Hit the brakes Çeviri Türkçe
142 parallel translation
Fortunately my chauffeur hit the brakes!
Neyse ki şoförüm tam zamanında frene bastı!
Knucklehead, why d'you hit the brakes?
Neden frene bastın, kalın kafalı?
He should have hit the brakes.
Frene asılması gerekiyordu.
Hit the brakes!
- Frene bas!
Hey, hit the brakes!
Hey, frene bas!
You didn't hit the brakes!
Frene basmadın!
- I'll hit the brakes, he'll fly right by.
- Fren yapıyorum, altımızdan geçecek.
- I'll hit the brakes.
- Fren yapıyorum.
Hit the brakes.
Frene bas!
Hit the brakes!
Frene bas!
Hit the brakes!
Fren yap!
If you'd hit the brakes sooner, that wouldn't have happened.
Frenlere daha erken bassaydın, bu olmazdı.
Now, hit the brakes!
Şimdi frene bas.
-'Oh-oh " - Sanka, hit the brakes, man!
- Frene bas.
Hit the brakes!
Frene bas.
- Hit the brakes!
- Frene bas!
- Hit the brakes!
- Bas frenlere!
Now hit the brakes.
Şimdi bas frenlere.
- Rebecca, hit the brakes!
- Rebecca, frene bas!
Then, all of a sudden, there's a truck tire in the middle of the road and you hit the brakes.
Ansızın önünüze bir kamyon lastiği çıkıyor... ve frene basıyorsunuz.
- Hit the brakes.
- Frene bas.
Hit the brakes!
- Frene bas! - Basıyorum!
Hit the brakes, ugly.
Frene bas, çirkin şey.
Hit the brakes! Hurry!
Hemen frenlere asılın!
- Grady, hit the brakes! - What?
Grady, frene bas!
- Hit the brakes.
- Frene bastım.
If you want to turn you have to hit the brakes.
Dönmek istediğinde frene basmalısın.
That's right.You might want to hit the brakes.
Sorun yok. Frenlere asılmak isteyebilirsin.
Why did he hit the brakes? Another vehicle. Only two sets of fresh skid marks on that stretch of highway.
Sadece iki çift temiz lastik izi var yolda.
So I ask again... why did he hit the brakes?
O zaman tekrar soruyorum... Neden refüje vurdu?
Goliath hit the brakes, what's a matter with you?
Goliath frene bas, senin derdin nedir?
I am supposed to do that myself, but any sane producer would have hit the brakes a long time ago on a project like this.
Bunu kendim yapmam gerekiyordu. Ancak aklı başında olan herhangi bir yapımcı, böyle bir projede uzun zaman önce frene basmıştı.
- Hit the brakes! - What?
- Frene bas!
Hit the brakes and cut right, now!
- Ne? Frene bas ve sağa kır.
I thought I hit the brakes.
Frene bastığımı sanmıştım.
Like when you hit the brakes to avoid hitting a car it seems like it takes forever to stop.
Hani bir arabaya çarpmamak için frene asıldığında durmak sonsuza kadar sürüyor gibi gelir ya.
This kid never even hit the brakes.
Bu çocuk frene bile basmamış.
Hit the brakes!
Frene basın!
I rotate, pulled back, hit the brakes and there- - bang!
Döndüm, geri çektim, frenlere bastım ve- - beng!
I don't think this guy ever hit the brakes.
Bu adamın frenlere basmadığını sanıyorum.
Well, maybe he did hit the brakes.
Evet, belki bastı ama, boşa. Frenleri kontrol ettin mi?
So I can hit the brakes sooner and move around the truck.
Böylece frene daha erken basar ve kamyonun yanından geçerdim.
A whole bunch of luggage, when they hit the brakes, it just came flying at us.
Bir vagon yerinden çıkarak üstümüze uçtu.
You can't just step on the gas or hit the brakes.
Sadece gaza ya da frene basamazsınız.
- Hit the brakes!
- Neredeler?
Hit the brakes, Aaron.
Frene bas.
Is that why I hit the gas and not the brakes?
Bu yüzden mi fren yerine gaza bastım?
That's why I hit the gas and not the brakes.
O yüzden fren yerine gaza bastım.
Come on, hit the brakes.
Benim vitesim hiç de öyle değildir.
Now, hurricanes on earth never get as big as this bad boy because once they hit the shore, the brakes get put on...
Dünyadaki kasırgalar asla bu kötü çocuk kadar büyük olmaz... çünkü sahile vurduklarında, frenler devreye girmiş olur.
Hit the brakes!
- Fren oğlum, fren!