yanı daha serin.
- Is there a table by the window? - I think so.
- Pencere yanında bir masa var mı?
Get up by the window.
Pencerenin yanına git.
- May I sit by the window, Aunt Mary?
- Pencere yanında oturabilir miyim teyze?
I'll make up your bed by the window
Yatağını pencerenin yanına açacağım.
I saw them standing by the window.
Onları pencerenin yanında beklerken gördüm.
Well, they'll assume you came in by the window.
Camlı kapıdan girdiğini düşünecekler.
And you suggest he came in by the window.
Camlı kapıdan girdiğini öne sürüyorsunuz.
Come on over here by the window!
Pencerenin önüne gel.
There was a full moon, and I sat by the window because I thought it would show off my new nightie to advantage.
Dolunay vardı. Pencerenin kenarına oturdum. Geceliğimin daha güzel görünmesi için.
You were sitting by the window because it was a full moon and you'd worked yourself up to a certain enthusiasm.
Dolunay vardı. Pencerenin kenarına oturmuştun. Yakınlık besliyordun.
Not being part of the circle, you two had better sit by the window.
Çemberin parçası olmadığınızdan siz ikiniz pencerenin yanında otursanız daha iyi.
- Said he came in by the window.
- Pencereden girdi diyor.
But you'll find Yvonne on the bench by the window.
Yvonne'yi pencerenin orada ki bankta bulabilirsin.
He was standing by the window, and he... he was trying to get out... and that thing was all over him... and then...
Pencereye doğru duruyordu ve- - Ve kurtulmaya çalışıyordu... O şey her yerini kaplamıştı...
She has said he would wave us with a bunch of flower by the window.
Onun nesi var? Buketiyle el sallayacağına söz vermişti.
You were probably by the window... looking out on the garden.
Sen, bahçeye bakan pencerenin yanındaydın muhtemelen.
- By the window?
- Pencerenin oradaki mi?
If we stand by the window, shoot them.
Pencereden onları vurabiliriz.
You at the table by the window and I in front of it.
Sen camın önündeki masada, ben senin önündekinde. Ama sen beni görmüyordun.
- I sleep here, Ruth sleeps by the window.
- Ben bu tarafta uyurum, Ruth pencere tarafında.
She's sitting over there by that window and elegantly sipping on a glass of wine while staring out at the skyline.
Orada oturuyor. Gece manzarasını izlerken lüks bir şarap içiyor.
Enters through the window... You sneak by the doors...
Pencereden içeri girer kapılardan geçip gizlice sokulursunuz...
You'll sit by this window and check the shipments.
Şu pencerenin başında oturup sevkıyatları kontrol edeceksin.
And he backed away from it step by step, right up to the window.
Ve ondan, adım adım uzaklaşarak pencereye kadar geriledi.
Miss Novotni and I can manage the novelty window by ourselves.
Bayan Novotni ile beraber yeni ürünlerin vitrinini düzenleyebilirim.
By the way, I have some unusual ideas for that window display.
Bu arada vitrin düzeni için gerçekten sıra dışı fikirlerim var.
Well, I just happened to be in the powder room powdering my nose, of course, and I looked out the window and I saw Mr. Fabrini and Mrs. Carlsen standing by the side of his car arguing.
Ben o sırada makyaj odasındaydım. Makyajımı tazeliyordum tabii ve camdan dışarı baktım. Bay Fabrini ile Bayan Carlsen'ı arabasının yanında tartışırken gördüm.
We were just passing by and we saw you in the window.
Biz sadece buradan geçiyorduk ve pencerede sizi gördük.
Loxi, he's waiting for you by the round window in the vestibule.
Loxi, antredeki pencerenin yanında seni bekliyor. Jack!
# Then the trained horse, his old mate, # stops by the door as if rooted to the ground, # and under the beauty's window # he waits sometimes until the morning comes.
# Sonra eğitimli at, eski dostu, # yere kök salmış bir kapı gibi durur, # ve güzelliğin penceresi altında, # bazen sabahın olmasını bekler.
I stared out of that railway carriage window into the dark... and watched the dim trees and the telegraph posts slipping by... and through them, I saw Alec and me.
Pencereden karanlığa baktım ve geçip giden loş ağaçlarla telgraf direklerini izledim ve aralarından, Alec'le kendimi gördüm.
The fellow'll put an end to his pain and nightmare fantasies either by blowing his brains out or dropping himself out of a window.
Acılarına ve kabuslarına beynini uçurarak veya camdan atlayarak son verecek.
From this point, the window of the café is obscured to a point... of four and a half to five feet by steam.
Bu noktadan, kafe penceresi dört, dört buçuk ayaktan buhar yüzünden belirsizleşmişti.
You wanna sit by the window?
Cam kenarına oturmak ister misin?
I've got a melancholia religiosa, complicated by a lesion to the arteria radialis, through the window here.
Melankolik depresyon geçiren bir hastam var. Buradaki pencerenin biriyle kestiği bileğinde komplikasyon var.
Sometimes I just like to sit outside by a window and listen to the music.
Bazen sadece camdan dışarı bakıp, müzik dinlemeyi tercih ediyordum.
When I passed by his apartment at least the third or the fourth time... there was a light in his window.
En az üç dört kez evinin önünden geçtim. Evin ışıkları açıktı.
If the shutters are open and there is a light in the window, you can stop by for your shirt.
Panjurlar açık ve içeride ışık varsa gömleğin için uğrayabilirsin.
Therefore, the train had been roaring by the old man's window a full ten seconds before the body hit the floor.
O zaman, vücut yere yığılmadan önce on saniye boyunca tren yaşlı adamın penceresinde gürlüyordu.
I proclaim my sister for giving in to the temptation of vanity... by looking at herself in a glass window.
Beyhude şeylerin albenisine kapıldığım için... pencereden dışarı baktığım için kusurumu beyan ediyorum.
From my window, I can see the passers-by that are shocked.
Aşağıda yürüyen insanları sarmalayan bir rahatsızlık bulutu seziyorum. Yazdın mı, evladım?
I lifted several prints off the clamps you found by the open window.
Açık pencereden almış olduğun izlerden bir kaç parmak izi buldum.
Even bumped into him by accident... followed him when he tried to run out again, cornered him on the train... threw him out the window and, without bothering to tell the other two... took all the money for yourself.
Belki de tesadüfi olarak onunla karşılaştı. Adam tekrar kaçmak isterken onu takip etti ve bir trende sıkıştırdı. Adamı pencereden attı ve diğerlerine bundan bahsetmeye gerek görmedi,
In the middle of the night, by climbing out of the hotel window.
Evet! Gecenin bir köründe pencereden sıvıştık.
I looked out the window and there he was driving by in his car.
Pencereden baktım ve tam oradaydı, arabasıyla geçiyordu.
by the way 9822
by the sea 31
by the end of the week 21
by the power vested in me 31
by then 159
by the end 42
by the grace of god 46
by the river 32
by the sound of it 17
by the looks of it 63
by the sea 31
by the end of the week 21
by the power vested in me 31
by then 159
by the end 42
by the grace of god 46
by the river 32
by the sound of it 17
by the looks of it 63
by the time you read this 25
by the 56
by the end of the day 31
by the book 43
by the by 46
by the year 20
by the door 20
by the look of it 40
by the looks of things 18
by the time i was 17
by the 56
by the end of the day 31
by the book 43
by the by 46
by the year 20
by the door 20
by the look of it 40
by the looks of things 18
by the time i was 17
by the time i got there 34
the window 97
the windows 34
windows 96
window 114
by that time 70
by this time 33
by this time tomorrow 31
by that 36
by that logic 19
the window 97
the windows 34
windows 96
window 114
by that time 70
by this time 33
by this time tomorrow 31
by that 36
by that logic 19