Crossed him Çeviri Türkçe
194 parallel translation
Ever since you double-crossed him and ran away... and changed your name to Muriel and married some poor little guy named Ches.
Onu aldatıp kaçtığından beri..... adını Muriel diye değiştirip Ches adlı zavallı bir adamla evlendiğinden beri.
You shouldn't have crossed him, George. Now he can take away our rum ration.
Şimdi payımıza düşen romu da azaltır.
Wheeler's partner double-crossed him, which means he double-crossed you, too.
Wheeler'in ortağı onu sırtından vurdu, Bu seni de sırtından vurur demektir.
As a matter of fact, she might be dead before Saturday... if the story gets to the newspapers and he figures that she's double-crossed him.
İşin aslını istersen Cumartesi gününden önce ölebilir. Bu hikâye gazetelerde çıkarsa kadının ihanet ettiğini düşünür.
You crossed him, too.
Onu da kandırdın.
You double-crossed him.
Ona ihanet ettin.
Nevada's hallucinating that I double-crossed him?
Nevada, ona ihanet ettiğim şeklinde bir halisünasyon mu görüyor?
- You crossed him!
- Onu kızdırdın!
He thought you double-crossed him.
O da sen yaptın sanmış.
Tell an Indian things'll be one way and they're not, he'll think you crossed him.
Onları aldattığını düşünüyorlar.
I decided to drop in on him before they crossed him out too.
O da karalanmadan önce ona uğramaya karar verdim.
That lovely agent from the German government was very upset with you when you double-crossed him.
Çift taraflı oynayıp onu arkadan vurduğun için Alman hükümetinin o sevimli ajanı sana çok kızdı.
You double-crossed him.
Onları aldattın.
You must have crossed him...
Karşılaşmış olmanız lazım...
I crossed him.
Onu bozmak iyi olmadı.
My guess is that she was using Chan, and then she double-crossed him.
Tahminimce o Chan'ı kullanıyor, ve şimdi iki defa es geçti.
When the last truck crossed him... he saw that all the girls had already got into the bus.
Ve o kızı göremedi. Kamyonlar geçtiğinde... Bütün kızların otobüse binmiş olduklarını gördü.
Domínguez died because you double-crossed him!
Domínguez öldü Çünkü onunla ikili oynuyordunuz! Anlaşma neydi?
I think, if he had the opportunity, he would kill people... that, if he thought he could get away with it... I think he would put contracts out on people that crossed him.
Bence eğer bundan sıyrılabileceğini düşünseydi geçinemediği bazı insanları öldürürdü veya onu zorlayan insanlara zorla anlaşma imzalatırdı.
When Soneji hit the embassy, he double-crossed him and ran his own ransom.
Soneji elçiliğe gittiğinde, onu atlatıp, kendi fidye işini ayarlamış.
Burrell thinks I crossed him.
Burrell, onu ezdiğimi düşünüyor.
We trailed him two days but he crossed into Mexico.
İki gün izini sürdük ama Meksika'ya geçti.
Calpurnia's cheek is pale, and Cicero looks with such ferret and such fiery eyes as we have seen him in the Capitol being crossed in conference by some senators.
Calpurnia'nın beti benzi uçmuş. Cicero'nun gözleri de nasıl alev alev yanıyor. Mecliste gördüğümüz gibi tıpkı, senatörlerle tartışıp çatıştığı zaman.
You'll stop him when he's crossed them.
Onunla karşılaştığında onu durdur.
Punishing him never crossed my mind.
Cezalandırmak aklımın ucundan bile geçmedi.
She even knew it was him who double-crossed her father.
O biliyordu. Babası yaşındaki bir adamla neden beraber olsun?
- When he's crossed the border they will bring him back in one piece, those good Mexicans.
- Eğer sınırın öte tarafına geçtiyse Meksikalılar onu tek parça halinde geri iade edecektir.
Oh, and one more detail. Would you please telephone the office of the deputy premiere, and tell him that Seсora Santel has crossed the border safely?
Lütfen milletvekilleri ofisine telefon edip Senyora Santel'in sınırdan güvenle geçtiğini....... söyler misin?
I crossed myself and told him : "shut up, you devil, or you'll end up in hell".
İstavroz çıkarttım ve : "Kapa çeneni, seni şeytan, yoksa cehennemi boylayacaksın" dedim.
If you think you're being crossed you can use him for a hostage to get away again.
Sıkıştırılırsanız çıkmak için birini rehin alabilirsin.
She was in a Minister's office, and she crossed her legs to seduce him.
Bakanın ofisinde, onu bacakları sayesinde baştan çıkarıyordu.
After blasting him, you crossed my tail still firing.
Onu vurduktan sonra, hala ateşe devam ederken benim kuyruğumdan geçtin.
I gave him any relevant documents to NATO taht crossed my desk.
Mevkiimden geçen konuyla alakalı NATO belgelerini.
The prince crossed out a lot before he asked my master to finish the Koran for him.
Şeyhime Kuran'ı onun için bitirmesini sormadan üzerini karaladı Emir.
I crossed paths with him.
Onunla karşılaştım.
Plus the idea of gettin'the Man all crossed up appeals to him.
Artı adamı mahvetmek fikri onu çekiyor.
You better hope she double-crossed you and that her and Tommy are laughing, because if she's not with him right now, somebody's gonna make their way in here to check on you.
Dua et o seni aldatmış ve Tommy ile sana gülüyor olsun çünkü o Tommy ile beraber değilse birileri seni kontrol etmek için harekete geçecek demektir.
But from time to time he'd push me too far and I'd have to stand up to him, tell him he'd crossed the line.
Ama arada bir beni çok zorlardı. Ben de karşı çıkmak zorunda kalıp ona çizgiyi aştığını söylerdim.
I've crossed paths with him.
Onu tanırım.
When I wrestled him in here he looked like a monster, and it crossed my mind that that's what he was. Watch yourself, sir.
Onu buraya zorla soktuğumda bir canavar gibiydi, ve birden aklıma onun bundan başka birşey olmadığı geldi.
His horse must have headed instinctively back to the stable where Meleager and the witness lady crossed paths with him.
Atı içgüdüsel olarak, onunla Meleager ve tanık bayanın yollarının kesiştiği yer olan ahıra geri yönelmiş olmalı.
People say that she crossed the seven seas for him.
Herkes onun sevdiği kişi için 7 denizi aştığını söylüyor.
And seeing Joe I think it crossed all our minds about nicking him.
Ve Joe'yu görünce hepimiz onu araklamayı düşündük.
Croft's felony record red-flagged him every time he crossed a border.
Croft'un sabıkası, ne zaman bir sınırdan geçse, ortaya çıkıyordu.
If it wasn't him that double-crossed us, then who?
Eğer ihanet eden o değilse kimdi?
He crossed the desert along the very route he'd traveled with his astronomers some 17 years before to look on the tomb that would immortalize him.
Astronomlarının bundan 17 yıl önce kendisine gösterdiği rota üzerinden çölü geçti. Kendisini ölümsüz kılacak mezarını görmek için geliyordu.
One day The Wise One told him... that if he crossed the rainbow he would become a girl.
Bir gün, Evliya ona gökkuşağının altından geçerse kız olacağını söylemiş.
The police couldn't identify him, because, for some unknown reason, he crossed out the address on his passport.
Polis onu teşhis edememişti, bilinmeyen bir sebepten, pasaportunun üzerindeki adresin üzeri karalanmıştı.
Sometimes staying away even one night makes him realize he's crossed a line.
Bazen bir akşam bile uzak kalmak ona fazla ileri gittiğini öğretir.
The idiot thought it was easy and crossed at night the border police caught him, right?
Salak herif basit sandı, gece karşıya geçmeye çalıştı. Sınır polisi onu enseledi. Yalan mı?
However, the ukiyo-e he had with him was the one thing that they confiscated, and it eventually crossed paths with van Gogh.
Ama ukiyoe, onun sayesinde yayıldı. ve sonunda Van Gogh'la karşılaştı.
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
cross 587
crossing 34
crossed 31
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
cross 587
crossing 34
crossed 31