He's so little Çeviri Türkçe
641 parallel translation
Maybe his papa's got so much money he don't want that little boy no more.
Belki de babasının o kadar çok parası var ki artık çocuğu istemiyor.
He's little. You shouldn't play so rough.
O daha küçük.
He's our guest. So, if you two had a little spat...
O bizim konuğumuz.Bundan dolayı bir atışma yaşadınızsa,..
Why do you think he's content with so little, Papa?
Neden bu kadar azına razı olmuş olabilir baba?
Well, he didn't look so bad in the groom's uniform... with the tight pants, the boots with yellow tops and the little fat silk hat.
Dar pantolonu, birinci sınıf sarı çizmeleri ve ipek şapkasıyla seyis üniformasının içinde hiç fena görünmüyordu.
Which is of little concern to the patient so long as he's being cured.
Ki bu iyileştiği sürece hastayı daha az ilgilendirir.
I know it's a little difficult, but... that's only because Dad's so crazy about you, and he's been away so long and missed you so terribly.
Zor olduğunu biliyorum, ama seni çok sevdiği için böyle uzun zamandır uzaktaydı ve seni çok özledi.
He was so good the law took a little slice out of his life.
O kadar iyiymiş ki, kanunlar hayatından bir dönemi almış.
Look at that donkey. Oh, what a load he's carrying, and he's so little.
Küçücük haliyle ne çok yük taşıyor.
Oh, he's so little.
Çok küçük.
So he's just hanging around, waitin'for the climate to change back a little.
O da iklim tekrardan biraz düzelene kadar etrafta takılıyor.
A man's got to keep a little pride... and he doesn't earn much playing the concertina, poor little fellow, so... I allow him to blackmail me.
Adam dediğinde biraz gurur olmalı... o ise konçertina çalmaktan başka birşey öğrenmedi, zavallı şey... ben de bana şantaj yapmasına izin verdim.
He's staying with some other people so we could have a little time by ourselves.
Başka insanların yanında kalıyor, böylece bir süre yalnız kalabiliyoruz.
He might have lived but the doctors had so little to make do with.
Yaşayabilirdi fakat doktorların olanakları kısıtlıydı.
After all, that night... his wife was out so he took home two little whores.
Neticede o gece karısı dışarıdaymış ki iki küçük fahişeyi eve almış.
I'll get a little house with four rooms and a bank account for the kid, so he can remember all the sacrifices his father's made for him...
Dört odalı küçük bir ev alacağım. Çocuk için bankaya biraz para atarım. Böylece babasının ne fedakar biri olduğunu hatırlar...
He's so sweet with you, you secretive little thing.
Aranızdan su sızmıyor, seni sır küpü küçük şeytan.
~ My little ol'daddy, he treats it so ~
# Benim yaşlı babacık, babamın davranışı o kadar -
So as they questioned him, he moved near it... little by little... groping.
Onlar onu sorgularken... yavaş yavaş... pencereye yanaşmış.
So he did, and he doctored it all up with the brandy, fresh milk and gave it to his mama, and she drank a little bit of it.
çocuk da öyle yapmış, taze sütü konyakla güzelce karıştırmış. Annesine vermiş, o da bundan biraz içmiş.
So next day he brought it in again, and she drank a little more, you know.
Bir sonraki gün çocuk yine bunu yapmış, kadın biraz daha içmiş.
He'd hang onto me with his little arms, so tight.
O küçücük kollarıyla sımsıkı sarılırdı bana.
So obviously he's a stingy blighter and the little chaps simply ran off to join another circus.
Cimri namussuzun teki olduğu kesin. Başka sirke katılmak için kaçmışlardır.
That's why he talks so little in life and in the film.
Filmde ve gerçek hayatta bu yüzden bu kadar az konuşuyor.
He's from L.A. He's done a lot of little theater there but never had a hit so he came up here because he got a job with the Cosmic Workshop.
Orada küçük oyunlar yönetti ama ses getiren bir oyunu olmadı. Cosmic Workshop'ta iş bulduğu için buraya geldi.
He's a little hard of hearing in his right ear, so stand on his left.
Sağ kulağında biraz ağır işitme sorunu var, bu nedenle solunda durun.
And so then... When I was little, he taught me you have to eat at 11 in the morning before the sun burns your head, and at 4 in the afternoon, otherwise food's like poison that gets into your blood.
- Sonra... ben küçükken bana şunu öğretti, güneş kafanı yakmadan önce, saat 11'de ve öğleden sonra da saat 4'te yemek yiyeceksin, yoksa yemekler kanında zehire dönüşürler.
( man ) So many things were happening and so quickly, that it was a little bit like a big boxer in a ring when he's being hit to the chin, face, body and everywhere else,
Her şey bir anda olup bitiyordu. Ringin içindeki bir boksörü izlemek gibiydi. Çenesine, yüzüne, vücuduna, her yerine vuruluyordu sanki.
And every night when it got dark, his wife would put his 3 pretty little girls to bed real early, so he wouldn't grump at em'when he got home.
Ve her gece, hava karardığında karısı üç güzel kızını erkenden yatağa yatırırmış, ki çiftçi eve geldiğinde onlara huysuzluk yapmasın.
His forebears have had thousands of years to adapt to the Kalahari so he needs very little liquid, and he knows where to find it.
Ataları binlerce yıl içinde Kalahari'ye uyum sağlamıştır bu yüzden çok az sıvıya ihtiyaç duyar, ve bunu nerede bulacağını bilir.
And I was trying to collect oil concessions, you know, with so little success that I went bankrupt, and he offered me the job.
Orada büyük bir başarıyla antika çömleklerini topluyordu, ben ise o sıralar iflas etmiştim. Bir gün, yaptığı iş teklifini kabul ettim.
Second, he made her fall so hard on her little behind that the windows are still rattling.
İkincisi, onu poposunun üstüne öyle düşürdüler ki pencereler hâlâ şıngırdıyor.
He's been helping us a little... but not with money, just words... so it's been left for us to manage somehow.
Bize biraz yardım etti.. .. ama para yerine öğüt verdi. Başımızın çaresine bakmak zorunda kaldık.
We go back a Iong, long time- - so long that I'm a little embarrassed to tell you- - and he's here with us tonight.
Biraz eskilere gideceğiz o kadar eskiye gideceğiz ki sizlere söylemeye utanıyorum kendisi bu akşam bizlerle birlikte.
So I thought, okay, if he thinks that he's the best poser... I'm gonna pull a little trick on him.
Bende düşündüm, pekala, eğer o en iyi poz veren olduğunu düşünyorsa bende ona küçük bir numara yapmalıyım.
As far as he's concerned, my whole little episode never happened, so I'll be just fine.
Bildiğim kadarıyla o küçük olay asla yaşanmadı, yani iyi olacağım.
Look, I know it's a little hard to explain but it wasn't so much what he said as what I felt.
Bak, açıklaması biraz zor biliyorum ama onun isteğinden çok ben öyle hissettiğim için oldu.
Some asshole fucked up one of his cars... so he decided he needed a little R and R. He's got a bad heart.
Adi herifin biri en sevdiği arabasını parçaladı. O da gidip biraz kafa dinlemek istedi. Kalbi kötü durumda.
So little training and he thinks he's good.
Birazcık çalışır ve kendini iyi zanneder.
And the guy is turned around with his pants or shorts dropped so he's mooning the little girl.
Adamın arkası dönük, pantalonu inik kıçı kıza dönük.
Okay. So he's a little strange.
Tamam biraz garip birisi.
It's about this little prince, and he meets a wild fox in the desert... and little by little, by being very gentle and kind and thoughtful... he tames the fox, so the fox tells him a secret.
Küçük prens çölde vahşi bir tilki ile karşılaşır... Yavaş yavaş, nazikçe, biraz kuşkulu ona yaklaşır ve tilki ona bir sır verir. Bak.
- That's why he has so little left.
- O yüzden kendine çok az şey kaldı.
But just so you know, he's a little weird.
Ama haberin olsun, tuhaf bir adamdır.
He's the little one that looks so brilliant.
Ah, içlerinde en akıllı görünen adam.
Hey, so he got banged up a little.
Hey, ne olmuş yani herif biraz hırpalanmış.
So, you see, it'd be a little messy if I was already married when he got here.
Gördüğün gibi... O buraya geldiğinde evlenmiş olursam ortalık karışır.
Only one's heading our way, but he's gonna be a while getting here, so I figure we got a little time.
Bir tanesi bu yöne geliyor,.. ... ama buraya gelene kadar bir şeyler yapmak için biraz zamanımız var.
We've got one phony-bird colonel playing footsies... with one little Miss Know-It-AII... who's dodging tails with one faceless wonder... who's so anonymous he doesn't have any record or fingerprints.
Bir tane herşeyden tedirgin olan bir albayımız var... Bir tane herşeyi bilen bir bayanımız var... Peki ya sürekli kuyruğumuzda dolanan ve hakkında ne bir...
Now, Balki, when you burp little Frankie later you'll want to put a towel on your shoulder so he doesn't dittle on your shirt.
Şimdi, Balki, küçük Frankie'nin gazını almak istediğinde, omzuna bir havlu koymalısın zira, gömleğine kusabilir.
- Frightful. It's awfully rude of Clive to have been here so little, but he's working so hard.
Clive'ın çok az süredir burada bulunması aşırı derecede kabalıktır, ama iyi çalışıyor.
he's so cute 178
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so young 27
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so young 27
he's solid 19
he's so cool 26
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so little time 34
so little 22
little 465
little bitch 55
little princess 21
he's so cool 26
he's so old 20
he's so good 24
he's so 52
so little time 34
so little 22
little 465
little bitch 55
little princess 21
little bastard 56
little girl 597
little bit 264
little boy 262
little red riding hood 42
little dude 46
little star 39
little buddy 170
little man 671
little things 48
little girl 597
little bit 264
little boy 262
little red riding hood 42
little dude 46
little star 39
little buddy 170
little man 671
little things 48
little mouse 39
little prince 20
little bro 54
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little bird 53
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little prince 20
little bro 54
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little bird 53
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little sister 127
little by little 92
little thing 38
little ones 55
little boys 16
little birdie 18
little more 66
little lady 218
little by little 92
little thing 38
little ones 55
little boys 16
little birdie 18
little more 66
little lady 218