You tell Çeviri Türkçe
283,629 parallel translation
You tell me.
Sen söyle.
You tell me, baby.
Sen söyle, bebeğim.
Why didn't you tell me we were ripping off Smurf?
Neden bana Şirin'i soyduğumuzu söylemedin?
Why'd you tell her that?
Bunu neden söyledin?
I probably should tell you... I'm not human.
Şunu söylesem iyi olacak, ben insan değilim.
I tell you what.
Sana ne diyeceğim.
Tell me how you know my dad was murdered.
Babamın öldürüldüğünü nereden bildiğinizi söyleyin.
If you think of anything else you want to tell us, please call.
Bize söylemek istediğin bir şey aklına gelirse lütfen ara.
I don't know what to tell you.
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunu benden istedi.
If you can tell me for sure that I'm not going to end up like aa cockroach, then fine.
Eğer sonumun hamam böceği gibi olmayacağından eminsen, o zaman sorun yok.
Can you just tell her to call me, please?
Beni aramasını söyler misin, lütfen?
So you waited until now to tell me about you and Bayler?
Bayler'dan şimdi mi bahsediyorsun?
I've been trying to tell you.
Sana söylemeye çalıştım.
And Penny, if you ever tell anyone you saw this- -
Penny, birine bunu gördüğünü söylersen...
So remember, you have to tell the truth.
Unutma, gerçekleri söylemelisin.
You have to tell the truth.
Gerçekleri söylemen gerek.
Gideon, I was going to tell you a bedtime story tonight... a very special one.
Gideon, bu akşam sana çok özel bir... uyku masalı anlatacaktım.
Well, I hear tell that you haven't had a vessel for some time... not since you lost the Jolly Roger in Arendelle.
Bir süredir... gemin olmadığını öğrendim. Jolly Roger'ı Arendelle'de kaybettiğinden beri.
How many times do I have to tell you?
Sana daha kaç kez söylemem gerekiyor?
Don't tell me you underestimated me.
Beni hafife aldığını söyleme.
- I can't tell you that.
- Sana bunu söyleyemem.
You didn't happen to tell anybody we went there, did you?
Oraya gittiğimizi birine söylemiş olamazsın, değil mi?
You can't tell me you were cool with that.
Bunun içine sindiğini söyleyemezsin bana.
You gonna tell the others?
- Diğerlerine söyleyecek misin?
When should I tell Lena you'll be back?
Lena'ya ne zaman döneceğini söyleyeyim?
So just look him in the eye, tell him you have a record, and slide him some cash.
O zaman adamın gözlerine bak, ona sabıkan olduğunu söyle ve eline biraz para sıkıştır.
- Can't just tell you the truth.
- Sana gerçeği anlatamıyor.
When we send inspectors, we don't tell you.
Denetmen gönderdiğimizde haberin olmayacak.
If you're here, it means that we can tell from what you've posted on the message boards you're ready to do more than hunker down and try to merely survive a zombie outbreak.
Buraya geldiyseniz bu mesaj panolarında yazdıklarınızdan daha fazlasını yapmaya hazır olduğunuz ve bir zombi salgınından kurtulabileceğiniz anlamına geliyor.
Now, it's likely some of you heard how a couple members of the old regime were, um, terminated without notice. But, let me tell you this, as long as you keep this operation as clean and tight as this roll up, you will be fine.
Muhtemelen eski rejimin bazı üyelerinin bildirim olmaksızın kovulduğunu duymuşsunuzdur.
My old boss used to tell me, "when you win a case, get out of the courtroom."
Eski patronum bana "Bir dava kazandığında mahkeme salonunu terk et." derdi.
Tell your ma hi for me, will you, Spence?
Annene benden selam söyle, olur mu Spence?
I got to tell you, there's a lot of people coming in and out of here.
Söylemeliyim ki, içeri girip çıkan bir sürü insan var.
You want to come on in here so I can tell you what for.
İçeri gelecek misin, sana neler olduğunu anlatayım.
Now, I can tell you think low of me, but rest assured, brother, I used to be you.
Beni küçümsediğini görebiliyorum. Ama emin olabilirsin kardeşim, eskiden senin gibiydim.
Because if you don't tell your story, someone else might... some white dick in a mask might end up the legend instead of you.
Çünkü eğer sen hikayeni anlatmazsan, başkaları... yüzünde maskesi olan beyaz pisliğin biri senin yerine efsane olabilir.
I don't understand why you didn't just tell me.
Bana neden söylemediğini anlamıyorum.
- I'll tell you what it is. It's secret collection of magical artifacts.
Ben sana söyleyeyim.ç Büyülü eserlerin gizli bir koleksiyonudur.
I'll tell your mom how fabulous you are.
Annene mükemmel olduğunu anlatacağım.
Hey, Brick, did you e-mail your teacher and tell her what happened with your history paper?
Brick, hocana mail atıp tarih kağıdına ne olduğunu söyledin mi?
Brick is the youngest and the most traumatized, so why don't we let him tell you?
Brick en gencimiz ve bu durumdan en çok etkilenen, bırakalım da o söylesin mi?
You didn't tell me I was gonna talk.
- Benim konuşacağımı söylemedin.
You know, when we were kids, you didn't tell your parents what they were doing wrong.
Biz çocukken ailene bir şeyi yanlış yaptıklarını söylemezdin.
And I'll tell you something else... what we have here is just fine.
Size bir şey daha söyleyeceğim bizim aramız iyi.
And I'll tell you something else... when I was a kid, I would never have dreamed of giving my dad parenting advice.
Sana başka bir şey söyleyeceğim... Çocukken babama ebeveynlik tavsiyesi vermeyi hiç hayal etmemiştim.
It can tell you how many steps you've stepped.
Kaç adım attığını gösterebiliyor.
It can tell you the temperature in Charlotte.
Charlotte'ta hava nasıl söyleyebilirim.
I'll tell you another thing I can get used to... a possible boyfriend!
Sana başa çıkabileceğim başka bir şey söyleyeyim. Muhtemel bir sevgili!
Next time, tell him you have to go to the Pharmacy Building.
Bir dahaki sefere Eczacılık Fakültesi'ne gideceğini söyle.
You're gonna tell Frankie you checked out my tooth, it's fine, and that's gonna be the end of it.
Frankie'ye dişimi muayene ettiğini, iyi olduğunu ve bu işin burada bittiğini söyleyeceksin.
No! Why wouldn't Tyler tell you he had a girlfriend?
Neden Tyler sevgilisi olduğunu söylememiş?