English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Go down

Go down Çeviri Türkçe

18,339 parallel translation
Only the dark makes it safe for us to go down into the village and minister to the faithful.
Sadece karanlık, köye inmemizi daha güvenli hale getiriyor Ve dinimizi yerine getirmemiz.
Do we go down?
Aşağı mı?
The Sisters go down, too.
Kız Kardeşler de alaşağı olur demektir.
Look, Klaus, we both know how this is going to go down.
Bak Klaus, ikimizde bunun nasıl gideceğini biliyoruz.
We can't go down there unless lady Ray says yes.
Bayan Ray demediği sürece aşağı inemeyiz.
How'd it go down there?
Aşağıda işler nasıldı?
'Cause if I go down, it's gonna be kickin'.
Çünkü aşağı inersem bedelini öderim.
Couple of you boys go down and make sure they're gone.
Birkaçınız aşağı inip gittiklerinden emin olun.
I mean, he may actually, several times a week, go down and spend the day lying next to her in her grave.
Yani haftada birkaç kez gerçekten aşağı inip onun mezarının yanı başında zaman geçirebilir.
You and me go down there, we'd be hittin'that all the time.
Sen ve ben oraya gideriz, sürekli vuruş yaparız..
I gotta go down right now, but, you... you smoke as much as you like, son.
Şimdi aşağıya inmeliyim ama dilediğin kadar iç sigaranı, evlat.
I'm the pro-bono suit you'll try to retain after you go down for this.
Bunu yaptıktan sonra arayacağın takım elbiseli adam benim.
I'll go down into the tunnel, where we all live and, uh... blow into the magical horn
Hepimizin yaşadığı tünele gireyim ve sihirli boruyu öttürüp
Don't go down that road again.
Hiç o muhabbetlere girme yine.
If we go down that road now, we gotta prove, in a court of law, that the government willfully hid evidence of the Punisher ambush, and that Reyes was involved.
Eğer o yola girersek Punisher tuzağında hükümetin bir şeyler sakladığını ve Reyes'in de dahil olduğunu kanıtlamamız gerekir.
But I couldn't let myself go down with her.
Ama onunla batmama müsade edemezdim.
Could've let the story go down with that boat.
Hikayenin gemiyle batmasına izin verebilirdin.
You know, I go down, you go down.
Ben dibe batarsam sen de batarsın.
Then I go down.
- Batarım o halde.
If he gets to Malcolm first, he really will go down for murder.
Malcolm'u ilk o bulursa, bu kez ciddi ciddi cinayetten içeri girecek.
Now I need you to go down to HR and get me the offer packet for Lucy Lane.
Şimdi insan kaynaklarına gidip Lucy Lane'nin teklif paketini alman gerek.
Someone is going to go down for this, Chapman... and for my sake...
Biri bunun ceremesini çekecek, Chapman. Benim de iyiliğim için umarım sen olmazsın.
This thing has to go down without a glitch.
Bu işi kusursuz halletmemiz gerek.
This deal needs to go down like we planned.
- Anlaşma planladığımız gibi olmalı.
We're gonna go down to Philadelphia tomorrow.
Yarın Philadelphia'ya gideceğiz.
There's the type of bad show where you all sell each other out onstage and nobody hangs out afterwards and then there's the type of bad show where you all go down together and then you come to the bar afterwards and you laugh about it.
Sahnede birbirimizi sattığımız kötü bir gösteri türü var... Ve sonradan kimse takılmıyor Ve sonra kötü şov türü var
Uh, but don't wait for down the road, okay,'cause, uh, we don't know that there's gonna be a road to go down.
Ama "yolda" bekleme, tamam mı? Çünkü gidilecek bir yol olacağını bilmiyoruz.
Hell no, you know I ain't gonna let that go down.
- Yok be, öyle şeye hayatta izin vermem.
If you do this, it's all-in, James. You go down this road, the things you'll see, the things you'll do... You can't go back to normal life again.
Eğer bunu yaparsan, James bu yola girersen, göreceğin ve yapacağın şeyler yüzünden asla normal hayatına dönemezsin.
- We'll go down there.
Aşağı iniyoruz.
Doesn't have to go down like this.
Böyle olmak zorunda değil.
Don't go down there yet.
Daha inmeyin oraya.
If you go down, I don't have any chance of getting Zack back.
Sana bir şey olursa, Zack'i geri alma şansım kalmaz.
All right, then, Mother. I'll just go upstairs and lie down.
Peki anne, yukarı çıkıp dinlenirim.
You go down from there.
Sen burada in.
Maybe next time you'll listen to me before you go on down there.
Belki bir dahaki sefere aşağı inmeden önce sözlerime kulak verirsin.
When do things ever go right down there?
Aşağıda işler ne zaman iyi gitti ki?
Well, I'll go back down there and I'll fetch his body.
- Aşağı inip cesedini getireceğim.
Maybe I should go check in, see how things are doing down in Hades.
Belki de gidip cehennemde işler nasıl gidiyor bakıp kontrol etmeliyim.
Things don't always go so well for me down there.
Aşağıda işler benim için pek iyi gitmiyor.
He got a call today from your Sheriff there in blackburg looking for men to go up the mountain and get those hillbilly assholes down.
Blackburg'daki şerifinizden telefon gelmiş. Dağa gidip siktiğimin mağara adamlarını aşağı indirecek birilerini arıyormuş.
One day, when the sun beat down even more than usual, little Johnny decided to go further than he often did, to a place he had never been before.
Güneşin her zamankinden daha kavurucu olduğu bir gün Küçük Johnny genelde gittiğinden daha uzaklara daha önce hiç gitmediği bir yere gitmeye karar vermiş.
Lucifer and I will go find Yuri, and, uh, and, um you track down Gisele.
Sen de Gisele'i bul.
- One piece down, two more to go.
geriye kaldı iki parça.
- Two fragments down. One to go!
İki parça gitti biri kaldı!
Go home and write down your bank password.
Eve gidip bankanızın şifresini yazın.
Sit him down and just go...
- Yanına gidecektim ve...
We're gonna go up there, we're gonna talk to'em, we're gonna get our man, we're gonna get back down.
Yukarı çıkıp onlarla konuşacağız. Adamımızı alıp aşağı döneceğiz. Bu kadar.
Go, go! - Door down, moving in!
- Kapı kırıldı, içeri!
- Then down we go.
- O hâlde aşağıya iniyoruz.
Yeah, maybe I will go and lie down.
Evet, belki de gidip biraz uzanmam gerekiyordur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]