Hard to tell Çeviri Türkçe
1,521 parallel translation
Do you know how hard to tell you that?
Sana bunu anlatması ne kadar zordu biliyor musun?
It was hard to tell if she was kissing me or touching me.
Dokunuyor muydu yoksa öpüyor muydu, söylemek zor.
It's hard to tell without more extensive testing, but I'd guess the better part of a year, maybe nine, 10 months.
Daha detaylı bir inceleme yapmadan söylemesi zor, ama bir yıl içinde, hatta 9-10 ay önce olduğunu tahmin edebilirim.
It's kinda hard to tell... with everything she's going through.
Bunca yaşadıklarından sonra.
Doomsday? Could be it. It's hard to tell.
- Olabilir ama söylemesi zor.
- It's hard to tell.
- Söylemek zor.
- Ah, it is too hard to tell.
Hic belli olmaz.
- It's hard to tell.
— Söylemesi zor.
I guess maybe sometimes it's, uh... hard to tell where you're... coming from.
Sanırım bazen, şey nereden geldiğini söylemesi zor.
Man, it's so hard to tell when you're lying.
Yalan söylediğini anlamak çok zor.
Hard to tell who, though.
Gerçi kim oldugunu söylemek çok zor.
It's hard to tell.
Söylemesi zor.
It's a little hard to tell.
- Söylemesi zor.
It's kind of hard to tell with this.
Bu fotoğraflardan anlamak çok güç.
It's, honestly, hard to tell you...
Ama söylemesi zor...
It's hard to tell before their giant teeth and horns grow in.
Dişleri ve boynuzları büyümeden önce ayırt edilmesi zordur.
[Hard to tell from the crowded condition of 250 % capacity, so filmed with only persons involved and their surrounding passengers]
[% 250 kapasite dolu bir treni yapmak zor olacağından sadece ilgili kişileri ve çevresindeki yolcuları filme çektik]
He worked so hard to tell you how he felt.
Hissettiklerini sana anlatmak için çok çalıştı.
We could also be dealing with a super-appetite, although it s hard to tell because he ate so much before.
Aynı zamanda süper iştah ile de ilgileniyor olabiliriz lakin daha önceden de çok yediği için söylemesi zor.
Although it's hard to tell.
Ama ayırt etmek zor.
It's hard to tell sometimes.
Bazı zamanlar söylemek zordur.
Hard to tell.
Söylemek zor.
Hard to tell.
Ne bileyim.
- It's kind of hard to tell.
Bunu söylemek biraz zor.
It's a little hard to tell, but it looks like Hector is opening the door.
Pek anlaşılmıyor ama Hector kapıyı açıyormuş gibi görünüyor.
should I take that as a compliment? It's hard to tell.
Bunu öğrendiğime mutlu olmalı mıyım bilmiyorum.
It's so hard to tell with these little photographs, isn't it?
Bu küçücük fotoğrafla karar vermesi çok zor, öyle değil mi?
I don't know it's hard to tell, these guys play things pretty close to the vest.
Sence sana teklif yapacaklar mı? - Bilmem. Bir şey söylemek zor.
We got to start again. Maybe what I thought was north was south. - It's hard to tell.
Tekrar başlarız.Belki de düşündüğüm kuzey güneydi.Söylemesi zor.
It's hard to tell what he's thinking nowadays.
Şu günlerde ne düşündüğünü anlamak zor.
It's hard to tell.
Bunu söylemek zor.
Hard for me to tell you what's going on Claire, but... we're gonna find out soon enough.
Bak, sana ne olduğunu söyleyemem Claire, ama.. yeterince uykunu alamamış olabilirsin
No. I cannot believe how hard it is just to tell somebody about magic.
Hayır sadece sihirli birilerine anlatmak için ne kadar zor olduğunu inanamıyorum.
I said to tell him that he had a laxity in the peritoneal wall and that surgery was unnecessarily invasive! Was that so hard?
Ona, karın zarlarında gevşeklikler olduğunu ve o ameliyatın gereksiz olacağını, hatta ona zarar vereceğini söylecektin!
i'll tell you one thing and this is very hard. nobody wants to hear you talk.
Sana tek bir şey söyleyeceğim bu da çok zor bir şey kimse konuşmanı dinlemek istemiyor.
But I guess that's hard when people like you and Jacob Buchanan tell him how bad it is to be gay.
Evet ama sanırım bu senin gibi insanlarla tanışmasında daha zor olur ve Jacob Buchanan onlara gay olmanın ne kadar kötü olduğunu da söyler.
Get them to tell him their hard-luck stories.
Bahtsız hikayelerini anlattıracaktı onlara.
Hard to tell
Söylemesi zor.
Well, he worked so hard to get a paid summer internship with a big computer company, then turned it down at the last second, wouldn't tell me why.
Ücretli yaz stajını büyük bir bilgisayar firmasında yapmak için çok sıkı çalıştı, Fakat son anda kararını değiştirdi. Nedenini de söylemedi.
Yeah, tell them it's hard to cover up a resurrection.
Onlara yeniden doğmayı örtbas etmenin zor olduğunu söyle. Collier'ı serbest bırakın!
What you need to do is order a shot of hard liquor from a bartender named Shakey, and tell him to leave the bottle.
İhtiyacın olan, adı Shakey olan bir barmene sert bir likör siparişi vermek ve ona şişeyi masada bırakmasını söylemek.
If I gave you a hard time, you'd tell me to piss off.
Eğer ben sana başka bir kız olduğunda zor zamanlar yaşatsaydım, bana "git başındam" derdin.
So sometimes it's hard for me to tell...
Bazen benim için bunu söylemek çok zor oluyor
It's just so hard not to tell them that they have a ghost in their house.
Onlara evlerinde bir hayalet olduğunu söylememek ço zor.
But I can't tell you'cause then Danny and I wouldn't have anything to give him. He's really hard to shop for.
- Fakat sana söyleyemem çünkü Danny ve ben ona vereceğimiz hediyeyi seçmedik ayrıca o gerçekten çok zor beğenir.
[ I want you to tell me : "You worked hard," "Good job." ] [With a kind voice, just like back when...]
Her zaman olduğu gibi o nazik ses tonunla bana çok çalıştığımı ve iyi bir iş çıkardığımı söylemeni istiyorum.
She didn't mention how she used to tell me how I shouldn't expect too much from life because homely girl shad it hard.
Bana hayattan fazla bir şey beklememem gerektiğini söylediğini hiç anlatmadı. Çünkü tipsiz kızlar için hayat zordur.
I know it's hard to hear... and Lord knows it's hard to say, but sometimes, brothers need to tell each other those simple words.
Duymanın ne kadar zor olduğunu biliyorum... Söylemenin de ne kadar zor olduğunu tanrı biliyor, ama bazen, kardeşler birbirlerine o basit cümleleri söyleme ihtiyacı duyarlar.
Whatever I say to you, Butters, no matter how hard I try, do not... do... what I tell you!
Sana ne söylersem söyleyeyim ne kadar zorlarsam zorlayayım senden istediğim şeyi yapma!
and now it is just all about if I look at famous women, I can't tell who is gay who is not they got this all about them, hard to screen out
Ünlü bir kadına baktığınızda gay olup olmadığını anlayamıyorsunuz... bunu gözleyebilmek oldukça zor oluyor.
Listen, I just want to tell you that we worked really hard on that project, and all we got was some stupid gift baskets.
Dinle, Sadece son projede ne kadar sıkı çalıştığımızı söylemek istedim. ve aptal hediye sepetleri kazandık.
hard to starboard 26
hard to explain 19
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
to tell you the truth 484
to tell you 37
to tell the truth 135
tell me 9887
tell 304
hard to explain 19
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
to tell you the truth 484
to tell you 37
to tell the truth 135
tell me 9887
tell 304
telling 37
teller 99
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell me you love me 72
tell me everything 270
teller 99
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell me you love me 72
tell me everything 270