Do the job Çeviri Türkçe
3,433 parallel translation
Do the job, get my money, get out.
İşimi yapıp, paramı alıp, çıkıp gidecektim.
Do the job, Emerson.
İşini yap, Emerson.
And then it's back out there to do the job you're being paid to do.
Ve sonra geriye dön, bıraktığı işi bitir. Bunun için para alıyorsun
Don't be here if you can't do the job.
İşini yapamayacaksan git buradan.
The last bombardment didn't quite do the job.
Son bombardıman iyi iş çıkarmamış.
Can you do the job on their own.
Kendi başına hallet.
We are the first on the list to do the job, that's good!
İşi yapma listesinde ilk sıradayız, bu çok iyi!
I don't care what he looks like, as long as he can do the job.
Tipi umurumda değil, işi yapsın da.
Do your job, if you want the remaining $ 100,000!
Kalan 100 bin doları istiyorsan işini yap.
And I don't need some sheriff who's one month on the beat trying to tell me how to do my job.
Göreve geleli daha bir ay olan bir şeriften işimi nasıl yapacağımı öğrenecek değilim.
I gave wendy the day off, so I had to do her job.
Wendy'e günün kalanında izin verdim, onun işini de yapmak zorundayım.
Let the pilot do his job. Come back here, we'll do ours.
Bırak da pilot işini yapsın, Buraya gel biz de kendi işimize bakalım.
I got a job to do, and the bay bridge doesn't reach this far.
Yapacak bir işim var..... ve Bay Bridge buraya kadar uzanmıyor.
It is my job, before you leave this ship, you will have everything you need to build your lightsabers and the knowledge of how to do it.
Gemiden ayrılmadan önce kendi ışın kılıcınızı yapmanız için gereken her şeyi öğrenmeniz ve her bilgiyi almanız benim görevim.
Look, what happened between us happened, and now we should just go back to the way things were, with you being a jackass and me trying to do my job.
- Aramızdaki şey oldu bitti şimdi her şey eski haline dönmeli yani senin hödük olduğun, benim de işimi yapmaya çalıştığım haline. İşleri garipleştirmeye gerek yok.
You can't just do the parts of the job you want to do.
Sadece kendi hoşuna giden işleri yapamazsın.
So you know my job has something to do with sports, but you don't know the end of the word "Philadelphia"?
Yeni şirketimin spor ile ilgili olduğunu biliyorsun ama Philadelphia kelimesinin sonunu bilmiyorsun demek?
We do our jobs, keep it together down here, and the captain can do his job up there.
Biz burada dağılmadan işimizi yaparsak, Kaptan da yukarıda kendi işini yapabilir.
And so it's time to step up and do my job, because being a dad is the greatest gift in the world.
Artık öne çıkma ve her şeyi göğüsleme vaktim geldi çünkü baba olmak, bu dünyadaki en büyük lütuflardan biri.
Until we know more, we'll take it easy and let the police do their job and... We'll help them in every way possible.
Daha fazlasını öğrenene kadar sakin olacağız ve polisin kendi işini yapmasına izin vereceğiz.
The problem is people like you that don't let us do our fucking job.
Asıl problem, senin gibi heriflerin işimizi yapmamıza mâni olmalarıdır.
Do you think I would send someone that the job could not.
Sence, sana işi yapamayacak birini gönderir miydim?
Why do these men have the right to dictate how we do our job?
İşimizi nasıl yapacağımıza bu insanların dikte etmeye ne hakları var?
He is on the job that he was hired to do.
Yapmak için tutulduğu işi yapıyor.
Oh, I used to tell people that I had the best job in the world until I saw what you do. -
Senin işini görenek kadar dünyadaki en iyi iş benimki derdim.
You will do the graveyard, or you won't have a job.
Gece vardiyasını yapacaksın yoksa işin olmayacak.
I ran it by corporate, and if she promises to get a boob job, which she's on board with, she can do the weather.
Burada şirket yürütmeye çalışıyoruz ve hanımefendi hava durumunu sunabilmek için yönetimden silikon ameliyatı istedi.
If you guys could pick any job in the world... Pretend that everything was totally different, what would you want to do?
Farklı bir iş seçseydiniz yani her şey farklı olsaydı ne iş yapardınız?
If you want to, you can wait for the owner. But let me do my job.
İstersen sahibini bekleyebilirsin ama bırak da işimi yapayım.
When he's Home Secretary, you're going to get the proper tools you need to do your job.
O İçişleri Bakanı olunca, işiniz için gereken tüm ekipmanı alacaksınız.
See, your job is to do the filter, Mom.
Filtre senin işindi anne.
I think that'll do the job.
Sanırım yeterli olur.
How do you feel about finishing the job?
İşi bitirmeye ne dersin?
Let the Thai police do their job, all right?
Bırak da Tayland polisi işini yapsın, tamam mı?
Now I'm not gonna tell you how to do your job, but if you don't start doing something, you'll be the one held responsible for these, and any other girls who are killed.
Şimdi ben sana, işini nasıl yapacağını öğretecek değilim. Eğer bir şeyler yapmamıza izin vermezsen bunların da, ölen diğer kızların da sorumluluğu senin üzerinedir. Bilesin!
I'm sure you're only trying to do your job... but we won't tolerate this treatment. The agreement is between equals.
İşinizi yapmaya çalıştığınızı görüyorum fakat eşit şartlarda imzalanan anlaşmayı göz önünde bulundurarak bu tarz bir muameleye göz yummayız
Would do you mean? What's the job?
Ne demek istiyorsunuz?
It's Rodin, preparing to do the same job.
Rodin, kendi yaptığı işi onlara da öğretmiş.
- Do you know what the job is?
- İş ne biliyor musun?
I suggest you return to the front line at Huanzhou and do your job.
Huanzhou'daki ön cepheye gidip işinizi yapmanızı öneririm.
Lewis, I don't have to tell you, if you don't let us do our job, the consequences...
Lewis, eger isimizi yapmamiza izin vermezsen kizinin basina gelenlerin sonuclarini, sana soyleyemem..
Do you still want the job?
Hala iş mi istiyorsun?
Another job the butler's meant to do.
Kahyanın yapması gereken bir iş daha.
Let's let the man do his job.
Bırakalım da adam işini yapsın.
I've just landed, just got back into the county and you want me to do a job with you tomorrow?
Ben daha geldim, şehre daha yeni döndüm ve sen benim yarın iş yapmamı mı istiyorsun?
Once we do Raphael's job and give my uncle a slice of the take, then he'll see that I have earned my place.
Önce Raphael'ın işini bir halledelim ve amcama bir pay verdikten sonra, Bunu anlamış olacak Ben yerimi hak ettim.
Focus on the mission, because our job is but to do or die.
Göreve odaklan, çünkü bizim işim yapmak ya da ölmek.
Do you know the only reason that you have this job
Bu işte olmanın tek nedeni kız kardeşini..
The job's easy if we do it right.
Eğer biz doğru yaparsak iş kolay.
You want to do my job for me and run the White House?
Hem benim işimi hem de Beyaz Saray'ı yürütmek ister misin?
Now hit the street and do your job!
Hemen sokaklara çık ve işinin başına dön.
do the math 89
do they 819
do the best you can 18
do the right thing 102
do the words 17
do the honors 24
do the thing 16
do they know 51
do the 22
do they not 38
do they 819
do the best you can 18
do the right thing 102
do the words 17
do the honors 24
do the thing 16
do they know 51
do the 22
do they not 38
the job 92
the job is yours 18
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
do that 435
do that for me 24
do that again 97
do this for me 68
the job is yours 18
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
do that 435
do that for me 24
do that again 97
do this for me 68