Couldn't be happier Çeviri Türkçe
249 parallel translation
I couldn't be happier, sir.
Beni daha mutlu edemezdiniz efendim.
I couldn't be happier, madam.
Beni daha mutlu edemezdiniz hanımefendi.
Your guests were also wondering whether the music couldn't be a shade more on the, shall we say, happier side?
Konukların ayrıca müziğin biraz daha.. .. neşeli olup olamayacağını merak ediyorlar.
I couldn't be happier.
İyi. Bu kadar sevinemezdim.
I just couldn't be happier.
Ben bundan daha mutlu olamazdım.
Yes, dear, the Emperor couldn't be happier.
Evet canım, imparator buna çok mutlu oldu.
Darrin, I couldn't be happier for you.
Darrin, senin adına çok sevindim.
Victoria, I couldn't be happier or prouder of you.
Matmazel Goren, siz niçin hiç evlenmediniz?
She couldn't be happier and the other children will be with us.
Bundan daha mutlu olamazlar. Hem öbür çocuklarımızda yanımızda.
I couldn't be happier for you.
Senin adına mutlu oldum.
Now, that man over there, he's the prosecuting attorney, and he couldn't be happier today.
Şurada oturan bey savcı. Hiç bu kadar mutlu olmamıştı.
I couldn't be happier for both of you.
Sizin adınıza çok sevindim.
- Couldn't be happier.
- Daha mutlu olamazdım.
We couldn't be happier.
Daha mutlu olamazdık.
- I couldn't be happier, absolutely.
- Evet, daha mutlu olamazdım, kesinlikle.
I couldn't be happier. [Chuckles]
Daha mutlu olamazdım.
In fact, I couldn't be happier!
Daha mutlu olamazdım!
Yeah. Couldn't be happier.
Yangın indirimi var!
I couldn't be happier.
Çok sevindim.
Apart from 15 calls a day wondering where the fuck it is, they couldn't be happier.
Günde 15 kere arıyorum, memnun olmuyorlar.
Couldn't be happier.
Daha mutlu olamazdık.
Sap of life. Couldn't be happier if I was twins.
İkizim olsa bile daha mutlu olmazdım.
Yes. We just couldn't be happier about this.
Evet, bu konudaki mutluluğumuzu anlatamayız.
Mashed potatoes and gravy, Marie. I couldn't be happier about baby steps.
"Bebek Adımları" ile çok daha mutlu olamazdım.
And I couldn't be happier!
Ve daha fazla mutlu olamazdım!
Yeah, I couldn't be happier.
Evet, büyük bir mutluluk.
I couldn't be happier, dearest.
Daha mutlu olamazdım bir tanem.
Well, I couldn't be happier.
Daha mutlu olamazdım.
We couldn't be happier that you got one.
Bir motosikletinin olması bizi çok sevindirdi.
Marty, I couldn't be happier with the way this worked out.
Gidişattan daha memnun olamazdım.
And the bosses, they couldn't be happier.
Patronlar daha mutlu olamazdı.
Honey, I couldn't be happier than if they were based on real grades.
Gerçek notlara dayansalardı daha mutlu olamazdım.
Couldn't be happier.
Daha mutlu olunamaz.
I couldn't be happier.
Daha mutlu olamazdım.
I couldn't be happier for you.
Senin için daha fazla mutlu olamazdım.
And I couldn't be happier.
Daha mutlu olamazdım.
- I couldn't be happier.
- Daha mutlu olamazdım.
I couldn't be happier for you and James.
James ve senin için ne kadar mutluyum bir bilsen.
I couldn't be happier.
Ben çok mutluyum.
It just seemed like too much trouble but then fate... dropped one into my lap... and I couldn't be happier.
Sadece çok fazla sorun gibi görünüyordu ama sonra kader... kucağıma bir tanesini düşürdü... ve daha mutlu olamazdım.
Oh, Trish. That's too funny, when I couldn't be happier.
Oh, Trish. bu çok komik, yani daha mutlu olamazdım..
And he couldn't be happier today.
Hiç bu kadar mutlu olmamıştı.
- I couldn't be happier for you.
Sizin adınıza çok sevindim.
- I couldn't be happier. - That is wonderful.
Ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz.
I couldn't be happier with the way that went.
Bundan daha mutlu olamazdım.
You are absolutely right. And I couldn't be happier.
Kesinlikle haklısın ve daha mutlu olamazdım.
I couldn't be happier for the two of you.
İkinizden adına daha mutlu olamazdım.
I'm sorry it couldn't be under happier circumstances.
Daha iyi şartlarda olmadığı için üzgünüm.
My race is processed with eons that the slightest trace of personal emotions... and we couldn't be happier.
Benim ırkım, hiç duygu olmadan uzun süredir refah içinde yaşıyor... ve çok mutluyuz.
I couldn't be happier.
Daha iyi olamazdım.
No, no, of course not, Niles. I couldn't be happier for you.
Senin adına çok mutluyum.
couldn't be better 98
couldn't be helped 16
couldn't be 25
happier 23
could 243
couldn't 72
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
couldn't be helped 16
couldn't be 25
happier 23
could 243
couldn't 72
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do it 21
could be more 16
could i ask you something 32
couldn't have done it without you 30
could be worse 129
could be 753
could you do me a favor 94
could you please 43
could i have a glass of water 17
could you tell me 38
could be more 16
could i ask you something 32
couldn't have done it without you 30
could be worse 129
could be 753
could you do me a favor 94
could you please 43
could i have a glass of water 17
could you tell me 38