English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He knows that

He knows that Çeviri Türkçe

3,150 parallel translation
Well, he knows that something is going on between us.
Aramızda bir şeyler döndüğünü biliyor.
He's afraid because he knows that he's contemplated taking the crown.
Tahta çıkmayı kafasına koyduğunu bildiği için korkuyor.
When Sherlock thinks he has seen a gigantic hound, then he's really terrified, because he knows that he can't trust the evidence of his own eyes.
Sherlock devasa bir tazı gördüğünü düşünürken gerçekten dehşete kapılıyor. Çünkü o gözleriyle görmediği hiçbir şeye gerçekten inanmaz.
I think he knows that he was the one guy that could catch Joe Carroll the first time, and he's probably the only guy that can do it this time.
Sanırım ilk seferinde Joe Carroll'u yakalayabilecek tek kişinin o olduğunu ve muhtemelen bu sefer de bunu yapabilecek tek kişi olduğunu biliyor.
I think he knows that you're a vampire.
Sanırım sizin bir vampir olduğunuzu biliyor.
It's not as though he knows that you are you. You can follow clandestinely.
Senin sen olduğunu bilmiyor, yani saklanıp neler olduğunu görebilirsin.
he knows that we took you.
o kişi seni götürdüğümü biliyordu.
He knows that...
O biliyor...
He knows that you are a... Busy man.
Durumunu biliyor yoğun olduğunu.
He said that he knows that he made mistakes.
Hatalar yaptığının farkında olduğunu söyledi.
"He knows that warhead better than anybody."
Bu savaş başlığını herkesten daha iyi o bilir.
He knows that you're there.
Orada olduğunu biliyor.
Specially, when he knows that this train is going to Paris.
Özellikle de, trenin Paris'e gittiğini bilmesine rağmen.
- He knows that.
- Bunu biliyor.
Yeah, he knows that.
Evet, bunun farkında.
He knows that if we do the Russians will invade the world and take over without weapons.
Yaparsak biliyor ki Ruslar dünyayı istila edip silah kullanmadan yönetimi devralacak.
Poirot is not a husband, alas, but... he knows that they can be jealous.
Poirot evli değil, ne yazık ki, fakat... onların kıskanç olabileceklerini bilir.
But Poirot he knows that this cannot be true.
Fakat Poirot bunun doğru olamayacağını biliyor.
I'm sure he knows that.
Eminim bunu biliyordur.
And he knows some [bleep] that...
Böyle durumlarda ne yapacağını bilir.
So rare are these crystals that Hondo knows he can sell them on the black market for a small fortune.
Bu kristaller çok ender bulunduğundan Hondo, bunları karaborsada küçük bir servet karşılığında satabileceğini biliyor.
He planted evidence that would implicate O'Brien- - the phone used to contact Ramirez- - and then he writes a recommendation that he knows would demonstrate that O'Brien has motive for murder.
O'Brien'ı işaret eden delili yerleştirdi. Ramirez'le iletişime geçtiği telefon ve daha sonra O'Brien'ın cinayete sebebi olduğunu göstermek için tavsiye mektubunu yazdı.
Look, you thought he took the little girl. He knows you thought that.
Bak, küçük kızı onun kaçırdığını düşündün ve bu düşünceni o da fark etti.
He's checked "will not attend," which is fine... because all I needed to know was that he knows.
"Katılmayacak" olarak işaretlemiş. Önemli değil çünkü tek istediğim onun bunu öğrenmesini bilmekti.
If one wants to go to S University as an economic major, and are suitable for that position, he or she knows well about how it will be accomplished.
Birisi S. Üniversitesinde ekonomi okumak istiyorsa ve buna uygunsa, bunu nasıl gerçekleştireceğini bilecektir.
So that's why I think he'll concentrate more on the Silligans, who live in the outer rings, but we haven't heard from them since book four, so who knows?
Siligan'lara daha fazla konsantre oluyorum ve düşünüyorum dış halkalarda kimler yaşıyor son dört kitap boyunca onlara rastlamadık bu yüzden kim bilebilir ki?
It's cool that she knows how to contact him in space and time... Essentially, through his ego, because he goes to museums to check his work.
Bütün zaman ve uzayda egosu aracılığıyla onunla nasıl iletişim kurabileceğini bilmesi harika,... çünkü işlerini kontrol etmek için müzelere gidiyor.
He knows a lot about that time period.
O dönem hakkında çok şey biliyor.
Your father said that he knows your donor from last time. So I'm sure you'll be okay if we hurry.
Baban senin için nakil yapan kişiyi bildiğini söyledi, o yüzden hemen yapmalıyız.
And he still knows that Arang's not in the room.
Arang'ın odasında olmadığını da biliyor.
Just because someone had another as a father, just because he was born as a nobleman, and in truth, that's the only thing he has ; instead of someone like that... Someone who knows how to treat others well should be one.
Nüfuzlu babası olan, soylu aileden olan ama başka bir şeye sahip olmayan birinden ziyade insanlara nasıl davranacağını bilen biri olmalı.
Seeing that he gave you this fan, I think he knows a lot of things.
Sana bu yelpazeyi verdiğine göre birçok şey biliyor olmalı.
It seems that he knows how to make demons...
Ruhların nasıl toplanacağını biliyor olmalı.
Now, your daddy knows that what I want in return for all the help I can give him is to go down to Richmond, like he said I could as soon as Savannah fell and talk to Jefferson Davis.
Baban yardımlarımın karşılığında ondan ne istediğimi biliyor. Savannah düşer düşmez Richmond'a gidip... Jefferson Davis'le konuşmak istiyorum.
Rottmayer worked with that asshole. He knows where he is.
Rottmayer bu puştla çalışmıştı, nerede olduğunu biliyor.
He only knows people that kill people.
O sadece insanları öldüren insanları tanıyor.
I think the only reason why he did that is because Jay knows he's about fucking two minutes away from becoming the house bitch himself.
Bence Jay'in bunu yapmasının nedeni, evin orospusu olmasına ramak kaldığını bilmesindendir.
The Enterprise and her crew need someone in that chair that knows what he's doing.
Atılgan ve mürettebatının o koltukta işini bilen birine ihtiyacı var.
Without thoughts and wishes that he, and he alone, knows?
Sadece ama sadece kendine ait düşünceleri, dilekleri olmayan...
- He knows you now, that's what he...
- Artık seni tanıyor, istediği şey...
That man knows what he's doing, don't you think?
Bu adam ne yaptığını biliyor, değil mi?
I don't know what this Odd Thomas character knows... but I know that Robertson is stupid and careless... and he's gonna get us nailed if we don't do something.
Thomas denilen adamı pek tanımıyorum ama Rob hem aptal hem de hain. Bir şeyler yapmalıyız.
He just thinks that he knows everything, and he's so full of shit.
Her şeyi bildiğini sanıyor ama beş para etmez biri.
And that's why I can talk to him with knowing and hating'cause he knows.
İşte bu yüzden, bilerek ve nefret ederek de olsa... onunla konuşabilirim.
Lord knows... for 15 year He know that I ain't had the victuals... that He aimed for man to eat to keep his strength up.
Tanrı biliyor... 15 yıldır tek bir çaputum, erzakım olmadı... ki bir adam güçlü olmak için bunlara ihtiyaç duyar.
I just don't think that that bird knows what he's saying. Yeah.
O kuşun ağzından çıkanı bildiğini sanmıyorum.
And of course, if you don't, and he kills Ben and I, and not to mention your mom and your brother, and who knows who else, then as long as you are happy with that,
- Ama elbette, gitmezsen, oğlumla ikimizi öldürür ve anneni ve erkek kardeşini, ve kim bilir başka kim varsa bunları katmıyorum bile bunla mutlu olursun, bütün mesele bu.
Well, if there's a vacant place that he knows about...
Bildiği boş bir yer olursa...
He knows a lot about that time period.
O dönemle ilgili çok şey biliyor.
I don't even know if he has a resume... I don't even know if he knows what that is.
Bir özgeçmişi olup olmadığını ve bunu anlayıp anlamadığını bile bilmiyorum.
"God knows he has many problems and has struggled his whole life... " Connecting and being present even with those he loves the most. " And for that he is deeply sorry.
Tanrı biliyor, birçok sorunu var ve hayatı boyunca en sevdiklerine bağlanmak ve onların yanında olmak için mücadele etti ve bunun için gerçekten üzülüyor ama tek ümidi sensin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]