To tell you Çeviri Türkçe
98,899 parallel translation
I'm not going to tell you the cancellation code.
İptal kodunu söyleyemem.
I tried to tell you so many times, okay? I really did.
Sana söylemeyi birçok kez denedim, tamam mı?
I got something to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
Is there anything you want to tell your parents?
Ailene söylemek istediğin bir şey varmı?
You don't need me to tell you that but...
Bunu söylememe ihtiyacın yoktu ama...
Tammy, what I'm about to tell you is confidential.
Tammy, sana söyleyeceğim gizli.
I hate to be the one to tell you this.
Bunu benden duymanı istemezdim.
and I have to tell you it - was extraordinarily heavy!
Ve bunu söylemem gerek inanılmaz ağırdı!
Okay, look, not to tell you how to handle your sorcery, but you haven't slept in days, you're dehydrated, stressed.
Tamam, bak, sana büyünle nasil basedecegini söylemiyecegim. fakat günlerdir uyumadin, susadin, strese girdin.
I'd love to tell you all about it.
Sana tamamını anlatmak isterim.
I tried to tell you.
Sana söylemeye çalıştım.
I tried to tell you,
Sana söylemeye çalıştım.
Don't tell the girls, but I'm happy to see you, too.
Kızlara söyleme ama seni gördüğüme bende sevindim.
You'd be able to tell if she was a credible source or not.
Onun güvenilir bir kaynak olup olmadığını söyleyebilirdin.
I need you to tell me the truth.
Bana doğruyu söylemen gerek.
I can't tell you how thrilled I am to see you here.
Oğlum seni burada gördüğüme nasıl heyecanlandım anlatamam.
This is about the fact that you don't trust me enough to tell me the truth.
Bu bana doğruyu söyleyecek kadar güvenmemen ile ilgili.
And then before that, you didn't tell me what really happened when you came out to your parents. And how badly they reacted.
Ve ondan önce, ailene gittiğinde gerçekten neler olduğunu ve ne kadar kötü tepki gösterdiklerini anlatmadın.
Do you have any idea what it's like to have your mother tell you you're garbage every single night?
Her gece annenin sana bir pislik olduğunu söylemesinin ne demek olduğu hakkında bir fikrin var mı?
So... you want to tell me what happened?
Şey... Bana, ne olduğunu anlatacak mısın?
You have something you really don't want to tell me about.
- Vay canına. Bana söylemek istemediğin bir şey var.
And you amble in here to tell me that I have no way to wreck it? Fuck.
Sen de burada durmuş bunu mahvetmemin imkansız olduğunu mu söylüyorsun?
Upon my word, - you will make a call to Bobby Axelrod - _ and tell him that you need to see him, that it's urgent.
Emrimle Bobby Axelrod'u arayacaksın ve onunla konuşmak istediğin acil bir durum olduğunu söyleyeceksin.
Tell them how you wanted him to come home.
Onlara eve dönmesini istediğinizi söyleyin.
Look, I'm gonna need you to call him and tell him he has to come in to, to fill in for someone.
- Bak, onu aramanı istiyorum. Ve gelmesi gerektiğini söyle, eleman eksiği için.
If Eric happens to come before the officer arrives, I want you not to tell him we were here.
Eric, memur gelmeden önce gelirse, ona sakın bizden bahsetme.
Do what you have to do, but let me tell Dorothy Pine that we caught the killer.
Ne yapman gerekiyorsa onu yap ama Dorothy Pine'e katili bulduğumu söylememe izin ver.
You just have to promise not to tell anybody.
- Kimseye söylemeyeceğine söz ver.
I say to each and every one of you... tell me how we can help.
Her birinize ayrı ayrı soruyorum. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Oh, I can't tell you what to do, Jim.
Sana ne yapacağını söyleyemem Jim.
You came here to tell me this?
Buraya bunu söylemek için mi geldin?
I wouldn't tell you how to do your job.
İşini nasıl yapman gerektiğini sana öğretemem.
All those kids could have died, and I'm gonna tell you something, if Hope Mikaelson is linked to that spell, she's gonna die.
Bütün o çocuklar ölebilirdi, ve sana şunu söyleyeceğim, eğer Hope Mikaelson bu büyüye bağlıysa, o ölecek.
And you can tell me where in this big, wide world you'd like me to take you next.
Sonra sen de bana bu büyük, geniş dünyada, seni nereye götürmemi istediğini söyleyebilirsin.
I'll meet you wherever you tell me to.
Bana nereyi söylersen orada buluşuruz.
Listen, I will tell you anything you want to know.
Dinle, ne istersen söylerim tamam mı?
So tell me, is your master going to save you from me?
Söylesene, efendin seni benden kurtaracak mı?
Klaus used to tell me that having power made you a target. Having allies made you vulnerable, so choose.
Klaus, güç sahibi olmak kişiyi bir hedef yapar dostlarının olması da seni savunmasız bırakır, o yüzden seçim yapmalısın derdi.
Do not come back here until I tell you that it's safe to come back here.
Dönmenin güvenli olduğunu söyleyene kadar geri dönmeyin.
Tell me, which of you will die to stop me?
Söyle beni durdurmak için hanginiz ölecek?
And I-I don't understand why you feel that you have the right to tell us about our family.
Bize ailemiz hakkında konuşma hakkını nasıl düşünebiliyorsun, anlamıyorum.
And we didn't tell you what to do when your sister was addicted, except to get her away from our business, which she was stealing from.
Kızkardeşin bağımlıyken iş yerimizden çaldıklarına karşılık onu uzaklaştırmak dışında sana ne yapılacağını söylemedik,
You have to tell me what's going on.
Neler olduğunu anlatmalısın.
Now, joyriding's not usually their MO, but trust me when I tell you they can't afford to pay.
Genelde araç çalıp gezintiye çıkmazlar ama inanın bana, bu cezayı ödeyemezler.
In three hours, I want you to call the sheriff, and I want you to tell the sheriff that I haven't come back
Üç saat sonra Şerif'i ara ve motele dönmediğim için
Ah, it's just nice to get out of the city, I'll tell you that much.
Şehirden uzaklaşmak çok hoş bundan eminim.
I will tell you why, so that I would sleep through it and they could make jokes about how long I slept, like, "Oh, nice of you to join us", you lazy, unsuccessful loser. "
Sana nedenini söyleyeyim. Uyuduğum için yiyemeyeceğim ve ne kadar çok uyuduğumla ilgili laf sokabilecekler. "Nihayet bize katılabilmen çok güzel seni tembel, başarısız ezik." gibi.
You going to tell us what we're here for?
Buraya niye geldiğimizi söyleyecek misin?
You have to tell me how it is.
- Tadının nasıl olduğunu söyle.
Tell me, my son, the genius, how do you propose to make a living without a job?
Söylesene dâhi oğlum işin olmadan geçimini nasıl sağlamayı öneriyorsun?
What do you want to tell people about it?
İnsanlara bu hayatla ilgili ne anlatmak istersiniz?
to tell you the truth 484
to tell the truth 135
tell your friends 43
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you what i'll do 18
tell you 69
to tell the truth 135
tell your friends 43
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you what i'll do 18
tell you 69
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73