English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Eyed boy

Eyed boy Çeviri Türkçe

41 parallel translation
He's the Governor's blue-eyed boy now.
Müdürün yeni gözdesi o şimdi.
He's the Governor's blue-eyed boy, isn't he?
Müdürün yeni gözdesi o, değil mi?
You've always known that I wasn't exactly the blue-eyed boy.
Başından beri benim cici çocuk olmadığımı biliyordun.
Why was the brown-eyed one my brother... and not the green-eyed boy on the opposite platform?
Kahverengi gözlü olan neden benim kardeşim... Ve neden şu tam karşıdaki yeşil gözlü olan değil?
That poor one-eyed boy is gonna fall down.
Zavallı tek gözlü çocuk düşecek.
My black-eyed boy?
Kara gözlümdür bu?
Who cares about your black-eyed boy?
Senün karagözlün kimin umrumda?
Mmm, you're my blue-eyed boy, aren't you?
Sen benim göz bebeğimsin, öyle değil mi?
My little old blue-eyed boy.
Benim küçük ve ihtiyar göz bebeğim.
Right, Detective Chief Inspector Matthew York, the Met's blue-eyed boy.
Baş Dedektif Matthew York. Teşkilatın mavi gözlü oğlu.
Stop being the blue-eyed boy, Edward!
Öyle üzgün üzgün durmayı bırak Edward.
I am your blue-eyed boy Love me dearly
Sizin mavi gözlü çocuğunuzum beni şefkatle sevin!
The cat-eyed boy has figured it out.
Kedigözlü çocuk olayı çözdü.
Time and space have parted us, but I reach out across that distance to that same wide-eyed boy and ask him to believe me once more.
Zaman ve mekan bizi birbirimizden ayırdı. Ancak ben onca uzaklığa rağmen o kocaman gözlü çocuğa seslenip bana tekrar inanmasını istiyorum.
Mom's chicken gravy and her blue-eyed boy.
Annemin tavuk sosu ve onun kara gözlü çocuğu.
You're his blue-eyed boy after all.
Ne de olsa onun mavi gözlü oğlusun.
Good night, Kevin's creepy, dead-eyed boy doll.
Sana da iyi akşamlar, Kevin'in ürpertici ölü-gözlü kuklası.
No, you're no blue-eyed boy.
Hayır, mavi gözlü biri değilsiniz.
As soon as the boy eyed the bull, I know the feeling from my own youth, he could not resist.
Çocuk boğaya bakar bakmaz, bu duyguyu gençliğimden biliyorum, direnemiyordu.
We'll have blonde, blue-eyed children everywhere.
Sarışın, mavi gözlü, boy boy.
LITTLE BRIGHT-EYED, KNOBBY-KNEED BOY OF 14 - CHASING A WOMAN 18 YEARS OLD WHO WAS STILL IN THE NINTH GRADE!
Parlak gözlü çarpık bacaklı oğlan, 18 yaşında 9. sınıfa giden kızı kovalayıp duruyordu.
Obviously not a tough, grizzled soldier like yourself, but some kind of damp-eyed nancy-boy who'd be prepared to spend the rest of the war in the London Palladium.
Açıkçası senin gibi belalı, sinirli bir asker değil, savaşın geri kalanını Londra Paladyum'da geçirmeye hazır, biraz sulu gözlü, efemine biri lazım.
Hey, I know I'm Whitey, the blue-eyed devil patio, fake gray boy, honkie, motherfucker myself.
Hey, ben kendim de biliyorum beyaz mavi gözlü şeytan yollu sahte kır, beyaz, orospu çocuğu biri olduğumu.
You blue-eyed pretty boy.
Seni mavi gözlü güzel çocuk.
Mama Grimm's blue-eyed baby boy. [laughs]
Anne Grimm'in mavi gözlü oğlu.
Oh boy, you got us sour eyed!
Hızır gibi yetiştin!
I know what kind of slanty-eyed savage you are, boy.
Ne kadar gözü dönmüş caniler olduğunuzu bilirim evlat.
Look at you - - blond hair, blue-eyed white boy talking about jewish deli and Halal.
Kendine bir bak, sarı saçlı mavi gözlü beyaz çocuk Yahudi etinden ve helalden bahsediyor.
I'm sorry, have you guys seen a little boy, a little girl, blond-hair, blue-eyed, really loud and...?
Acaba sarı saçlı, mavi gözlü ve gürültü yapan... bir küçük kız ve küçük erkek çocuğu gördünüz mü?
Okay, so we are looking for the parents of this little blonde-haired, blue-eyed, eight-year-old boy.
Bu sarı saçlı, mavi gözlü, sekiz yaşındaki küçük çocuğun ailesini arıyoruz.
A black-haired, brown-eyed, 35-pound, 4-year-old boy living in Canton, Ohio.
Esmer, 15 kilo ağırlığında, Canton Ohio'lu 4 yaşında bir çocuk.
He was no blonded blue-eyed white boy either.
Şarışın, mavi gözlü biri de değildi.
I see a beady-eyed little man-boy. Beady-eyed... Beady-eyed little man-boy.
Boncuk gözlü koca bebek!
I see a beady-eyed... Beady-eyed little man-boy looking at me.
Boncuk gözlü koca bebek bana bakıyor.
I got a beady-eyed little man-boy. Beady-eyed little man-boy.
Boncuk gözlü çocuk falan değilsin.
Compared to that sea-bass, this dish is a cross-eyed homeless boy...
Alison'un yemeğiyle kıyaslayınca bu yemek sümüklü sokak çocuğu gibi kalıyor.
Seriously, just give me a spine full of morphine and a bellyful of hooch... I want that baby coming out pie-eyed and singing "Danny Boy" "
Cidden, beni biraz uyuşturun ben sadece bebeğin geldiğini görmek istiyorum ve ona ninni söylemek istiyorum.
Oh, boy, it's the creepy, bug-eyed minister from that culty church who kept asking us if we're "pure enough to die."
Of ya. Şu tarikatçı kilisedeki pörtlek gözlü korkunç rahip arıyor. Şu "ölüme iffetinizle mi gideceksiniz?" diye sorup duran hani.
Karate Kid bad boy Billy Zabka, a shifty-eyed bellhop,
Karateci Çocuk'un kötü çocuğu Billy Zabka. Gözleri velfecri okuyan komi.
No-one else here but me, one-eyed Florian, and Jacques the stable boy.
- Burada benden başka kimse yok bir de tek gözlü Florian ve at bakıcısı çocuk Jacques.
Well, Clark is not some blue-eyed blond DiLaurentis boy.
Clark mavi gözlü sarışın bir DiLaurentis değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]