Forgive you Çeviri Türkçe
10,118 parallel translation
Should I forgive you?
Seni affetsem mi?
In the name of Christ, I forgive you.
Mesih adına, seni affediyorum.
In the name of Christ, I forgive you.
İsa'nın adıyla, seni affediyorum.
But... If you dare lay a finger on Terasaka..... I definitely won't forgive you.
Terasaka'nın kılına zarar gelirse hiç acımam dalarım.
I won't forgive you...
Seni affetmiyorum...
Donna, of course I forgive you.
Donna, elbette seni affediyorum.
I forgive you.
Seni affediyorum.
He made it his business to forgive you pigs... forgive you, when what you do is unforgivable.
İşi siz domuzları affedilmeyecek şeyler yaptığınızda onları affetmek haline çevirdi.
"And when you stand praying, " if you hold anything against anyone, forgive him, so that your Father in Heaven may forgive you your sins. "
"Ve dua ederken, eğer birine karşı kötü bir his besliyorsan, affet onu, böylece Tanrı senin günahlarını affedecektir."
And I forgive you, transgressoreeno.
Ve seni affediyorum, günahkar şapşal.
Do whatever you can to make him forgive you.
Sizi affetmesi için elinizden ne geliyorsa yapın.
Go to the Hill and beg them to forgive you.
Kongreye git ve seni bağışlamaları için onlara yalvar.
We forgive you.
Seni affediyoruz.
Please don't be dead, for I will never be able to forgive you.
Lütfen ölmemiş ol, yoksa seni asla affetmem.
I will never forgive you for making us see that third movie.
Üçüncü filmi bana izlettirdiğin için seni asla affetmeyeceğim.
I forgive you, Dean.
Seni affediyorum Dean.
I'll forgive you then.
O zaman seni affederim.
I will never forgive you for this.
Bu yaptığını asla affetmeyeceğim!
And I'll never forgive you for inviting that bastard into our bed.
Ben de o piçi yatağımıza aldığın için seni affetmeyeceğim.
I forgive you.
Affettim.
Well, I forgive you.
- Seni affediyorum.
And you cannot forgive me.
Beni sen affedemezsin.
You'll have to forgive me.
Mazur görün.
You could not forgive her?
- Bağışlayamaz mıydınız?
If someone bullies you, I won't forgive them!
Birileri seni rahatsız ederse, onları affetmeyeceğim!
You have to live it or we won't forgive it.
Rolünü yaşamalısın yoksa affetmeyiz.
Forgive me, I was drunk, I was a drag, I miss you...
Affet beni sarhoştum, kendimde değildim, seni özledim...
Can you forgive me?
Beni affedebilecek misin?
You know, Gail, sometimes to forgive is to set a prisoner free, only to realize that prisoner is you.
Biliyorsun Gail. Bazen affetmek bir tutukluyu serbest bırakmaktır. Sadece tutuklunun sen olduğunu fark etmen için.
Will you forgive me?
- Beni affeder misin?
Can you forgive me for not being there?
Yanında olamadığım için beni affedebilecek misin?
Anyway... you and I both know that I wasn't always there for you, so you got to forgive me for being a little overprotective now.
Neyse. İkimiz de biliyoruz. Her zaman yanında olamadım.
So you'll forgive me if I seek distraction elsewhere.
Kafa dağıtmak istediğim için - İntikam almaktan başka bir hobi bul kendine. - beni mazur gör.
Whatever happens now, I hope you can forgive me.
Şimdi her ne olursa umarım bir gün beni affedersin.
If I ever decide to forgive anybody, it would be me who decides, not you.
Eğer birisini affetmeye karar verirsem buna karar veren ben olurum, sen değil.
If God won't forgive me... maybe you will someday...
Eğer Tanrı beni affetmezse belki bir gün sen affedersin.
So you'll forgive me, but I got to duct tape some big-ass bullet holes before I roll.
O yüzden bağışla ama gitmeden önce bazı hayvani kurşun deliklerine bant yapıştırmam gerek.
In time, you'll forgive me.
Zamanla beni affedeceksin.
If I'm as responsible as you say, I will never forgive myself.
Eğer dediğin kadar sorumluysam, kendimi asla affetmeyeceğim.
I hope that you would forgive me my choice.
Umarım bu kararımı bağışlarsın.
Can you forgive me, Gary, for what I just did a minute ago?
Gary, bir dakika önce yaptıklarından dolayı beni affedebilecek misin?
I forgave you, I forgave you and you've gotta try and find a way to forgive him, man, I know it's not easy.
Seni affettim, seni affettim ve sen de onu affetmek için bir yol bulmalısın, dostum. Kolay olmadığını biliyorum.
I just hope one day you'll be able to forgive me.
Umarım bir gün sen de beni affedebilirsin.
You think I'm ever... gonna forgive myself for that?
Sence ben bunun için kendimi affedecek miyim?
But forgive me, maybe you have.
Ama beni affedin. Belki de biliyorsunuzdur.
And if condà © can aid you on your journey, Forgive him, keep him at your side.
Eğer Condé bu yolculuğunda destek olamazsa, onu affet, yanında tut.
And I just hope that, some day..... you'll be able to forgive him for it.
Umarım ki, bir gün bunun için onu affedebileceksiniz.
~ And still I've yet to convince you that race prejudice lay behind this? Forgive me, Sir Arthur.
- Beni bağışlayın Sör Arthur.
If you really can't forgive what Do Hyun did, think that you're repaying me.
Eğer Do Hyun'un yaptıklarını affedemezseniz, o zaman bana geri ödediğinizi düşünün.
So can you just forgive me this once?
Bu yüzden bu seferlik beni affedemez misin?
Can you ever forgive me?
Beni affeder misin?
forgive you for what 17
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423