English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Comfort her

Comfort her Çeviri Türkçe

522 parallel translation
If she ever comes to you at night, you need to sincerely comfort her.
Bu yüzden gece rahatlamak için yanınıza geliyor.
Comfort her in her troubles, O God... and let her worries be not more than she shall bear at her age.
Zor günlerinde ona yardım et, Ulu Tanrım. Üzüntüsü yaşından büyük olmasın.
If it would comfort her to stay in the same room... I cannot see why you should object.
Eğer aynı odada kalmak bayanı rahat ettirecekse karşı çıkmanız için bir neden göremiyorum.
"To live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony? " Wilt thou love her, comfort her, honor her... " and keep her in sickness and in health, and forsaking all others...
"Kutsal evlilik müessesesini Tanrı'nın buyruklarına uygun şekilde sürdürmeyi" bu kadını sevmeyi, rahat ettirmeyi, ona saygı duymayı "hastalıkta ve sağlıkta yanında olmayı ve yaşadığınız süre boyunca" başka herkesi unutup yalnızca ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun? "
And when he wants to comfort her, she flees, turning into a butterfly.
Teselli etmek istediğinde de kaçıyor ve ardından da kelebeğe dönüşüyorlardı.
Please come and comfort her.
Lütfen gelip onu teselli edin.
Wilt thou love her, comfort her, honour and keep her in sickness and in health, and forsaking all others, keep thee only unto her so long as ye both shall live?
Onu sevecek, rahat ettirecek onurlandıracak, hastalıkta ve sağlıkta yanında olacaksın. Ve, diğerlerinden vazgeçerek ikiniz de hayatta olduğunuz sürece sadece ona bağlı kalacak mısın?
Go to comfort her Papa, he'll need it. And me too.
Git de babasını teselli et, ihtiyacı olacak.
Yes... I'll write it on her gravestone to comfort her.
Oldu, karımın mezar taşına "huzur içinde yat" yazınca ödeşiriz.
Ascend her chamber, hence and comfort her.
Odasına çıkıp. yatıştır sevgilini.
Mauni would become another Hilda. Another Hilda, lonely and sad, without anyone to comfort her.
Bir tane daha Hilda yaratmış olursun..... üzgün ama ağlayamayan biri.
- You should go comfort her.
- Git de onu teselli et.
Comfort her.
Rahat ettir onu.
If you let her comfort me for the time I have left, If you don't hurt me again,
Kalan günlerimi bu kadınla geçirme fırsatını verirsen bana...
Roderick... the greatest happiness a mother knows... is when her children come to her for comfort.
Roderick, bir annenin bildiği en büyük mutluluk çocuklarının rahatlamak için onun yanına sokulduğu zamanlardır.
I think that you might as well appear publicly again to comfort her
Hayır.
Have to use my singing to comfort her
Onu rahatlatmak için şarkı söylüyorum.
Good, good I, I want to ask you to comfort her for me once
Onu rahatlatmak istiyorum.
Don't I have a lovely home, a celebrated husband, the best servants, every comfort, social position?
Elimin altında harika bir ev tanınmış bir kocam, en iyi hizmetçiler, her türden lüks ve sosyal bir konumum yok mu?
Always the prop and comfort of his dear mother.
Her zaman sevgili annesine destek ve yardımcıydı.
Wilt thou, Gilbert Martin, take this woman to thy wedded wife, to love, comfort and honor her, and forsaking all others, keep thee only unto her so long as ye both shall live?
Sen, Gilbert Martin, bu kadını karın olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Should her accustomed native comfort perforce conform to England's warm drinks, cold rooms, draughty windows, smoky chimneys, faulty plumbing?
Alışık olduğu konfor İngiltere'nin ılık içkilerine, soğuk odalarına, cereyanlı pencerelerine, tüten bacalarına, çürük su tesisatına zorla uyum mu sağlamalı?
And I am going to continue to do everything I can, regardless of cost... to make it possible for him to bring that same spiritual comfort to other people.
O delikanlının aynı ruhsal teselliyi başkalarına da vermesini mümkün kılmak için neye mal olacağına bakmadan elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim.
Although he was a kind and devoted father, and gave his beloved child every luxury and comfort, still, he felt she needed a mother's care.
Her ne kadar iyi ve kendisini adamış bir baba olsa ve sevgili çocuğuna her türlü lüks ve rahatlığı verse de hala onun bir annenin ilgisine ihtiyacı olduğunu düşünüyormuş.
We gotta see Stonewall get a Christian burial, and his wife hear some words of comfort said over her man.
Demiryumruğa bir Hıristiyan cenazesi yapılmalı ve karısı bu adam hakkında iyi sözler dendiğini duymalı.
" Will you love, comfort, honor and keep her in sickness and in health...
" Onu sevip mutlu edecek, onurlandıracak, hastalıkta ve sağlıkta...
It would certainly provide her with great comfort in her pld age if she was to fall in love
Eğer aşık olmuşsa bunun ona çok faydası dokunur.
We provide for their every wish and comfort.
Her türlü konforu sağlamaya çalışıyoruz.
For our every wish and comfort.
Her türlü rahat ve konforumuz için.
Well, if keeping the ashes in the house will be any comfort to her...
Pekâlâ, külleri evde bulundurmak onu avutacaksa...
We give thee humble and hearty thanks for this, thy bounty... beseeching thee to continue thy loving kindness... that our land may still yield her increase, to thy glory and our comfort.
Bize bahşettiğin rızk için sana gönülden şükrediyor ve cömertliğinin devamı için sana yalvarıyoruz. Senin büyüklüğünle topraklarımızdan ekin eksik olmasın.
Look, Jordy... there's ways of living, and there's ways of doing things... that folks abide by when they want to live right and happily... in the comfort of their own people.
Bak Jordy... Yaşamanın bir adabı vardır, tanıdıklarıyla uyum içinde doğru ve mutlu yaşamak isteyen insanlar bilir ki her işi yapmanın bir usulü vardır.
Katsumi, wilt though have this man to thy wedded husband, to live together after God's ordinance in the holy state of matrimony, love him, comfort him, honor and keep him, in sickness and in health,
- Evet. Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
However, you'll find everything has been prepared for your comfort.
Ama rahat etmeniz için her şey hazırlanmıştır.
By the provision of Vinolia Otto Toilet Soap for her first-class passengers... the Titanic also leads... as offering a higher standard of toilet luxury and comfort at sea. "
"Titanik, ayrıca birinci mevki yolcularına sunulan Vinolia Otto banyo sabunları ile de... denizlerde yüksek tuvalet lüksü ve rahatlığı sunarak liderliğini koruyor."
I cannot refuse saying some words of comfort and praying to God for her.
Teskin edici bir kaç söz söylemeyi... ve onun için Tanrı'ya dua etmeyi reddedemem.
He's capable of anything for his comfort!
Rahatı için her şeyi yapar!
But if I can give her comfort in a lie I'm sure God won't kick me out of heaven for it.
Ama bu yalanla onu rahatlatabilirim... Bunun için cennetten kovulmam.
All I have now to comfort me is the... distant echo of her voice... the imagined sound of her footsteps.
Şimdi elimde kalan, beni rahatlatan tek şey, onun sesinin uzaklardan gelen yankısı. Adımlarının hayalî sesi.
Prefabs with every comfort.
Her türlü ihtiyacı karşılayacak prefabriklerde kalacaksınız.
But the legacy of no comfort to her.
Ama bu onu rahatlatmadı.
Now she stretches out her hand and has no one to comfort.
Nasıl da tek başına kaldı... şimdi kimsesi kalmadı.
In my trade there are a hundred clichéd phrases of comfort for every human condition.
Bizim meslekte her türlü duruma uyan, çok çeşitli rahatlatıcı sözler vardır.
Being unequipped at last to adequately provide for her, he sent her to a home, hoping that there she would receive all the care and comfort she required.
Annesinin ihtiyaçlarını karşılamaya gücü kalmadığından, ihtiyacı olan tüm bakım ve rahatlığı alabileceğini umarak onu bir huzurevine göndermiştir.
It may bring her loved ones some measure of comfort to remember that this woman lived a good life, and a productive life.
İyi ve üretken bir hayat yaşadığını bilmek sevenlerini belki biraz rahatlatır.
They have every comfort - you're looked after as long as you live.
Her türlü konfora sahipler - ne kadar uzun... yaşarlarsa yaşasınlar bakımları yapılır.
Even in this disagreeable situation Ivan Ilyich found comfort
" Her şeye rağmen, lvan Illitch kendine bir teselli buldu.
Her mother, an alcoholic turns to religion for comfort and quickly becomes a fanatic.
Alkolik olan annesi avunmak için dindar olur ve hızla bir bağnaza dönüşür.
These things are always so very tragic, but I can perhaps be of some comfort to you in this hour of need.
Bu tipler her zaman çok trajiktir, ama belki sizin için bu ihtiyaç saatinde teselli olabilirim
In her gentleness and beauty, we see the daughter we will never father the sister left behind the sweetness and comfort of a wife.
Onun nezaketinde ve güzelliğinde, hiç büyütemeyeceğimiz kızımızı, arkamızda bıraktığımız kızkardeşimizi bir kadının tatlılığını ve huzurunu buluyoruz.
You hav e e v ery modern comfort large kitchen and garbage disposal.
Geniş bir mutfak ve çöp öğütücü gibi... her türlü modern konfora sahipsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]