He knows everything Çeviri Türkçe
684 parallel translation
He knows everything.
Her şeyi biliyor.
See, he knows everything.
Gördün mü, her şeyi biliyor.
He knows everything about it but he's keeping his mouth shut.
Her şeyi biliyor ama ağzını açmıyor Kaçırılıyorum!
He knows everything about babies.
Bebekler hakkında herşeyi bildiğini sanıyor.
He knows everything, I tell you.
Demedi demeyin, her şeyi biliyor.
He knows everything about the Resistance, even if he's not its leader.
Lideri olmasa da, Direniş hakkında her şeyi biliyor.
He knows everything.
Herşeyi biliyor...
And now he knows everything.
Artık her şeyi biliyorsun.
- He knows everything.
- O her şeyi bilir.
He knows everything.
Her şeyden haberdar.
You don't know anything about this man, and he knows everything there is to know about you.
Bu adam hakkında hiç bir şey bilmiyorsun ve o senin hakkında her şeyi biliyor.
He knows everything about everything.
Herşey hakkında bilgisi var.
- He knows everything.
- Her şeyden haberi olur.
He knows everything I do, sees my every move.
Yaptıklarımı biliyor, her hareketimi görüyor.
He knows everything about me, who I was and who I was not.
Benim hakkımda her şeyi bilen biri.
He knows everything.
Her şeyi!
He knows everything about the Tokugawa spy network.
Tokugawa'nın casusları ve örgütleriyle ilgili her şeyi biliyor.
He knows everything.
O herşeyi bilir.
- He knows everything by heart.
- O her şeyi ezbere biliyor.
He knows everything anyway.
Zaten her şeyi biliyor.
He knows everything about us.
Adam hakkımızdaki herşeyi biliyor.
- He knows everything, that shoemaker.
- Şu kunduracı her şeyi biliyor.
He knows everything.
Herşeyi biliyor.
He knows everything, that's why he is a colonel.
Bu onun bir albay neden olduğu O, her şeyi bilir.
- My aide-de-camp. He knows everything.
Büyükelçi hastalıktan yatakta olduğunu söyledi.
He knows everything I know.
Bildiğim herşeyi biliyor.
He knows everything about you.
Hakkınızda herşeyi biliyor.
When he returns he knows everything men must know.
Döndüğünde, erkeklerin bilmesi gereken her şeyi biliyor.
He knows everything you think, everything you do
Aklınızdan geçen herşeyi, yaptığınız herşeyi biliyor.
I mean, if God is omniscient, if he knows everything, and he wouldn't be God if he didn't, then he must have known, before the creation of the world, the names of those who would be saved.
Yani Tanrı, her şeyi biliyorsa, ve bilmiyor olsaydı zaten Tanrı olmazdı, o halde dünyanın yaradılışından önce kurtulacak kişilerin isimlerini biliyordu.
He knows everything
Herşeyi anlamışsın!
He knows everything and everybody.
Herkesi her şeyi bilir.
He knows everything, senses everything. Children are amazing.
Ama olanları hissediyor, çocuklar hayret vericidir.
He knows everything.
O her seyi biliyor.
They'll drag everything he knows out of him.
Bildiği her şeyi anlattıracaklardır.
I taught him everything he knows.
Bildiği her şeyi ben öğrettim.
You, the great Dr. Bohmer... who taught Frankenstein everything he knows.
Frankestein'ın herşeyi bildiğini... düşünen büyük doktor, Dk.Bohmer.
He always knows everything.
O her zaman, her şeyi bilir.
He knows you were grateful to him for everything.
Ona her şey için minnettar olduğunu biliyor.
- Everything he knows, our brilliant son.
- Her şeyi o biliyor, zeki çocuk.
- And he knows about everything.
- O herşeyi biliyor.
Sooner or later Ernst tells me everything he knows.
Er yada geç Ernst bildiği herşeyi bana söyler.
You know everything he knows.
Onun bildiği her şeyi sen de biliyorsun.
I'm sure he'd want to help, but he's already told you everything he knows.
Yardım etmek isterdi, buna eminim. Fakat zaten size tüm bildiklerini anlattı.
If that person does not tell us everything he knows, we shall assume that her death was political. That she was killed by a member of the Polish underground and that you are all accomplices.
O şahıs neler bildiğini bize anlatmazsa, kadının ölümünün siyasi olduğunu, ve bir Polonya direnişi üyesince öldürüldüğünü, suç ortağı olduğunuzu varsayacağız.
He's already told you everything he knows.
Sana tüm bildiklerini söyledi zaten.
He only knows everything would go if you went.
Sadece seninle her şeyin yok olacağını.
Extremely effective because... he knows how to take advantage of everything... in any circumstances.
İnanılmaz etkilidir. Hangi şartta olursa olsun her şeyden bir pay çıkartmasını bilir.
He knows everything.
- O her şeyi bilir.
He read all those books, knew everything, but now... he knows nothing.
Tüm bu kitapları okumuştu, her şeyi biliyordu. Ama şimdi... Bildiği hiçbir şey kalmadı.
- He knows. Everything.
- Her şeyi biliyor.
he knows me 67
he knows 635
he knows too much 20
he knows something 60
he knows who i am 27
he knows what he's doing 82
he knows i'm here 16
he knows you 50
he knows my name 30
he knows who you are 17
he knows 635
he knows too much 20
he knows something 60
he knows who i am 27
he knows what he's doing 82
he knows i'm here 16
he knows you 50
he knows my name 30
he knows who you are 17
he knows that 97
he knows nothing 39
he knows it 49
he knows we're here 21
everything is fine 327
everything 4202
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
he knows nothing 39
he knows it 49
he knows we're here 21
everything is fine 327
everything 4202
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39
everything is possible 23
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39