Do you know it Çeviri Türkçe
14,775 parallel translation
Do you know it?
Orayı biliyor musun?
How do you know it's not...?
- Nereden biliyorsun?
How do you know it's the right Henry Williams?
Doğru Henry Williams olduğunu nereden biliyorsun?
But how do you know it's scalable?
Peki bu ağacın tırmanılabilir olduğunu nereden biliyorsunuz?
And from Dad's collection : "Fox dance." Do you know it?
Babamın müziğiyse "Tilki Dansı". Bunu hiç duymuş muydun?
Do you know it?
- Biliyor musun orayı?
- How do you know it was a kid's room?
- Çocuk odası olduğunu nasıl anladın?
I don't know what you're up to or how you do it, but you're puling some really freaky shit.
Neyin peşinde olduğunu ya da nasıl yaptığını bilmiyorum ama bazı korkunç boklar çeviriyorsun.
You have it figured out. You can't do anything until you know the answer to one simple question.
- Basit bir soruyu cevaplayana kadar bir yere varamazsın.
I don't know how you do it.
Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
Do you even know what it is that we do here?
Burada ne yaptığımızla ilgili en ufak bir fikrin yok mu?
Yeah, no, I know, but you know, here, I tore a picture out of a magazine, and I thought, you know, if you could do this, just shape it like that.
Evet, yani, biliyorum ama.. dergiden bir fotoğraf yırtmıştım, düşündüm de, eğer bu şekilde, yapabilirsen, .. iyi olur bunu beğendim de.
- What do you know about it, Denisov?
- Söylediniz. - Sen ne anlarsın ki Denisov?
That may be, but you could do better in that respect, and you know it.
Olabilir fakat daha iyisini bulabilirsin, sen de biliyorsun.
I meant, do you know what it means for you right now?
Senin için şu anda ne anlama geldiğini biliyor musun demek istemiştim.
There's so many important things for you to do there like, you know, stick it to Kim Wexler.
Yapman gereken bir sürü önemli iş var. Kim Wexler'ı cezalandırmak gibi.
It's okay to present a quote from a controlling legal opinion, but when you use too many, it disrupts the flow of your argument and it gives the impression you don't know how to write an argument of your own. And I'm sure you do, so...
Hakim bir yasal fikirden alıntı sunmada bir sorun yok ama çok fazla olduğunda, savunmanın akışı bozuluyor ve sanki kendi başına bir savunma yazmayı bilmiyormuşsun gibi oluyor.
We just got to be... just got to make it fun. You know what we have to do?
Sadece eğlenceli hale getirmeliyiz.
I mean, guys, I'd be a fool not to ride this erotic tidal wave our culture seems to be on, film it, do the next Fifty Shades of Grey, my style, you know?
Toplumumuzun ilgilendiği bu erotik akımdan faydalanmamam salaklık olur, filmini çekerim yeni bir "Grinin Elli Tonu" yaratırım, benim tarzımda olur.
All the shit we been through the last few months, Do you wanna know what the most terrifying part Of all of it's been?
Birkaç ayda başımızdan geçen her şey bunların içerisinden en korkunç olan neydi duymak ister misin?
Not that i anticipate it will alter your behavior in any way, But you should know i do not approve of this.
Beklentimin kararını değiştireceğini düşünmesem de bunu onaylamadığımı bilmelisin.
If you do not return the entirety of the hidden cache, know that Nassau will likely burn for it.
Eğer hazinenin kaçırılan kısmının tamamını teslim etmezseniz, bilin ki Nassau, bunun için yakılıp yıkılacak.
I hope that when you wake, you will understand why I did what I did, you will see that it was all I could think to do to protect you... the only way I know how.
Umarım gözlerini açtığında yaptığım şeyleri neden yaptığımı anlarsın. Yaptığım şeyleri sadece seni korumak için bildiğim şekilde yaptığımı göreceksin.
- It takes three and a half hours. - How do you know?
- Nereden biliyorsun?
I mean, it's just coming from a bit of, like, "you guys know better than I do about my own life" place.
Sanki'hayatımı benden iyi biliyormuş'tavırlarına giriyorsunuz.
How do you know what it is?
Sen nerden biliyorsun?
The concerns you have raised are noted, but you know as well as I do that it's not a matter on which this court can adjudicate.
Gündeme getirdiğiniz endişeleriniz not edildi. Ama siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki bu konuda bu mahkeme karar veremez.
But if that's impossible, you know, we'll have to do it more formally with a subpoena and all that.
Ama bu mümkün değilse, daha resmi yollara başvurabilirim. Mahkeme emri falan almam gerekecek şimdi.
I know it's not easy to look at those pictures, but the jury has to, and so do you.
O fotoğraflara bakmak kolay değil, biliyorum. Ama jüri bakıyor, o yüzden siz de bakmalısınız.
The knife you described as missing from its set, do you know when it was bought?
Kayıp olduğunu iddia ettiğiniz bıçağın da içinde bulunduğu takımın, nereden satın alındığını biliyor musunuz?
I don't know how you guys do it... or did it for every day for thirty years.
Nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum. Ya da nasıl yaptınız... 30 senedir her gün.
- Brock, you know I didn't do it.
- Brock, benim yapmadığımı biliyorsun.
Do you know what it feels like to put yourself out on the line creatively and then have someone you love tell you that they don't understand it?
Sevdiğin birinin yaratıcılığını ortaya dökerek yazdığın şeyleri anlamadığını söylemesi nasıldır bilir misin?
I mean, I know I couldn't do it without you.
Siz olmadan bunların hiçbirini yapamazdım.
Do you know, in many ways, what happened between us, it was a good thing.
Biliyor musun, birçok yoldan aramızda olanlar iyi bir şeydi.
Do you know what it said?
Ne dedi biliyor musun?
I made him do it, you know? What?
- Yapmasını ben sağladım.
Do you know what my favorite thing about it down there is?
Oranın en sevdiğim yanı nedir, biliyor musunuz?
- Do you know who did it?
Evet, biliyorum. Kim yaptı biliyor musun?
It became sort of an invasion of our life, and us not really understanding, you know, " Why do we have to do this?
Hayatımız adeta işgal ediliyordu ve şunu anlamıyorduk, "Neden bunu yapmak zorundayız? Bu neden bu kadar önemli?"
I've been blown away going to now these conventions for a number of years, seeing what people are able, and willing, and, you know, what they commit to dress up as and do, and it's unbelievable.
Yıllardır bu festivallere gittiğimde insanların neler yapabildiğini, ne kadar istekli olduklarını, kılık değiştirip o kişi olmaya ne kadar kendilerini adadıklarını gördüğümde aklım başımdan gidiyor. Gerçekten inanılmaz.
I mean, do you know how awkward it is carpooling with someone whose friend or friends you've just killed?
Biraz önce arkadaşını ya da arkadaşlarını öldürdüğünüz insanla aynı araçta gitmenin ne kadar tuhaf olduğundan haberiniz var mı?
Just know, if you do, it might harm your defense.
Bilin diye söylüyorum, bu söyledikleriniz savunmanıza zarar verebilir.
But certain things you learn in Inwood, they never leave you... you know, like the idea that if someone has a problem with you and they come to you in person, you do what you can to take care of it. But if they take that beef public, the ground just falls out from beneath them where I'm from.
Ama Inwood'da öğrendiğin bazı şeyler peşini bırakmıyor mesela seninle derdi olan biri başbaşa görüşmek için gelirse çözmek için elinden geleni yaparsın ama bu anlaşmazlığı herkesin önünde dillendirirlerse bizim orada adamın altındaki toprağı çekip alıverirler.
Spyros, you wouldn't know the right thing to do if it kneeled down and sucked your tiny goddamn cock!
Spyros, doğru şey önünde diz çöküp de o küçük sikine sakso çekse, yine de onun doğru şey olduğunu anlamazsın sen!
How do I know you mean it, that I won't walk down to my office and find it's one million and another four you're keeping invested here for me?
Ofisime döndüğümde yalnızca bir milyonu bana gönderip, kalan dört milyonu şirkette yatırım maksatlı tutmayacağını nereden bileceğim?
But you do know we were never able to get a warrant to bug it.
Burayı dinlemek için mahkemeden izin alamadığımızı biliyorsun sanıyordum.
- What do you know about it?
- Başka neler biliyorsun?
But hey, listen, I can't do it on the "el cheapo." You know?
Ama bak, dinle. Bunu ucuza kotaramam.
Look, I would love to get my debt to you off my plate, but I'm not gonna do it by fucking you over, you know?
Bak, sana borcumu ödemek çok isterim ama bunu sana kazık atarak yapmam, biliyorsun.
You know, what I do here, it's about peace.
Burada yaptığım şey barışla ilgili.
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360